Advertisement

Avrupa için 2017 tam bir aksiyon filmi kıvamında. Popülizmin yükselişi ve önünün alınışı ile şimdi belki bir soluklanma imkanı doğacak; ta ki İtalyan seçimlerine kadar.

KORKULAN OLMADI

2017'ye başlarken kabarık seçim takvimine bakıp, önce yükselmekte olan popülizm rüzgarını yüzümüzde hissetmiştik, ardından iyimser olanlar Avrupa yanlısı partilerin geleceğini tahmin ederken kötümser olanlar ise karamsar bir senaryo çizdiler.

Avusturya'da Cumhurbaşkanlığı, Hollanda & Fransa & Almanya'da genel seçimler geride kalırken bu süreçte Macron - Fransa Cumhurbaşkanı oldu. Rajoy azınlık hükümeti ile İspanya'yı oyunda tuttu. Aşırı partilerin yükselişi sınırlı kaldı ve şimdilik popülizm rüzgarı bir melteme döndü. Ne var ki kazanılan 4-5 yıllık sürede gözle görünür kazanır elde edilemez ya da mülteci krizi yeniden hortlayacak hale gelirse Avrupa'da işler aniden kontrolden çıkabilir.

Birliğin temelleri olan Almanya ve Fransa kendi kapılarının önünü temizledikten sonra şimdi İngiltere'nin birlikten boşanması, İspanya'nın bir arada kalması ve İtalya sorunlarına eğilebilirler.

İTALYAN İŞİ

Başbakanlar kuzeyli olmalarına karşın ortaya çıkan iş oldukça güneyli, tam olarak 'İtalyan işi'. Seçimsiz gelen 3 başbakandan 2.'si olan Matteo Renzi elden geldiğince ve gençliğin de enerjisi ile reformlara girişmek istedi. Ne var ki senatörler ve meclis bürokrasisinde boğulacağını anladı. Gayrimeşru evliliklerde doğan çocukların mirastan pay almalarını sağlayacak kanunun dahi neredeyse bir hükümet döneminde kanunlaşması İtalya'da işlerin ne kadar hızlı yürüdüğünün bir göstergesi.

Seçim kanununu ve temsil modelini değiştirmek için bir referandum ilan etti. Halk oylamasının ardından istediğini elde edemedi ve %60'lık hayır oyuna saygı duyarak istifa etti. Ne var ki Aralık 2016'dan bu yana İtalya'nın üzerinde anlaşılabilen bir başbakan adayı çıkaramadığını görüyoruz.

ÇERÇEVE DEĞİŞİYOR

2018 yılının bahar aylarında beklenen seçim öncesinde hiçbir parti ipi önde göğüsleyemeyecek, bu belli oluyor. Koalisyon çabaları ve merkeze kayma ilk görülen tepkiler.

Sağ partilerde yenilenme ve kendine güven göze çarpıyor. Siyasi yasaklı olmasına rağmen partisi Forza İtalia ile eski başbakan Silvio Berlusconi toparlanma turlarında. Sağın diğer varyasyonları Lega Nord ve Fratelli d'İtalia da oylarını artırma çabasındalar. Son gelen ankete göre Forza italia ve Lega Nord %15 civarında görünürken, Fratelli d'İtalia %5'e yakın.

2011 yılındaki finansal krizde istifa eden ve ardından hem Senato'dan hem de siyasetten 'vergi kaçakçılığı' suçlaması ile aforoz edilen eski Başbakan Berlusconi, kasım ayında mahkeme önüne çıkacak. Ne var ki kararın verilmesi birkaç ayı bulacak. Bu da kendisinin kampanya yapabileceği ancak yerine görevi devralacak Tajani'ye alan açmak zorunda olduğu manasına geliyor.

Göçmen karşıtı ve anti-Euro söylemlerinde bulunan Lega Nord, Berlusconi'nin konuşmalarından ilham almışa benziyor. Zannediyorum ki iki lider de başbakan olabilmek için ve AB'de aşırı söylemlerin yıl boyu aldıkları yenilgilerden sonra Euro'ya ilişkin itirazları çok gerilere itmişler.

Liderlik mücadelesinde ise hem ortanın solu Demokratlar ile Renzi hem de 5 Yıldız Hareketi %28 anket başarısına ulaşmış durumdalar. Beppe Grillo'nun parti içi seçimde bayrağı 31 yaşındaki Luigi Di Maio'ya devrettiğini ve taze kanın anti-Euro söylemini bir kenara bıraktığını görüyoruz.

EKONOMİ VE PİYASALAR

14 çeyrektir büyüyen ve büyüme oranını uzun yıllar sonra %1,5'e yaklaştıran İtalyan ekonomisinde en büyük sorun olan sorunlu alacaklar tarafında da iyi haberler var. 200 milyar euroya varan takipteki alacaklar bu yıl %10'dan fazla eridi. Ekonomik performanstan etkilenen sorunlu varlık alıcıları bankaların elindeki bu cins portföyleri almaya başladılar. Bu, sistem için daha az risk ve daha fazla serbest sermaye demek. Böylece toplam krediler içindeki payı %15'e kadar inen sorunlu alacaklar yönetilebilir bir bela olarak görülmeye başlandı.

Aşırıcı partilerin bir bir yenilmesi, İtalyan ekonomisinin canlanma emareleri göstermesi gibi gelişmelerden sonra bütün partilerin yaklaşık 6 ay içinde yapılacak genel seçimler öncesinde merkeze yakın söylemlerle kampanya yaptıklarını görüyoruz. Euro düşmanlığı bitmiş durumda ve oy oranları tek partili bir rejime imkan vermiyor.

İtalya'da beklenen popülist kopuş gelmeyecek gibi görünüyor. Piyasalar için en iyi senaryo Renzi ağırlıklı bir koalisyon seçeneği. En kötüsü ise Euro karşıtı söylemin kazanması olacaktı.

Buradan bakınca riskler törpülenmiş gibi gözüküyor. Oraya yaklaştıkça tekrar kontrol etmek gerekecek elbette.