Advertisement

Türkiye’nin yaklaşık dört buçuk katı büyüklüğündeki, 3.635 trilyon dolarlık GSYH’sı ile Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya resesyona girmenin eşiğinde. En yaygın kabül gören tanımına gore resesyon, reel GSYH’nın arka arkaya iki çeyrek küçülmesi demek. Bu yılın ikinci çeyreğinde %0.2 daralan Alman ekonomisi eğer üçüncü çeyrekte de daralırsa bu tanıma göre resesyona girmiş olacak.

Almanya ekonomisine dair üçüncü çeyrek için elimize geçen tüm bilgiler ekonomideki zayıflığın devam etmekte olduğunu gösteriyor. Üstelik bir önceki çeyrekteki daralmanın başlıca sebeplerinden birisi olarak öne çıkan Rusya-Batı gerilimi de euro bölgesini tehdit etmeye kaldığı yerden devam ediyor.

Gelin kriz habercesi göstergelere hızlıca  bir bakalım:

1- Ticari denge bozuluyor

Ağustos ayında  Almanya’da ihracat %5.8 geriledi. Bloombeg anketi medyan beklentinin öngördüğü %4’lük gerilemeden epeyce fazla. Bu düşüş 2009 Ocak ayından beri, yani küresel finansal krizin ilk aşamalarından beri, gerçekleşen en büyük ihracat gerilemesi. Aynı zaman zarfında ithalat da %1.3 küçüldü, ki Türkiye ihracatı için bu da oldukça bir kötü haber.

2-Yatırımcı güveni düşüyor

Almanya’daki mevcut ekonomik güveni ve gelecek 6 ayın beklentilerini ölçmeye çalışan ZEW güven endeksleri tüm dünyada piyasalar tarafından yakından takip edilir. ZEW değerleri ekonomik döngünün neresinde olduğumuzu kestirmek iyi bir pusula. 


3- Üretim performansında dramatik düşüş

Alman istatistik  enstitüsü rakamlarına göre Ağustos’ta sanayi üretimi %4 daraldı. %1.5’luk daralmaya işaret eden beklentileri aşmış olan bir önemli gösterge daha. Sanayi üretiminin yaz aylarında yavaşlamasını beklemek  olağan dışı bir durum değil. Ancak, %4 sadece tatil sezonuyla açıklanamayacak kadar büyük bir daralma. Yine finansal kriz sonrası en ciddi küçülmeyi görüyoruz.

4-Fazla düşük enflasyon

Almanya’da son üç aydır yıllık tüketici fiyatı endeksi %0.8 artış oranında sabit kalmış görünüyor. Ancak endişenin asıl sebebi bu süre zarfında Mario Draghi ve arkadaşlarının teşvik programlarına rağmen endekste yönün bir türlü yukarı çekilememiş olması. Hala Almanya euro bölgesi genelindeki %0.3’lük fiyat seviyesi artışından daha iyi durumda ancak AMB hedefi olan %2’nin çok altında. Üstelik ekonomik daralma yaşadığı ikinci çeyrekte %1.3 ile %0.9 arasında değişen, daha yüksek bir artış seviyesine dahi sahipti.

Bu verilerden sonra geçtiğimiz hafta Alman hükümeti jeopolitik riske ve IMF’nin geriye çektiği küresel büyüme rakamlarına atıfta bulunarak  2014 yılı için büyüme öngörülerini  %1.8’den %1.2’ye, 2015 için ise %2’den %1.3’e çekti.

Hali hazırda %0.2 küçülme yaşanan ikinci çeyrek  göstergelerinin daha da negatifleştiği, hükümetin büyüme ögörülerini düşürdüğü bu ortamda Almanya’nın üçüncü çeyrekte daralarak resesyona girme ihtimali bir olasılık olmaktan çıkıp ekonomik bir olgu olma yolunda hızla ilerliyor. Bu duruma gelineceğinin işaretlerini bir kaç ay öncesinden vermeye başlayan imalat satın alma endeksi PMI’ın da son göstergede 50’nin altına inerek daralmaya işaret ettiğini de hesaba katarsak, Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya’nın resesyondan kurtulmak için bir Süper Mario Draghi mucizesine ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Ancak finansal piyasaların AMB’nin mevcut teşviklerinden umudu kesip hisseleri son bir yılın, tahvil faizlerini ise tarihin en düşük seviyelere çektiği Avrupa’da, bu da yakın bir gelecekte maalesef pek olası görünmüyor.

Sözün özü, Almanya resesyona girerse değil, girmesse daha çok şaşırmalıyız, ve bu durumda FED tarzı bir QE’yi AMB’den görmek için geri sayıma geçebiliriz.

Son okumalarda ekonomist medyanının 15’e gerileyeceğini öngördüğü mevcut duruma güvenin 3.2’ye, sıfıra ineceğini düşündüğü gelecek 6 aylık beklentinin ise -3.6’ya düştüğünü gördük.

3- Üretim performansında dramatik düşüş
Alman istatistik  enstitüsü rakamlarına göre Ağustos’ta sanayi üretimi %4 daraldı. %1.5’luk daralmaya işaret eden beklentileri aşmış olan bir önemli gösterge daha. Sanayi üretiminin yaz aylarında yavaşlamasını beklemek  olağan dışı bir durum değil. Ancak, %4 sadece tatil sezonuyla açıklanamayacak kadar büyük bir daralma. Yine finansal kriz sonrası en ciddi küçülmeyi görüyoruz.