Advertisement

İki haber var son günlerde bankalara ilişkin. İkisi de tartışma konusu.

İlki, hükümet ve bürokrasinin bankalar ile kapalı toplantıları. Diğeri ise gayrimenkul portföylerini sermayeden sayma maddesi. Bankacılık sistemine olan güveni azaltan bu haberleri birlikte inceleyelim.

MEVDUAT FAİZİ MESELESİ

Ekonomi yönetimi mevduat faizleri düşsün istiyor. Mudiler dışında sanırım herkes de bunu ister. Neden? Çünkü sistemdeki 1,8 trilyon TL'lik kredilerin 1,4 trilyonu bunlarla fonlanıyor. Banka mevduatı topluyor ve kredi veriyor. Mesele bu kadar basit. Ne kadar ucuza toplarsa, kredi maliyetleri tahminen buna o kadar yakın oranda düşer. Çağrılar bu yüzden.

Mevduat faizlerinin düşmesini istemek pekala normal. Diğer yandan, 2019'da multi-seçim yılına hazırlanırken ve 15 Temmuz sonrası ülke bir ekonomik tepki üretmeye çalışırken KGF destekli olarak hızlı bir büyüme sıçraması yaptık. Bu sebeple kaynak ihtiyacı arttı keza krediler fırladı. Yıl başından bu yana %30 kredi büyümesi varken mevduatta büyüme sadece %10. Üstüne bir de enflasyon 11'lerde gezince sonuç bu.

Gök kubbenin altında bu denklemi değiştirebilecek bildik bir ilim yok.

Nasıl düşer peki kredi maliyetleri, başka bir deyişle mevduat faizleri? Kredileri yavaşlatarak, sisteme dışarıdan daha düşük maliyetle fon sokarak, enflasyonu düşürüp mudilerin getiri beklentilerini törpüleyerek. Başka türlüsü mümkün değil. Enflasyon yüksek olduğu için merkez 'parasal olarak gevşesin' seçeneğini saymadım bile.

Her türlü aksi yönde deneme TL ve faizler üzerine baskı yaratır ve düşünülenin tam aksi istikamette tesir eder. Bu bir altın kural, denemeye açık değil. Hükümetin de bunun ayırdında olduğuna inanıyorum.

Öyleyse son bir haftada ve tam da toplantıdan sonra tabela faizleri neden düştü?

Fikrimce şu 3 faktör:

* %15 faiz alan mevduat zaten 1 haftada %1,2 uzuyor. Saç gibi... Bir şey yapmaya gerek bile yok. Yani arzı artıyor

* Kredilerde son haftada yavaşlama var. Talep düşüyor

* Çeyrek kapanışında bilanço makyajı için kaynağa saldıran bankalar şimdi düşük faizi test ediyorlar.

Benim okumam bu.

GAYRİMENKULLER VE BANKA SERMAYELERİ

Şu karar* ile bankaların sermayeleri güçlendirilmek istendi. Karar kabaca ne diyor? Verdiğin kredi geri dönmez ve sen de borçlunun gayrimenkulünü sahiplenmek zorunda kalırsan artık bunu sermayenden düşmek zorunda değilsin. Önceden, eğer ki 3 yılı aşkın süredir bilançonda ise sermayenden bunu eksiltirim diyordu BDDK. Yani karşılığını sermayene ekleme demiyordu. Üstüne bir o kadar da sermayenden yersin diyordu. Şimdi bunu düşme diyor. Durum bu.

Alınan kararın sisteme etkisi ne olacak? Bankaların sermaye yeterlilik rasyosu ne kadar artacak? Tüm sistemin tahmini 2 baz puan. 0,02 puan. Örneğin en çok bu işten fayda sağlayacak bankalardan biri olan Vakıfbank'ın sermaye yeterlilik oranı kaç olacak bu kararla beraber? %15,70'ten %15,79'a çıkacak. Yani bunun sistemi kurtaran bir adım olduğunu söylemek mümkün değil. Banka bilançolarında bozulmaya yol açacak ve ahlaki çöküntü getirecek bir karar hiç değil. Zaten yatırımcılar da bunu böyle görmediler.

Alınan karardan sonra bankalar bu gayrimenkullerin fiyatını şişirip bir bilanço oyunu yapabilirler mi? Bu da mümkün değil. Bu şekilde bilançoya oturmuş bir varlık yeniden değerlemeye tabi olamıyor. Düşük fiyattan giriyor ve öylece kalıyor.

Son olarak bir de kısaca Basel kriterlerine uyum konusuna değinebiliriz. Bu tip konular 'national discretion' olarak adlandırılan düzenlemeler kapsamında. Basel komitesi, hele ki böylesi mini etki yapacak bir kararı ulusal düzenlemeciye bırakmanın doğru olduğuna inanıyor.

Son olarak, bunca müphem haber akışının sebebini ve bankacılığı tartışmaların odağına getiren tabloyu bir kez daha düşünmemiz gerekiyor. Sistem sağlam ve sağlığını bozacak bir adım da şu ana kadar atılmış değil. Ancak şüpheleri ortadan kaldıracak tavır almak da önemli. Durum bu...

* http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/07/20170711.htm&main=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/07/20170711.htm