Advertisement

Olağan dışı günler, faiz koridoru, marjinal fonlama oranı aklıma ilk gelen icatlar. Son 3-4 yılda TCMB'nin yoktan var ettiği, piyasa profesyonellerinin aklına soktuğu tabirler bu saydıklarım. Hepsinin üzerine saatlerce kafa patlatıldı, tartışıldı ve sonunda bir fikir birliği oluştu. Tam bitti derken bu sefer Başkan Başçı "Basiretli Borçlanma"  diye yeni bir kavram ortaya attı.

Basiretli Borçlanama nedir?

Başkan Başçı'nın basiretli borçlanmadan kastı makul, ölçülü bir borçlanma stratejisi. Başkan diyor ki "Eğer ekonomi aktörleri, bankalar, reel sektör, hane halkı, basiretli borçlanma yapacak olursa ülkenin risk primi artmaz ve bu faizler üzerinde baskı yaratmaz, bu da enflasyonun daha rahat kontrol altına alınmasını sağlar." Başçı özellikle yurt dışı Türkiye raporlarında bankaların hızlı borçlanması, kısa vadeli borç oranın çok yüksek olması gibi unsurların öne çıktığını söyleyerek, bu konuların ülkenin risk primini artırdığını beliritiyor.

Kısaca Başkan Başçı "Eğer gereğinden fazla, kısa vadeli borçlanma yapıp beni zor duruma düşürmezseniz ben düşük petrol fiyatlarını da arkama alıp bu enflasyonu düşürürüm" der.

Basiretli Borçlanma nasıl olacak?

Bunun için iki kriter var. İlki bankaların verdiği kredi miktarı artışında yakalanan %15'lik yıllık artışın korunması. Ayrıca yine bankaların verdikleri kredilerde, ticari kredilerin bireysel kredilerden fazla olması. 

İkinci kriter ise vadelerin uzatılması. Bankaların içeride kredi verebilmek için yurt dışı borçlanmalarda %90 oranında 1 yıldan kısa vadeyi tercih ettiği görülüyor. Bu durum da Türkiye değerlendirmelerinde bir risk olarak ortaya çıkıyor. Dolayısı ile TCMB yeni önlemlerle bu vadenin uzatılmasını hedefliyor.

Bu iki kriter dışında, rezervlerin artırılması da basiretli borçlanma stratejisinin önemli bir parçası olacak gibi.

Basiretli borçlanma uygulanabilir mi?

İşte en can alıcı kısım. Basiretli borçlanma aslında diyor ki "Ayağımızı yorgana göre uzatacağız." Bu modele göre: Fiyat istikrarı sağlanacak, büyüme gelecekse istihdam kaynaklı iç tüketimden ya da yurt dışı ihraç pazarından gelecek.

Peki bu ne demek?

Büyüme %2 - %3'lerde kalacak demek. İçeride kredi muslukları sonunda kadar açılmayacak demek. Kurun stabil kalması için yurt dışı sakinleşmeden faiz indirmeyi aklının ucundan geçirmemek demek.

Yani "zor" demek!

TMCB bu stratejisinde yerden göğe kadar haklı. Soru şu;  TCMB'nin bu dediklerini yapacak bir ortam ve siyasilerde bunun sonuçlarını görmek için bekleyecek sabır var mı?"