Advertisement

2011 ilk çeyrekte yüzde 12’nin üzerinde büyüyen Türkiye ekonomisi, 2012 son çeyreğinde sadece yüzde 1,3’lük bir büyüme sergileyebildi. Büyümedeki bu yavaşlama 2013 yılında yeniden toparlama sürecine girse de geçtğimiz yılın mevcut istikrarı koruma açısından çok başarılı geçmediğini söyleyebiliriz.

Türkiye 2014 yılını yüzde 2,9’luk büyüme ile tamamladı ve son çeyrek verisi de yüzde 2,6 ile 2,1’lik beklentinin üzerinde geldi. Ancak büyüme kompozisyonu hala mevcut kırılganlıklara dikkat çekiyor. İhracat artışı, dolayısıyla dış talep yükselişine rağmen iç talep katkısı sınırılı kaldı. Öte yandan özel sektör yatırımları büyürken, kamu yatırımlarında daralma kaydedildi. Üretim bacağında ise inşaat ve tarım sınıfta kalanlar, enerji vasat tamamlayanlar ve sanayi ile hizmetler ise ortalamayı yükselten alt endeksler olarak dikkat çekti.

Peki büyümede öncü göstergeler 2015 ilk çeyrek için nasıl sinyal veriyor?

Aşağıdaki grafikten de görüldüğü üzere 2014 ilk yarıda iyimser kalmaya çalışan veriler, 2015 ilk çeyreğe oldukça zayıf başladı. Reel Sektör Güven endeksi 113’den 103 seviylerine, Kapasite Kullanımı 75’den 72’ye, İmalat PMI 53’den 48’e ve Tüketici Güveni 78,5’den 64,4’e geriledi. En olumsuz sinyal veren Sanayi Üretimi ise %7,5’den -%2,2 daralmaya işaret etti. Öte yandan bu göstergeler içerisinde Sanayi Üretimi, Tüketici Güveni ve İmalat PMI verisi 2009 kriz seviyelerine düştü. Dolayısıyla 2015 1.çeyrek büyümesi Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi tarafından da yüzde 1,5 olarak telafuz edildi. Ekonomistlerin beklentisi ise 2015 yıl sonu için %3 civarında kalırken, ilk çeyrek için ise %2 dolaylarında.


Mevcut konjontürde dünyada yaşanan seküler stagnasyon (Bernanke-Summers tabiri ile) yani bir nevi küresel durgunluk aslında işlerin sadece Türkiye için değil tüm dünyada çanların durağlıktan yana çaldığını gösteriyor.

Bu süreçte hükümetin geçtiğimiz haftalarda sunumunu gerçekleştirdiği reform paketleri, yapısal teşvikleri destekler mi ve büyüme üzerinde kalıcı çözüm yaratır mı merak konusu. Fakat piyasanın hem fikir olduğu bir konu var ki 2015 ilk yarısının büyüme açısından oldukça zorlu geçeceği hatta daralmayı işaret eden verilerin bile gelebileceği ihtimali... İşte tam da bu yüzden TCMB’nin düşük faiz politikasının büyüme yaratmada etkili olmak yerine daha çok enflasyon yaratmakta etkili olacağı ve sağlıklı büyüme için harcama değil üretim teşviği için hükümet desteğine ihtiyaç duyulduğu gerçeği ile yüzleşiyoruz.