Advertisement

KÜRESEL BİR OKUMA

Piyasalarda oldukça sert bir çalkantının olduğu, Çin'in yavaşladığı, emtiada birçok üründe fazla kapasite ve stok problemi olduğu artık herkesin malumu. MSCI Dünya Endeksi'ndeki hisse senetleri yıl başından bu yana %8 aşağıdalar. Aynı kurumun gelişen ülkeler için oluşturduğu hisse senedi endeksi ise 27 günde %10 düşmeyi başardı. Avrupa endekslerinde dahi çift haneyi bulan kayıplara ülke bazında rastlamak mümkün. Çin'de ise Şanghay Bileşik Endeksi toplam değerinin çeyreğini kaybetti.

Hisse senetlerindeki bu düşüşler büyüme kaygılarını yansıtıyor ve riskten kaçınmayı körüklüyor. Bonolar tercih edilen araç olurken, gelişen ülke kurları da bu satışlardan payına düşeni alıyor. JP Morgan'ın Gelişen Ülkeler Kur Endeksi henüz yılın ilk ayı dolmadan %2,7 aşağıda. Petrol satarak geçimini sağlamaya çalışan ülke kurlarında %6 civarında eksileri görmek için birkaç ülkeye bakabilirsiniz.

Petrol fiyatları örneğin, çakılmayı sürdürüyorlar. Son 1,5 yılda değerinin 1/4'üne inen petrol hala düşüşte. Bugünkü fiyatlarla aylık düşüş %12 civarında. Bu hem Brent için hem de WTI için geçerli. Baz metallerde de satış hafiflemiş olmakla beraber sürüyor.

VIX %27 yukarıda, MOVE Endeksi %6 yükselmiş. Bunlardan ilki hisse senetlerindeki oynaklığı ölçerken diğeri bonolardaki dalgalanmayı gösteriyor. Kurlardaki volatilite de bu tablodan farklı değil. Özellikle gelişen ülke kurlarında oynaklık artıyor.

Citi'nin büyük ülkeler için oluşturduğu ekonomik sürpriz endeksleri tamamen aşağı dönmüş durumda. Kasım ayından bu yana Amerika dahil, birçok büyük ekonominin makro ekonomik göstergeleri beklentilerin altında kalıyor. Yani ekonomiler beklendiği kadar iyi performans göstermiyorlar. Dolayısıyla, büyüme verileri açıklandığında önceki aylarda beslediğimiz kadar iyimserliği verilerde görmüyor olacağız.

Tüm bunları gözden geçirdikten sonra, eldeki sonuçları değerlendirelim.

Küresel büyüme beklenen düzeyde değil ve ülkeler arasındaki ayrışma sürüyor. Bu yüzden eşitsiz bir ilerleme süreci var. Kimi ülkelerde riskler o kadar artmış durumda ki bu tüm dünyayı tehdit eder hale geldi. Bu yüzden mal ve hizmet talebi zayıf. Fiyatlar geriliyor ve bunca belirsizlik olması oynaklığı artırırken varlık fiyatlarını da aşağı çekiyor.

FOMC OKUMASI

Dünyada ve ABD'de genel hatları ile olan bunlar. Diğer yandan, Aralık ayındaki Fed Başkanlarının bize tarif ettiği dünyada 4 faiz artış olasılığı var. Piyasa ise korku içinde, tüm 2016 yılında sadece 1 faiz artışı fiyatlıyor. Bunu ileri dönük Fed faizi kontratlarından okuyabiliyoruz. İşte böyle bir ortamda Fed aşağıdaki kararı açıkladı.

http://www.federalreserve.gov/monetarypolicy/files/monetary20160127a1.pdf

FOMC beklendiği gibi kısa vadeli faizlerin tavanını %0,50'de sabit bırakırken metinde birkaç küçük değişikliğe gitti.

Öncelikle, saydığımız riskleri tanıyan Fed bunları yakından izlediğini belirtti. Bu, riskler artarsa önlem alabilirim demek. Önlem ise olası faiz artışlarını ertelemek ve bunun iletişimini yapmak anlamına geliyor. Risklerin yarattığı ortamın finansal koşulları sıkılaştırdığını ifade eden komite bunun ekonomiye olan etkisini tartacak. Daha önce ekonomiye yönelik ifadesini 'riskler dengeli' şeklinde tanımlayan banka için bu endişeyi ifade etmenin bir yolu. Son olarak, enerji fiyatlarındaki düşüşü de tanıyan FOMC bunun kısa vadede enflasyon hedeflerine ulaşmayı zorlaştırdığını söylüyor.

Baktığımız bir diğer metin ise her yılın aynı ayında yayınlanan uzun erimli politika göstergesi. Fed burada doğal olarak enflasyon hedefini korurken, Aralık ayında tartıştığı şu cümleyi metne sokmuş durumda: Enflasyon hedefinin (%2) uzun süre tutturulamaması Fed'i endişelendirir. Bunun ilerleyen aylarda politika çıkarımları olabilir. O da faiz artışı vurgusunu yumuşatmaya kadar gidebilir.

 Toparlamak gerekirse, Fed gelişmeleri not ediyor ve bunun politikasına etkileri olabileceği alanları bize açıyor. Politikasını değiştirmesini gerektirecek riskler realize olursa bunu da açık bıraktığı enflasyon kapısından geçerek yönetmeyi planlıyor.

PİYASA ÇIKARIMLARI

 Piyasanın büyük derdi Çin. Buradan kaynaklı sorunlardan biri olan emtiadaki düşüş, bunun ülke ve şirket bilançolarında yarattığı tahribat da yerli yerinde duruyor. Üstüne bir de Fed'in yarattığı faiz artışı riski ile beraber piyasalarda belirsizliğin arttığını bunun da satış formunda herkesi vurduğunu görmüştük. İşte Fed bu çağrılara yumuşak bir dönüş ile cevap veriyor. Eğer finansal koşullar sıkılaşmaya devam ederse ya da dezenflasyonist süreç dişlerini ABD ekonomisine daha fazla geçirirse Mart ayında Fed'in daha da yumuşadığını görmemiz olası. Bu yüzden, Çin stabilize olursa kötü veriler piyasa tarafından artık iyi olarak okunabilir. Dünya adına genel gidişat ise kırılgan olmayı sürdürüyor.