Advertisement

Şubat ayında yıllık enflasyon önceki %10.35 seviyesinden %10.26’ya geriliyor. Çekirdek enflasyon da 40 baz puana yakın gerileme var.  D endeksi %11.80’den %11.37’ye düşüyor.

Enflasyonu mal ve hizmet enflasyonu olarak iki sektöre ayırdığımızda, mal enflasyonunda yıllık düşüş  görürken, hizmet enflasyonunda halen yükseliş mevcut. Rakam önceki %9.2 seviyesinden tekrar %9.4’e yükseliyor. Enflasyondaki yapışkanlık da özellikle bu kalemden gelmekte. Rakam ilerisi için iyimser bir tablo çizmiyor çünkü hizmet enflasyonunu düşüremediğiniz takdirde enflasyon beklentilerini yönetmeniz çok zorlaşmakta.

Enflasyona ortalamalar cinsinden baktığımızda son 10 yıllık ortalamamız %8.40, son 5 yıl %8.60, son 3 yıl ise %8.90. Benzer şekilde beklentilerde de bozulma belirgin 12 aylık beklenti %9.30 seviyesinde. Oysa ki bu rakam 2014 başında %6.50’lerde idi. Son 4 yıldır 300 baz puana yakın bozulma var. Üstelik de global enflasyonun çok düşük olduğu bir ortamda. Enflasyon dinamiklerinde son 2 yıldır değişiklik var;

  • Yapışkanlık seviyesi yükselmiş durumda.
  • Kur geçişkenlik katsayısı iç talep bu denli yüksekken daha da artmış durumda (önceki TCMB tahminlerinin muhtemelen daha yukarısında)
  • Hizmet enflasyonu ve buradan da beklentilerin yarattığı yapısal katılık, bu beklentileri yönetmeyi geçmiş 5 yıla oranla daha zor hale getirmekte.

 

Dolayısıyla Türkiye’nin ne bu ay ne de önümüzdeki aylarda para politikasını gevşetebilecek en ufak bir lüksü şu aşamada yok. Kaldı ki bu sıkı duruş, uzun bir süre daha, sabırlı şekilde devam etmek durumunda. Neden? Muhtemelen 2Ç18’de tek haneye iniyoruz fakat bu kalıcı değil. 3Ç18’de tekrar çift hanelerde gezindikten sonra enflasyon yılın son çeyreğinde anca %9’lara doğru gerileyebiliyor. Sorun da bu noktadan sonra başlıyor. Türkiye’nin %8.5-9.0 enflasyonu kalıcı olarak aşağı kırması ek önlemler alınmadığı takdirde çok zor. Çünkü;

  • Global taraf eskisi kadar destekleyici olmayabilir. Enflasyon başlıyor. Faizler yükseliyor. Finansman ihtiyacınız var ve bu dış finanman maliyetli hale geliyor. Dış kırılganlıklarınız var - orta vadede para biriminiz üzerinde baskının sürmesi muhtemel. Dikkat edersek döviz sepeti halen yukarı yönlü hareketine devam ediyor. Dolayısıyla olası bir TL’deki değer kaybı enflasyonu yeniden bozar. Çok ince bir ip üzerinde ilerliyoruz.
  • Beklentileri yönetmek ve hizmet enflasyonunu aşağı kırmak geçtiğimiz 5 yıla kıyasla çok daha zor bir noktada. İç talep de oldukça iyi gidiyor ve trendin üzerinde, enflasyon yaratan bir büyümemiz mevcut. Hal böyle olunca da enflasyonun orta vadede %9’u şuanki görünümde kalıcı olarak kırması bir miktar zor.

 

Türkiye uzunca bir süredir yazıp çizdiğimiz enflasyon/faiz/büyüme sarmalına girmiş durumda. Ya enflasyondan feragat edeceksiniz ya da büyümeden. Yakın vadede büyümeden feragat etmediğiniz ve enflasyona dair mikro önlemler almakta geciktiğimiz müddetçe de mücadele etmemiz gereken enflasyon rakamı yükseliyor. İleride, %9-10 civarı bir enflasyonu aşağı kırmaya harcayacağınız emek, feragat edeceğiniz büyüme, %7-8 enflasyonla mücadele etmekten çok daha maliyetli olacaktır, maalesef.

Çarşamba günü TCMB PPK toplanıyor ve faizde bir değişiklik beklenmiyor. TCMB sözel olarak sıkı duruşunu koruyacaktır. Fakat, enflasyon verisini biraz kurcaladığınızda karşılaştığınız tablo, para politikasının olması gereken sıkılığını sorgulatır nitelikte. Faiziniz bu denli yüksek olmasına rağmen, sözel bazda sıkı duruşun korunması da, şu aşamada beklentileri ve hizmet enflasyonunu kontrol etme de yeterli mi, soru işareti. Umalım ki ilerleyen vadede enflasyonun %9’lara doğru gerileyişi para politikasını, hemen gevşetme açısından cesaretlendirici olmaz.