Advertisement

ABD'de açıklanan ikinci çeyrek büyüme rakamı beklentinin oldukça altında kalarak %1,3 olarak gerçekleşince, yıl sonu için herkes aynı soruyu sormaya başladı. "Acaba ABD ekonomisinde ciddi bir soğuma dönemi mi başlıyor?"

Bu sorunun cevabı konusunda karamsar olanların oranı her gün biraz daha artmakta. Hatta daha karamsar olanlar, ABD'nin, Japon ekonomisinin son 10 yıldaki halini hatırlatıyor. Yani zig-zaglarla dolu, nette bir yere gidememiş bir ekonomi.

Bu soruların aslında sorulmasına neden olan tek faktör ABD'den gelen beklenenden kötü büyüme rakamları değil. FED'in yapmış olduğu 2. tur parasal genişleme sırasında ABD tahvil alımları ile özellikle kısa vadeli faizlerde suni bir seviye oluştu. Bunun üzerine gelen durgunluk korkuları ile yatırımcılar, ABD tahvillerine bir kez daha saldırdı. Gelinen sonuç; 2 yıllık ABD tahvili faizi %0.18 ile 2 yıllık Japon tahvil faizinden sadece ( %0.14) 4 baz puan yukarıda.

Diyebilirsiniz ki; ne var bunda? Faizin düşmesi neden kötü bir şey olsun?

Faizlerin bu derece düşük olduğu, ama buna karşı ekonomik canlanmanın görülmediği ortamlarda, ( bkz. Japonya) ekonomi literatüründeki ifade ile ' Likidite tuzağı' (liquidity trap) devreye girmiştir. Yani para piyasasındaki hakim kurumların -FED- para politikaları ile faizleri azaltmak ya da para pasmak sureti ile artık ekonomiyi canlandırmayı başaramadığı süreç başlamıştır. Böyle durumlarda yatırımcılar, gerek durgunluk gerek resesyon korkusu ile düşük faize rağmen elindeki parayı harcamaz ve yatırıma dönüştürmez.

İşte aşağıdaki grafiğe bu çerçeveden bakıldığında olayın vehameti daha da net ortaya çıkıyor. FED elindeki bütün silahları kullanmasına rağmen ABD, ekonomisindeki büyüme oranlarını istediği seviyeye çıkartamamaktadır. Gerçi ABD ekonomisi 2011'de muhtemelen % 1.5-%2 bandında büyeyerek resesyona girmediğini gösterecektir; ancak sorun 2012 ve sonrasında.