Advertisement

2010 yılı biterken genel kanı, gelişmekte olan ülkeler hisse senetlerinin başarılı performansının (overperformance) devam edeceği yönündeydi. Geçen sene Türkiye’nin de dahil olduğu gelişmekte olan ülkelere 92 milyar dolar para girişi olurken, aynı dönemde gelişmiş ülkelerden 66 milyar dolara yakın para çıkışı olmuştu. Yani yatırımcılar büyüme hikayesini satın almak için ABD,  Avrupa hisselerini satıp Rusya, Çin, Türkiye gibi ülkelerin hisselerini satın aldı.

Bu tespiti rakamlarla da açıklamak aslında zor değil. Geçen sene Türk Borsası % 25  kazandırırken, aynı sene içerisinde birçok Avrupa borsası eksi kapattı. S&P yılı sadece % 8 yukarıda kapatabildi. Bu sene ise durum farklı. Geçen senenin en çok kazandıran borsalarından olan Hindistan % 12, Brezilya % 6, Türkiye % 1 yıl başından beri aşağıda iken Dow Jones % 4,5 Fransız CAC endeksi % 7 ve İtalyan Borsası ise % 13 yukarıda.

Yıl başından beri İMKB'den çıkan para  1,1 milyar TL'yi bulurken özellikle bankacılık sektörüne gelen satışlar dikkat çekici. Enflasyon kaygılarının gelişmekte olan ülkelerde tavan yaptığı, zorunlu karşılık oranlarının Çin’den Brezilya’ya kadar her yerde artırıldığı ve politika faizlerinde de yukarı yünlü düzeltmelerin başladığı böyle bir dönemde gelişmekte olan ülkelerin (EM) işi zor.

Önümüzdeki dönemde İMKB ve diğer EM ülkelerinin borsalarında bu tür satışlarının artmasını beklemek çok sürpriz olmasa gerek.

Geçen sene biraz da bize emanet gelen bu paranın ait olduğu yere geri dönmesi ve enflasyon korkuları ile faizlerin artırıldığı bir ortamda geçen senenin çok kazandıranları bu senenin kaybetirenleri olmaya aday.