Gündem yoğun. İçeride " faiz, siyaset çekişmesi" dışarıda ise "ABD Doları'nın önlenemez yükselişi ve yarattığı artçı dalgalar" herkesin yoğunlaştığı mevzular. Bu konjonktürde biz de BloombergHT'de her iki konuyu da bütün tarafları ile işlemeye çalışıyoruz.
Bu yazıda ise biraz kafamızı kaldırıp bizim de ülke olarak içinde bulunduğumuz " Emerging Markets/ Gelişmekte olan ülkeler" cephesine bakıp, "bir devrin sonu mu geliyor? " sorusuna odaklanalım istiyorum.
2013 Aralık ayında FED'in tahvil alım programını (tapering) sonlandırmaya başladığından bugüne yaklaşık 15 ay geçti. Bu süre içinde FED, aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımını bitirdi ve piyasaları 2015'in ikinci yarısı gelebilecek bir faiz artırımına hazırladı. Bu süre içinde ABD Doları major kurlara göre ortalama yüzde 20'ye yakın değer kazandı. Dolar endeksi son 12 yılın zirvesine çıktı. Ancak tahvil faizlerinde şu ana kadar benzer bir yükseliş olmadı. Kısa vadeli tahvil faizleri bir miktar yükselmiş olsa da genel olarak ABD tahvil getiri eğrisi 2013 seviyelerine yakın.
Dolar faizleri henüz artmamış da olsa da yatırımcı "emerging market" pozisyonlarından rahatsız
Şöyle bir geriye baktığımızda bir dönemlerin göz bebeği olan Rusya, Brezilya, Meksika, Türkiye gibi ülkelede para birimleri ABD Dolarına karşı tüm zamanların en düşüğünde.
Diğer yandan yine bir dönemlerin yatırımcılar için "portföyde olmazsa olmaz diyecekleri şirket tahvillerinin faizleri hızla iki haneli seviyelere yükseldi. Brezilya'nın en büyük enerji şirketi Petrobras'ın notu yakın zamanda 'çöp bono' seviyesine indirildi. Rusya'nın enerji devi Rosneft 21 milyar dolarlık kurtarma paketi için Rus hükümeti ile görüşüyor. Meksika'nın en büyüğü Panex ise 2 haneli borçlanma faizi ile boğuşuyor.
Yatırımcılar gelişmekte olan ülkelerin kısa vadeli borç yükünü gördüler.
Kamu tarafında işler yolunda gözükse de gelişmekte olan ülkelerin şirketleri özellikle son 5-6 yılda çok ciddi borçlanma içine girdiler.
Son 6 yılda Çin'in kısa vadeli borcu 100 milyar dolardan 850 milyar dolara çıktı. Brezilya'nın kısa vadeli borcu 50 milyar dolardan 112 milyar dolara çıkarken, Türkiye'nin borcu da 55 milyar dolardan nerede ise 2 katına, 95 milyar dolara yükseldi.
İyi haber şu ana kadar gelişen ülkeleden ciddi bir para çıkışı olmamasıydı. Bir ülkeden çıkıp diğerine gidiyor. Kötü haber ise yeni para girişinin son derece sınırlı olması.
Sonuç olarak...
FED'in faiz artışı ABD'yi yeniden " yüksek faiz - yüksek büyüme" trendine sokuyor. Bu trend de yavaş yavaş yatırımcılarım emerging market aşkının sönmesine neden oluyor.
Bir "emerging market krizi" bizi bekliyor demek içim erken ama "
balayı bitti" demek için elimizde çok veri var.