Advertisement

Küresel ekonomi güçlü şekilde yoluna devam ediyor. Buna artık toparlanma değil (recovery), genişleme diyoruz (expansion). Küresel ekonomik aktivite günden güne artıyor, emtia fiyatları ona eşlik ediyor ve genişleme hemen her kıtaya yayılmış durumda. Üstüne üstlük beklentiler her gün aşağıda kalıyor. Ekonomik aktivite beklentileri aşıyor.

İşler iyi...

İşler iyi ve faizler düşük. Piyasalar mutlu. Tahvillerde bile büyük bir kıyım yaşanmıyor. Bunun nedeni ne olabilir? Küresel merkez bankaları hala net olarak piyasaya aşkın rezerv enjekte ediyorlar. Fed parasal sıkılaştırmayı ölçülü şekilde ve yıllara yayarak götürmek istiyor. Faizleri artıracağı mesajı o kadar uzun zaman önce verildi ki bir şişeye koyup denize bırakmış olsa eminim tüm dünyayı dolaşmış olurdu. 94’teki faiz artış serisinde yaşanan bono kıyımını yaşamak istemiyorlar belki de. Ne olmuştu o tarihte? Fed faizleri beklenenden fazla artırmış ve bono pozisyon taşıyanlar onlarca milyar dolar zarar yazmışlardı. Diğer yandan, ekonomiye ne olmuştu? Hiç...

Bonolar bu yüzden sakinler, sahipleri de mutlu. Hisse senetlerini sanırım konuşmaya bile gerek yok. Dünyanın her yerinde kar büyümesi yerli yerinde. Bunun devam edeceğine dair bahse giren yatırımcılar baskın durumdalar ve çarpan genişlemesi ile piyasaları sürüklüyorlar.

RİSKLERDEN BAHSEDELİM

Her şey iyiyse fazla entelektüel çabaya gerek yok mu? Elbette bu doğru bir önerme olmaz. Başkan Trump başlı başına bir risk. Davos’un en çok konuşulan riski. Bu risk iki kanaldan yürüyor. Tahmin edilmesi güç bir politika izlemesi ve açıklanan programların toplam küresel çıkarları daima Amerika’ya yontmaya çalışması.

Jeopolitik gelişmeler pek konuşulmuyor burada. Elbette İran’ın dışlanması ve birçok ülkeni ona karşı doğrudan pozisyon almış olması bir konu ancak küresel bir tehdit olduğu yönünde bir algı yok. Enerji fiyatları için bile önemli bir risk olarak dillendirilmiyor.

ABD’de enflasyon geri dönerse faizler yükselebilir mi? Elbette. Herkesin baz senaryosu faizlerin yükseleceği yönünde. Nereye kadar olduğu konusunda bir konsensüs yok. Diğer yandan, Fed’in 3 kez faiz artıracağı kanıksanmış durumda. Herkes Avrupa Merkez Bankası’ya güveniyor ve işi harika götürdüğünü düşünüyor. Japonya’nın ise dünyanın son gününe kadar genişleyeceği yönünde bir algı var. ‘Enflasyon yükselecek ve faizler ısıracak’ tezi burada yankı bulmuyor. Asıl risk faizlerin yükselmemeli olarak görülüyor. Enflasyon geri gelmez ve Fed yine yanılırsa bu büyük bir yeniden hesaplama getirecek. Kimse bunu istemiyor. Herkes 2. çeyrekte enflasyon ve faiz yükselişi bekliyor ABD’de.

2018 TAHMİNLERİ

Ekonomiler güçlü seyretmeye devam edecek. Merkez bankaları normalleşmeye devam edecekler ancak teşviklerin çekilmesi büyüme ve risk iştahı ile telafi edilecek. Yatırımcılar bu ortamda daha fazla büyüyeni tercih edecekler. Bu, akla gelişen ülkeleri getiriyor. Türkiye de bunlardan biri. Uluslararası Finans Kuruluşu’na göre bu yıl gelişenlere sermaye akımları daha da hızlanacak. Dinlediğim Çin politika danışmanı, Brezilya Başkanı Temer, Başbakan Yardımcımız Şimşek ve Ekonomi Bakanımız Zeybekçi hep benzer beklentileri dillendirdiler. Bire bir sohbet etme imkanı bulduğum küresel kurum yöneticileri ve ekonomistler de benzer görüşleri paylaştılar. Ben oldukça iyimser gittiğim Davos’tan açıkçası daha da iyimser döndüm. Bu kadarı fazla mı acaba diye düşünmedim değil...

Son olarak, bu yılın fenomeni zayıf Dolar herkesin radarında ancak buna itiraz olmadığını gördüm. Her yerde faizler artarken ve ABD dışındaki büyümeler bu kez ABD’yi geride bırakırken ‘diğerleri’ daha gözde.