Advertisement

Dün döviz piyasalarında son zamanlarda görmediğimiz yoğunlukta döviz alımı oldu. Yaklaşık 1.5 milyar dolar değerinde dolar alımı yapan yabancı yatırımcıların bu hareketi, kuru 1,55'den 1,5650'ye kadar yükselti. Yabancı tahvil itfalarının olduğu ve cari açık rakamının açıklanmasındna bir gün önce böyle bir alım olması piyasaları tedirgin etmeye başladı.
 
Bugün beklenen cari açık rakamı geldi. Piyasalarda 8,2 milyar dolarlık cari açık beklentisi varken, cari açık 9,8 milyar olarak gerçekleşti. Yılın ilk 3 ayında toplam cari açık 22,1 milyar dolara yükseldi. Yıllıklandırılmış cari açık 60 milyar doların üzerine çıktı. Bu rakamlara bakıldığında piyasaların neden huzursuz olduğunu anlamak daha kolaylaşıyor.
 
Şu bir gerçek ki; Merkez Bankası'nın önlem alamaya başladığı Kasım ayından beri cari açıkta artış hız kesmedi. En son Mart ayı verisi gösteriyor ki; artan enerji fiyatları ve içeride canlı giden ekonomi rekor açık vermemize sebep oluyor. Bu bağlamda Merkez Bankası'nın bankacılık sektörü üzerinden almaya çalıştığı ve genel olarak kredilerin pahalılaştırılmaya çalışılması suretiyle cari açığın azaltılması projesinin çalıştığını söylemek zor.
 
Diğer yandan cari açık rakamının GSMH'nın %8'ine yaklaştığı Mart ayı itibariyle genel olarak fonlama kalemine baktığımızda da kalitenin bozulduğunu görüyoruz. İlk 3 ayda tahvil ve bono alımı, yani sermaye hareketleri olarak adlandırılan kısıma gelen para 9 milyar doları buluyor. Net hata noksandan gelen fonlama miktarı ise 4 milyar dolar. Yani 22 milyar dolarlık açığın % 60'ının kısa vadeli para ile fonlandığını görüyoruz. Bu yüksek bir oran ve aynı zamanda ileride yurt dışı piyasalarda oluşabilecek olan risk iştahındaki azalmaların bize pahalıya patlayabileceğinin bir göstergesi.
 
Bugün çıkan cari açık rakamı sonucu bize çok net bir şeklide bir kez daha hatırlatıyor ki; bize ait olmayan parayla çok hızlı tüketiyoruz. Bunun bu hızlı bir şekilde sürdürülebilmesi mümkün gözükmüyor.

Ya biz  faiz artırımı ve diğer tamamlayıcı önlemler ile içerideki ekonomiyi soğutacağız ya da kur ciddi bir yükseliş yapıp zaten bunu bize dikte ettirecek.

Bu durum, "Kırk katır mı kırk satır mı" deyişini hatırlatır gibi olsa da, çok fazla alternatif varmış gibi göründüğünü de söyleyemeyiz.