Advertisement

Bu soruyu Bloomberght.com'un anketinde sorduk. Anket 2 haftadır yayında ve sonuçlara göre, katılımcıların % 60'ı bu yıl içinde % 10 faiz seviyesini beklerken, % 40'ı ise bu seviyeleri beklemiyor. Sene başında % 7 seviyesinde yatırımcıların kelimenin tam anlamıyla birbiriyle yarıştığı Türk tahvilleri bir anda cazibesini kaybetti ve Mart sonuna geldiğimizde % 9,10 seviyesine yükseldi. Yıl içerisinde % 10 seviyesi de beklenti dahilinde.
 
Merkez Bankası'nın aldığı kararlar bu faiz artışının en büyük sebebi. Zorunlu karşılıkların son 6 ay içinde 900 baz yükseltilmesi ve % 15 seviyesine çekilmesi, Türk Lirası'nın son 3 ayda % 10 devalüe olması ve yurt dışında genel olarak artan faiz hadleri içeride de tahvil faizlerinin yönünü yukarıya çevirdi. Şimdi piyasalarda sorulan soru aynı; Faizler 2 haneli seviyelere ulaşır mı? Oradan talep gelir mi ?
 
Önce ilk sorudan başlayalım. TCMB zorunlu karşılık oranları silahını sonuna kadar oynayacak gibi görünüyor. Yani burada az da olsa daha fazla artış mümkün. Politika faizleri konusunda ise Merkez daha mesafeli. Yılın ikinci yarısında olmak şartıyla 100-150 baz puanlık bir artış öngörülüyor. Şöyle bir geriye yaslanıp 4-5 ay sonrasını gözümüzün önüne getirelim: Dünyada şu an olan hiçbir şeyin değişmeyeceği prensibine bağlı kalarak yapacağımız analizde; % 15 seviyesinde zorunlu karşılık oranları, baz etkisinden çıkmış % 6-6,5 bandında tahmini bir enflasyon ve Merkez Bankası'nın başlayacağı bir faiz artışı süreci ortaya çıkıyor. Tabii petrol fiyatları, Kuzey Afrika bölgesinde yaşanan krizin yayılma ihtimali işin diğer yönü. Yani resim bugünkünden daha iyimser değil.
 
Diğer taraftan % 85'i yerli bankaların elinde bulunan tahvil stoğunda yabancı payı % 15 ile sınırlı. Yani hisse senetlerinden farklı olarak tahvil faizlerinde yerli oyuncular seviye belirliyor. Yerli oyuncular da zorunlu karşılılk artışı ile gelen maliyet artışını ilk etapta tahvil faizlerine yansıttı. Kredi maliyetlerine etkisi ile beklenenin aksine sınırlı kaldı. Bankalar kredi müşteri kaybetme riskini göze alamadıkları için kredi maliyetlerindeki artışı sineye çekip ellerindeki tahvil stoklarını satarak kendilerine yer açmaya çalışıyorlar. Bu etki-tepki süreci de tahvil faizlerinin yükselmesini körüklüyor.
 
İkinci sorunun cevabı yani '% 10 üzerinden talep gelir mi?' noktasındaysa bu sefer ipler yabancı yatırımcının elinde. Şu ana kadar faiz % 7'den % 9'a yükselirken 6 milyar nominallik tahvil alan yabancı yatırımcının faiz % 10 seviyesine yaklaştığında ne yapacağı önemli. Faizlerdeki artıştan ürküp piyasa jargonu ile 'stop loss' yani -zararı kesip at - hamlesi mi yapacak, yoksa buradaki portföyünü artan faiz oranlarından artırmayı mı tercih edecek bekleyip göreceğiz.
 
Şu bir gerçek ki dünyada olduğu gibi Türkiye'de de faizler yükseliyor ve yükselecek.