Advertisement

Türk Lirası yeniden değer kaybetmeye başlayınca, üstelik hareket de sert olunca yeniden gözler bu cepheye döndü. Kiminin zaten gözü hep buradaydı. Kimi şimdi biraz daha dikkat kesildi. Sepet Kur 3,80'i aştı. Sepet bilmeyenler için Dolar 3,74'e ve Euro 3,93'e yaklaştı. Bu, günlük %2'den fazla hareket demek.

Türk Lirası neden değer kaybediyor konusunu bir şekilde aştık. Sadece küresel şartları öne sürenler, sadece içeriyi işaret edenler arasında ite kaka bir yere geldik. Trump'un beklenmedik zaferi, Fed'in buna faiz artışları ile destek vermesi dış faktörler. İçerideki yatırım ortamının bozulması ve onun çokça alt başlığı da dövize lokal destek veriyor. Sonunda gelinen seviye bu

Döviz artışı kriz mi demek? Elbette değil. Döviz artarken konut satışları da araba satışları da rekor kırdı. Ancak şirketlerin borçlu olmasından ötürü endişesi taşıyandan dövizi ekonomik bir barometre olarak görene geniş bir yelpazede bir duraksama var. Dövizin yükselişi sağlıklı olarak gören yok. Kur rejimi dalgalı da olsa tüm dalgalar bize doğru geldiğinden, bir mesaj verdiğini anlıyoruz.

Dövizi bozdurma kampanyalarından hedge mekanizmalarını kolaylaştıracak düzenlemelere kadar geniş çapta önlemler alındı. İhaleler TL'ye döndü, Rusya ve Çin gib ülkeler ile yerel para cinsinden iş yapmanın yolları arandı. İyi de yapıldı. Bunların meyvelerini ilerleyen zamanlarda toplayacağız. Diğer yandan, döviz mevduatlar artmaya devam ediyor. Aşağıda TL'ye dönme çağrılarının ardından gelen erime ve tekrar mevduatların toparlanışı görülüyor. Yani vatandaş ve kurumlar küçük küçük de olsa döviz almışlar.



Peki son harekette yüksek hacimler var mı? Birçok banka hazinesi ile görüştüm, nette döviz çıkışı normal zamanlarda hiç anlam ifade etmeyecek cinsten. Üstelik bono ve Borsada bu harekete uygun sert hareketler görmüyoruz. CDS de benzer bir hareket içinde. Kurun yeniden yukarı ivmelendiği 30 Aralık gününden bu yana Dolar/TL %7'ye yakın zıplamış. Borsa bu dönemde %1,5 değer yitirmiş. 2 yıllık gösterge tahvil bu arada 30 baz puan yükselmiş ve %10,95 olmuş. 5 yıllık CDS 6 bps yukarı gitmiş ve 279 bps olmuş. Tablo açık, TL ayrışıyor.

Kendi dünyasında ayrışan TL'nin benzerlerine kıyasla durumu ne? 30 Aralık'tan bu yana %1'den fazla değer kaybeden tek kur Meksika Pesosu. Onun müsebbibi malum, Trump ve ülkedeki sosyal karmaşa. Üstelik geçtiğimiz yıl TL'nin benzerleri Rupi, Ruble, Real, Rand gibi paralara karşı çift haneli olumsuz ayrışmasının üstüne.

Sadece günlük nominal seviyelere değil daha güçlü göstergelere de bakabiliriz. Reel Efektif Döviz Kuru (REER), ülkemizin 36 ticari partneri ile kullandığı para birimlerine karşı enflasyondan arındırılarak ve ağırlık hesabı üzerinden bir endeks. TL'nin gerçek değerini gösteriyor. Şimdi bu endeks 2003 yılına dönmüş. TL o kadar devalüe olmuş da diyebiliriz. Bunu sürgit yapamayız. Çünkü bu kez enflasyon belası ve ulusal paramıza güvensizlik baş gösterir. TL'yi makul bir patikaya döndürecek çareler bulmalıyız.



Şimdi eldeki bilgileri yan yana koyalım. TL satılmaya devam ediyor. Üstelik bu artık pür spekülasyon boyutuna varmış. Ulusal para dalgalı kur rejiminde devalüe oluyor. Ancak bu değersizleşme makro temelleri zorlar hale gelmiş. Yapılan tahminler bir parça geride kalmış, kampanyalar zaten düşük olan döviz talebini kesmiş ama yeni bozum iştahı da yaratmamış.

Yeni döviz talebi olmaması, düşük hacimler olması, spekülasyon ile kurun yükseliyor olması hepsi aslında iyi haberler. Kurun kolaylıkla geri dönebileceğini gösteriyor bize. Diğer yandan, onu döndürmek için nasıl bir çaba göstereceğimizi anlatmak ve onu uygulamak gerekiyor.

Eğer ki kur düşsün istiyorsak.

Enflasyon hedeflerinden saptırdığı ve güven yoklaması yaptığı için düşsün istediğimizi de tahmin etmek güç değil.

Bu durumda, bizim kurumuzun kolaylıkla speküle edilmesini engelleyecek çözümler gerekiyor. Mesele sadece faiz değil. Piyasa zaten faizleri yükseltti. 2 yıldan başlayıp 10 yıla giden bono vadelerinde zaten %11'den aşağı faiz yok.

Anayasa, dış politika, üstümüze gelen terör örgütleri, küresel koşullar... Hepsi oldukça zorlayıcı, kabul. Ancak burası da bildik yollarla ve el birliği ile aksiyon bekliyor. Ekonomi ve finansal piyasalar yeniden özel ilgi bekliyor. KGF imkanı, KOSGEB desteği, stok affı, vergi ve varlık barışı, taksit imkanlarının güncellenmesi... Hepsi gerekli ve etkili. Kimi kısa zamanda, kimiyse zaman içinde. Ancak diğer önlemler kurun iç gıcıklayıcı ve özel sektörü zorlayan yükselişi bize bunu anlatıyor.

Kur düşer mi? REER'e bakınca, geçmiş düzeltmelerin hızlıca %10'u bulduğunu görüyoruz. Kılıcı çekip, dövizdeki yükselişin önünü almak mümkün.

Kılıcı çekip, kuru yonttuktan sonra kınına koymadan bir şey hatırlamamız gerekiyor. Türk Lirası 2008'den bu yana bir düşüş trendinde. Bunun ne kadarını istiyoruz? İstemediğimiz bölümü için hangi kapsamlı hamleleri yapmalıyız? Bu sorulara yanıt üretmek gerekiyor...