Advertisement

SEÇENEKLER, SEÇENEKLER…


Alt alta yazmaya başladığımda farkettiğim üzere, bankanın yapabileceklerinin sınırı gerçekten geniş. Ne var ki, hem uygulama güçlükleri hem de ECB’nin yapısı sebebiyle alınacak kararların nasıl hayata geçeceği ve kimler tarafından alınabileceği gibi zorluklar da bulunuyor.

İşte ECB’nin seçenekleri:

- Daha fazla LTRO (uzun vadeli refinansman operasyonu) yapabilir: Aralık ve Şubat ayında iki fonlama operasyonu ile 1 trilyon euro dağıtan banka bunu 3 yıl vadeli ve % 1 faizle yapmıştı. Son gelinen noktada 0.75 politika faiziyle yoluna devam eden banka böylece ilk operasyonda bankalara daha da düşük faizle fon sağlayabilir.

- Daha uzun LTRO: Buradaki amaç ise zorlanan bankaların fonlama tabanlarını geliştirmek ve piyasa fiyatından çok aşağıda borçlanmalarını sağlamak olacak.

- Daha düşük ve gevşek teminatlar: Araba kredilerini dahi ilgili merkez bankasının garantisiyle kabul eden ECB burada taminat havuzunu genişletebilir. Farklı kredileri ya da teminat sayılabilecek varlıkları kabul ettiğini ya da bunları kabul ederken uyguladığı iskontoyu değiştirebilir. Not skalasına göre ülke tahvillerini teminatlandıran ECB burada da skalasını gevşetebilir. Bu kararların kısa vadede alınması ise zor görünüyor.

- SMP (Menkul Kıymet Piyasası Programı): Bankanın ikincil piyasadan tahvil almasını sağlayan programın yeniden hayata geçirilerek yükselen çevre ülke faizlerinin önüne geçilmek istenebilir. Bu zamana kadar toplamda 210 milyar eurodan fazla tahvil almış ECB bu program 20 haftadır kullanmak istemiyordu. Alman otoritelerin ise bu plana karşı çıktığını defalarca dinledik.

- Faiz koridoru hamleleri: Politika faizi % 0.75 olan banka bunu indirerek finansal koşulları daha da gevşek hale getirebilir. Diğer yandan daha önce sıfıra çekilen gecelik mevduata ödenen faizde eksiye dönülebilir. Şu an Danimarka tarafından uygulanan yöntemle paranın farklı kanallara aktarılmak istendiği biliniyor.

- Cari sermaye hesap kurallarında değişiklik: Gecelik mevduata sıfır faiz ödeyen ve bu paranın ekonomiye akmasını talep eden banka bu hesaptaki paranın bankanın farklı bir hesabına kaydığını görmüştü. Cari hesap olarak adlandırabileceğimiz bu hesaba da çeşitli düzenlemlerle yaptırımlar gelebilir. Böylece atıl durumda kalan fonların daha yüksek getirili enstürmanlara kaydırılması hedeflenebilir. Tek hedefi fiyat istikrarı olan ECB’nin bu hamleyi yapmaya ne kadar istekli olacağı ise tartışma konusu.

- FED benzeri bir bağlılık: Faizlerin uzun süre düşük kalacağı mesajı verilebilir. Ancak bu mesajın verilmesi için öncelikle kısa vadeli faizlerin minimum düzeye çekilmesi ardında da faizi baskı altına alacak bono alımı gibi genişlemeci programların uygulanması gerekiyor.

- Faiz indirimi: Refinansman oranı olarak da bilinen % 0.75’lik faizin indirilmesi beklentisi bu toplantıda yok ancak ilerleyen dönemlerde bu cephede de aksiyon alınabileceği beklentiler dahilinde.

- ESM’ye bankacılık lisansı: Başını ECB’nin çekeceği bir operasyonla AB İstikrar Fonu’nun Eylül ayından sonra devreye girmesiyle beraber atış gücünü büyütmek maksatlı böyle bi hareket düşünülüyor. Buna Almanya’nın tamamen karşı olması en büyük engellerden biri. Belli kapasitesi olan fonun bu sayede ECB’ye erişim sağlaması ve elindeki varlıkları sürekli teminat olarak gösterip alım gücünü yükseltmesi planlar arasında.

- EFSF / ESM’den geçecek bir kredi hattı: İki fonun da içeriğinde olmasına rağmen hiç gündeme gelmeyen bu seçenekle beraber ülke ve bankalara kredi hatları açılarak geçici likidite sağlanması mümkün. ECB bu konuda danışmanlık verebilecek olmasına rağmen karar hakkında söz sahibi değil.

- Yunanistan yardımı: Elinde Yunan bonosu tutan merkez bankalarına buradan feragat edin çağrısı ile hem esneklik kazanmak hem de bu ülkenin 2020 yılında % 120 Borç / GSYİH oranına ulaşmasına yardımcı olmak amacını güdebilir. Bu konu çok premature olduğu ve ECB’nin 40 milyar euroyu bulan Yunan bonolarının bu durumda ne olacağı gibi uygulama güçlükleri bulunuyor.

- FED benzeri QE: ECB finansal sistemi rahatlatmak ve bilançolar temizlemek adına geniş çaplı bir varlık alımına gidebilir. Buna karşı yapılacak itirazları hayal etmek çok da güç değil.

- EFSF ile beraber ortak müdahale: Le Monde’de çıkan habere göre ECB ikincil piyasadan ve EFSF de ihraçlardan tahvil almayı vaad edebilir. Juncker’den gelen açıklamalar bu konuda ileri gidildiğini ancak kesin sonuç aldık diyemeyiz açıklaması yapmıştı. Burada yine Almanya ve Alman Merkez Bankası itirazları gündeme gelebilir. Diğer yandan, Alman MB Başkanı Weidmann bu konunun gündeme bile gelmediği açıklamasıyla kafa karıştırmıştı.

- ECB’den ilk alacaklıdan feragat aksiyonu gelebilir: Daha önce özel sektör katılımı ile hafifleyen Yunanistan gibi ülkelere yardımcı olmak için ECB elindeki bonolardan ve bundan sonraki alımlarından bu konuda feragat edebilir. Böylece borç yapılandırmalarına kamu da katılmış olur. Diğer yandan aldığı her 1 euroluk tahville dünyanın bir başka yerinde bir euroluk tahvili ikincil alacaklı konumuna getiren banka böylece özel sektör kreditörlerine cesaret vermiş olur.

- Hiçbirşey yapmayabilir. O zaman benden sonra tufan atasözünün anlamını tartışmamız gerekecek…

Gökhan Şen

Araştırma Müdür Yardımcısı

Bloomberg HT

gsen@bloomberght.com
gsen@bloomberg.net