Advertisement

Dün dışarıda 'Avrupa'da bankaların sermayelendirilmesi' hikayesi satın alınırken, içeride oldukça faklı bir gündem vardı. TCMB dün sabah erken saatlerden öğlene kadar devam eden süre içinde arka arkaya aldığı kararlar ile gündemin bir numarasına oturdu.

Önce döviz munzam oranlarını aşağıya çeken TCMB, daha sonra saat 11.00'de 1.350  milyar dolarlık döviz satım ihalesi açıkladı. Bununla yetinmeyen TCMB, son olarak bankaların kendisi nezdinde tuttuğu yükümlülüklerde doları kulanabilme opsiyonunu da %10'dan %20'ye çıkartarak rezervlerini kuvvetlendirmeye çalıştı. Bu üç hamle ile Merkez Bankası Türk Lirasındaki daha fazla değer kaybını onaylamayacağı sinyalini verdi.

Dünkü ihale oldukça enteresan sonuçlarla beraberinde getirdi.

1- 1.350 milyar dolarlık ihaleye 1.8 Milyar dolar teklif geldi.Demek ki TL'nın % 20 devalüe olduğu noktada hala ciddi talep var.

2- Ancak talebin geldiği seviyelere bakıldığında, yarısına yakın bir kısmının oldukça düşük seviyelerden ("1,82-1,85'den döviz almak isterim" gibi) geldiği anlaşılıyor. Piyasa tabiri ile 'flyer', yani ihtiyaçtan çok 'buradan alırsam sonra daha yukarıdan satarım' şeklinde özetlenebilecek teklif olduğu öngörülebilir.

3-Bu sebeple TCMB gerçek talep ile spekülatif talebi ayrıştırmak için döviz satışını 750 Milyon dolarda kesti.

Bundan sonra piyasanın TCMB'yi daha yakından takip edeceği kesin. Bundan sonra dünküne benzer büyük döviz satım ihalelerinin devam edeceği sinyalini veren TCMB'yi gözetmeden kur tarafında işlem yapmak mümkün değil.

Ancak bu noktada TCMB'nin ne kadar rezerv kaybına tahamüllü olacağı ve özellikle diğer gelişmekte olan ülke kurlarındaki olası değer kayıpları, bu tür müdahalelerin başarısını belirleyecek.