Advertisement

90’lı yıllarda gelişmekte olan ülkelerde sıklıkla kriz görürdük. 1993 de Asya krizi, 94'de Meksika Tekila krizi, 98'de Rusya krizi aklıma ilk gelenler. 2001 yılında Arjantin'in temerrüdü ile sonlanan krizi de bu listeye ekleyebiliriz. Sonunda temerrüt olmasa da (çok şükür) 2001'de Türkiye'nin yaşadığı büyük finansal darboğazı da gelişen ülkeler krizleri arasında gösterebiliriz.

2002-2015 arasında geçen 13 yıl içinde gelişen ülkelerin karnelerinde çok ciddi sıkıntılar görmedik. 2009 ve 2012 yıllarında Dubai'nin aşırı şişen emlak piyasası ve panikleyen yatırımcı karşısında iki kez Abu Dabi tarafından kurtarılması (2 kere de toplam 35 milyar $) son 13 yılın akıldan kalan hadiselerinden biri.

Son dönemlerin akılda kalan bir başka gelişmekte olan ülke krizi ise Ukrayna'da yaşandı. Ukrayna, Rusya ile yaşanan savaş ve sonrasında yaşanan siyasi istikrarsızlık sonucu 2014 ve 15'de IMF ve AB'den 2 kez toplam 60 milyar $'lık kurtarma paketi aldı.

Yunanistan'ın aldığı 260 milyar €'luk kurtarma paketini ve yine İrlanda, Portekiz, G. Kıbrıs gibi ülkelerin IMF ya da AB'den aldıkları yardımları, bu ülkeler gelişmiş ülke statüsünde oldukları için satmıyorum.

Resme bu açıdan baktığımızda gelişen ülkeler için son 25 yılın ilk 12 yılı gayet sıkıntılı son 13 yılı ise göreceli olarak rahat geçmiş gözüküyor

Ancak bu noktada bir sıkıntı var. Son yaşadıklarımız, ortaya çıkan rakamlar ve yatırımcı hissiyatı gelişen ülkeler liginde işlerin rayından çıkmak üzere olduğunu söylüyor.

İsterseniz bunun üzerinden bir kaç hatırlatma ile geçelim.

- Çin Borsasında devletin aldığı bütün önlemlere rağmen borsa da düşüş durmuyor. Şangay Borsası dün yüzde 8 düşerek 2007'den beri günlük en sert kaybını yaşadı.

- Çin sermaye piyasalarından son 1 yılda çıkan yabancı portföyü 500 milyar $'ı aştı.

- Bakır son 6 yılın en düşüğünde, demir cevheri fiyatları ise 7 yılın dibinde.

- Ham petrol fiyatları son yeniden 45 dolara geriledi.

- ABD Doları, Meksika Pesosu, G. Afrika Randı ve Türk Lirasına karşı tüm zamanların; Malezya Ringiti, Endonezya Rupisine karşı son 17 yılın, Brezilya Realine karşı son 13 yılın en yükseğinde.

Bu örnekleri artırabiliriz ancak amaç hâsıl oldu diye düşünüyorum.

Gelişen ülkelere karşı yatırımcının ciddi bir negatif duruşu var. Özellikle emtia fiyatlarını çakıldığı bir dönemde yatırımcı değerlemeler ne kadar cazip olursa olsun gelişen ülkelere dokunmak istemiyor.

Korkarım bu işin sonunda cari açık sorunu olan, emtia fiyatlarına bağımlılığı yüksek olan, sermaye giril ve çıkışlarına hassas olan bir ya da bir kaç ülke kurban verilecek.

Umarım bu hassas dönemde biz kırılganlıklarımızı daha fazla artırıp kendimizi ateşe atmayız.