Advertisement

TÜİK verilerine göre memlekette Mart ayında enflasyon yükselişini sürdürdü. Bloomberg HT anketine göre %0,60 artması beklenen mart ayı tüketici enflasyonu bir ayda 1 puandan fazla artış kaydedince sonuçta yıllık enflasyon %11,29 oldu. Böylece Kasım 2008'den beri en yüksek seviyesine kavuşmuş oldu. Hayırlı bir vuslat değil bu elbette, hiçbirimiz için hem de.

Detaylara bakınca:

* Çekirdek enflasyonda hızlanmanın sürdüğünü ve üretici enflasyonunun da yükseldiğini not etmek gerekiyor

* Üretici fiyatları 2 çeyrekte neredeyse 10'a katladı ve %16'yı geçti

* Pazardaki meyve-sebzenin fiyatı kendi ortalamalarını da aşarak %12,5 artış kaydetti

* Son olarak ve önemli bir madde olarak kurdaki zayıflığın ithalat kanalı ile enflasyonu beslemeye devam ettiğini vurgulamalı.

UYGUNSUZ BİR YÜKSELİŞ HİKAYESİ

Fiyatlardaki genel artış hızı beklendiği gibi 'uygunsuz' seviyelere doğru ilerlemekte.

Ne ile uygunsuz? Büyüme hızımız, vatandaşın gelirlerindeki artış ve şirketlerin kar etme eğilimleri ile... Bu büyümeye ve bu gelir dağılımına göre enflasyon oldukça rahatsız edici seviyelerde. Karlarımızdan ve tasarruflarımızdan yemekte.

Ne yapmak lazım geliyor? En etkili yol olan kısa vadeli faizleri yüksek tutarak cevap üretmek gerekiyor. Keza merkez bankası da bunu yapıyor. Son birkaç ayda piyasaya yaptığı fonlamanın ortalama maliyetini yaklaşık 3,5 puan yükseltti banka. Öyle görünüyor ki biraz daha böyle devam edecek. Ne zamana kadar? Çekirdek enflasyondan en az 2-3 aylık bir yavaşlama sinyali gelene kadar ya da kurda 'ölçüsüz ve hızlı' bir değerlenme görülene kadar. Mümkün mü? İlerleyen aylara dair böyle bir senaryo yazabilirim, yani cevabım evet. Ancak asıl mesele hala daha kararlı bir şekilde sıkı durmak ve sıkı duruş mesajı üretmek.

Kısa vadede TCMB başarılı olabilir mi? Olacağını düşünüyorum. Ancak kalıcı başarıyı bankanın getirmesi imkansız. Neden? Çünkü enflasyon yapısal bir problem bizim ekonomimizde. Sürekli beslenen kredi iştahı, büyümeyi devamlı canlı tutma isteği ancak bununla birlikte teknolojiye ve verimliliğe dayanmayan bir yapı. Sonuç? Hali ile potansiyeline yakın büyüyen ve bunu da mecburen cari açık + yüksek enflasyon üreterek yapan bir ekonomi.

Çözüm kısa vadede merkez, orta ve uzun vadede reform. Enflasyonun belini kıracak politika üretmek.

KASEDİN B YÜZÜ

Eskiden kasetle müzik dinlerken, sanırım o yüzü de dinlensin diye B yüzüne başlarken de güzel bir şarkı konurdu. Ya da bana öyle gelirdi, bilmiyorum. Gerçi o zamanlar albümler daha mı iyiydi? Neyse...

Enflasyondaki bu yükseliş de ne yazık ki benim gibi bir süredir enflasyon diye inleyen ekonomi izleyenler için sürpriz değil. Yine ne yazık ki bu fiyatların hızlandığı dönemde 1 aylık düşük enflasyonu rahatlama imkanı olarak tanımlayanlar da gördük. Sonuç ne yazık ki ülkemizin karşılaştığı bu yüksek bedel oldu.

İki kötü haber daha vermek isterim. Enflasyondaki yükseliş bir süre daha devam edecek. Ayrıca yıl sonu beklentileri neredeyse çift haneye tırmanmak üzere. Durum böyle olunca 2018 hedefleri de şaşıyor ya da şaşmak üzere.

Bitişi, yukarıdaki bahsettiğim senaryo ile yapmak isterim.

FAİZ İNDİRİMİ MÜMKÜN MÜ?

İyi haberlerim olabilir. Öncelikle, bu kasetin B yüzüdür. Beklenen bir yükseliştir bu enflasyondaki. Ne yazık ki kendi elimizle de katkıda bulunduk, hızlı faiz tepkisi veremedik ve kur gereğinden de fazla değer kaybetti, spekülasyona açık hale geldi. İyi tarafı, şimdi bunun geçmişte kaldığıdır.

Kafamdaki iyi senaryoyu paylaşmak isterim. Referandumda hangi sonuç olursa olsun bir erken seçim görmeyelim. Enflasyon Mayıs - Haziran gibi pik yapsın. Ardından kurda hızlı değerlenme ve yılın ikinci yarısındaki lehimize baz etkisi ile yaz aylarında yavaş yavaş faizleri indirmeye başlayalım? Olmaz mı?

Pekala olabilir.

İlk şart,

Yarın düşük faiz için bugün ödünsüz şekilde sıkı durmaya devam.

Akılda tutmalı; enflasyon çift hanede ve hala yükseliyor. 2008'de, enflasyon en son bu kadar yüksek olduğunda 2 yıllık tahvil faizimiz %24'tü. Kötü rüya görmemek ve yukarıda umduğum güzel sabaha uyanmak için önce tedbir almak şart.