Advertisement

Soru manidar, değil mi? Bilindiği üzere şefaf ve herkesin erişimin eşit olduğu piyasalarda yanlış fiyatlama söz konusu olamaz.  Kısa süreli olsa bile yanlış fiyatlama olursa, " efficient  piyasa "bunu düzeltir. O zaman piyasanın neyi ? Neden fiyatladığını ? Bilmemesi gibi bir durum olabilir mi?

Cevap : Evet !

Tabii burada "Evet" derken kastettiğimiz gerçekten yanlış fiyatlama değil ama bilinçli olarak yapılan ve büyük oradan "hepimiz aynı gemideyiz" esasına dayanan "tutarsız" fiyatlama. Nedir bu tutarsız fiyatlama ? Gelin açalım.

Hisse senetleri çoştu, faiz rekor düşük seviyede

Hisse senetleri rekor üzerine rekor kırıyor

ABD hisse senetleri yıl başından beri  ortalama % 10 yukarıda. S&P tüm zamanların en yükseğinde. Japonya'da son 7 yılın en yükseğinde. Avrupa'da  yaşanan müthiş durgunluğa rağmen ortalama % 7-8 primler söz konusu. Gelişmekte olan ülkelerde durum karışık. Hindistan % 35 yukarıda ve rekor seviyede. Türkiye'de endeks % 25 yukarıda ve tüm zamanların en yüksek seviyesinden sadece % 9 aşağıda.

Gelin bir de faiz tarafına bakalım..

İspanya 5 aydır negatif enflasyon veriyor, yani deflasyonda. 10 yıllık tahvil faizi 200 yıldr ilk kez % 2'nin altına indi. İtalya, teknik olarak resesyonda. Yani 2 çeyrektir daralıyor. 10 yıllık tahvil faizi % 2'nin hemen üzerinde. Almanya, enflasyonu % 0.6'ya kadar gevşedi, 10 yıllık faizi ise % 0.7 seviyesinde. ABD 10 yıllık tahvik faizleri ise belki tarihi düşük  seviyesinde ama % 2.24 ile FED'in tahvil alımına başlayacağını açıklamasına rağmen düşük seyrine devam ediyor.

Yani piyasaya göre hisse senetlerinde rekor kırılacak kadar ülke büyüme, şirket karlılıkları açısından "iyimser" ama aynı zamanda faizlerin yerlerde sürünmesini gerektirecek kadar da "zayıf talep, düşük enflasyon " riski var. Nasıl olabilir ki bu ikisi aynı anda ? Diye sorabilirsiniz.

O zaman biraz daha okumaya devam..

Gariplikler kurlarda da gerçekleşmeye devam ediyor

Küresel ekonomiler açısında en iyi durumda olduğu kabul edilen ABD ekonomisi. Zaten bu sebeple FED geçen sene Mayıs ayından beri "normalleşme" adına para politikalarını elden geçiriyor. Parasal genişlemeyi bitirdi şimdi de faizleri artırmaya hazırlanıyor. Tabii olarak da ABD Dolarının diğer paralar karşısında değeri artıyor.

ABD Doları yıl başından beri Japon Yenine karşı % 10, Euro'ya karşı % 9, Frank'a karşı % 7.5, Kanada Doları'na karşı % 6 ,Pound'a karşı % 5 değer kazandı. Yani ABD Doları karşında gelişmiş ülkeler duramadı.

Sanırım burası anlaşılabilir.

Şimdi bir de ABD Doları'nın gelişmekte olan ülke kurlarına karşı performansına bakalım.

Yıl başından beri Brezilya Reali'ne karşı % 5.5, Meksika Peso'suna karşı %5, G. Afrika Randı'na karşı % 4, TL'ye karşı % 2.5 değer ancak kazanabilmiş. Buna karşı Endonezya ve Hindistan para birimleri ABD Dolarıan karşı yıl başından beri değer kazanmışlar.

Yani piyasa ABD Dolarının gelişmiş ülke para birimlerinin üzerinden "silindir" gibi geçeceğini kabul ediyor ama gelişmekte olan ülke para birimlerine ( muhtemelen daha yüksek faiz ödedikleri için) daha az zarar vereceğini düşünüyor.

Bu kulağa mantıklı geliyor mu ? Ben almayayım!

Sonuç..

Piyasa çok uzun süremeyceğini düşündüğüm bir "miyopik" görüş hastalığına kapılmış gibi. Aslında herkes herşeyin farkında. Eminim ki piyasada büyük riskler alan yüzlerce trader, benim yazdıklarımdan çok daha fazla "garipliği" tespit etmiş durumda.

Ancak para yapmak lazım. Sene bitiyor. Yılın ilk yarısı çok kötü geçti.O yüzden trader'lar hep bir ağızdan bağırıyor" Bonus için jestiyon için biraz daha dayan " diye.

Sonrası ? Ne sen sor, ne ben yazayım.