Advertisement

Birçok Merkez Bankası piyasalara şu mesajı net olarak verdi: Büyüme gelsin de bir miktar enflasyona katlanabiliriz.

Başta Fed olmak üzere AMB ve diğer gelişmiş ülke Merkez Bankaları, enflasyon konusunu öncelik yapmadıklarını ve enerjilerini büyüme odaklı politikalara ayıracaklarında bahsetti.

Fed örneğinden gidecek olursak, ABD'de manşet yıllık enflasyon %3,8'le 2010 Ağustos ayı seviyesinde. Çekirdek enflasyon olarak tabir edilen enerji ve gıda hariç duruma baktığımızda da yıllık enflasyonun %2 seviyesine yükseldiğini görüyoruz. Orada da durum hemen hemen aynı. Yani son 3 yılın en yüksek talep kaynaklı enflasyonu var. Peki Fed'in faiz oranı nerede? Tüm zamanların en düşüğünde yani %0 -% 0,25 düzeyinde.

Enflasyonun iyiden iyiye kendini göstermeye başladığı bu ortamda Fed'in neden hala faizleri bu kadar düşük tuttuğunu artık herkes biliyor. Büyüme rakamları %1.3'ler seviyesinde dolaşan ABD ekonomisinin toparlanabilmesi için Fed %3'lerde bir çekirdek enflasyona kadar, faiz artırmadan duracağının mesajını verdi.

Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde ise enflasyon daha büyük problem. Özellikle gıda ve enerji fiyatlarına olan yüksek duyarlılık, birçok gelişmekte olan ülkenin enflasyon konusunda Fed kadar  toleranslı davranamamasına yol açıyor. Başta Hindistan ve Çin olmak üzere gelişmekte olan ülke Merkez Bankaları, ya faizlerini yükseltti ya da sabit tutarak enflasyona karşı bir mücadele yönetiyor.

Bu noktada TCMB'nin duruşu bir parça ayrışmış durumda. Bununla ilgili çok yazıldı, çizildi. Kimine göre TCMB son derece proaktif davranarak faizleri düşürdü ve dış alemdeki hızlı ekonomik soğumanın iç piyasayı negatif etkilemesini azaltmaya çalışıyor. Kimine göre ise Fed gibi davranan TCMB, enflasyonu ikinci plana atıp büyüme odaklı davranarak riskli bir strateji uyguluyor.

Aşağıdaki grafik aslında bu  tartışmaların nihayetlenmesi açısında oldukça önemli. 2014 vadeli sabit kuponlu ve enflasyona endeksli tahvillerin fiyat grafiğine baktığımızda piyasanın TCMB'nin faiz politikası hakkında ne düşündüğünü görebiliyoruz. Eylül ortasına kadar ' düşük enflasyon-zayıf büyüme ve düşük faiz oranları' beklentisi ile sabit getirili tahvilleri tercih eden piyasa oyuncularının tercihlerinde bir değişiklik var gibi. Özellikle Eylül ayı enflasyonu ve Merkez'in "2011 çekirdek enflasyonu %8'ler seviyesine yükselebilir" açıklamasının ardından uzun süredir yüzüne bakılmayan enflasyona endeksli tahvillerin fiyatlarında yükseliş söz konusu.

Piyasa oyuncuları kâr etmek iç güdüsü ile tepki verir. Belli bir süre beklenti yönetimi ile bu oyunuların tepkilerini etkilemek mümkündür. Ancak o süreyi aşmışsanız, sonrasında yapılacak çok fazla şey kalmaz.