Advertisement

Türkiye’nin toplam ihracatının yarısını Avrupa’ya yaptığı düşünülürse, cari açık ve dış ticaret hacmi üzerinde gerekliliği su götürmez bir gerçek. Fakat Avrupa’nın tek gerekliliği ihracat bacağında değil aynı zamanda Türkiye’ye Avrupa üzerinden gelen doğrudan yatırımlar ve Türk şirketlerine dış finansman yaratmada da büyük önem arz ediyor.

Türkiye, AB'nin ithalatından alınan pay da yüzde 1,28'e ulaşarak rekor kırdı

2016 yılı ihracat rakamları geçen hafta TİM tarafından açıklandı. 2016 ihracatı geçen yıla göre yüzde 0,8 gerileyerek 142,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Aralık ayında ise yüzde 4,7 artış gösteren ihracatın lokomotif ilk üç sektörü otomotiv, hazır giyim-konfeksiyon ve kimyevi maddeler oldu. 2016 ihracatında Rusya, Irak, Suriye ve Libya'daki sorunlar nedeniyle toplamda 8,7 milyar dolar kayıp yaşanmasına rağmen Ortadoğu’nun zararını telafi etmeye çalışan Avrupa’da alınan pay yüzde 1,28'e ulaşarak yine rekor kırdı ve ülke gruplarına göre ihracatta aralık ayında da ilk sırada yüzde 45,5 pay ve 5 milyar 619 milyon dolar ile Avrupa Birliği ilk sırayı aldı. Orta Doğu ülkelerine ise aralık ayında ihracatımız 2,5 milyar dolar ile sınırlı kaldı.

Türk şirketlerinin yurtdışı borçlanmasının yarısından falzası Avrupa’dan

Hazine Müsteşarlığı verilerine göre Türkiye’nin 2016 Ocak-Ekim dönemi dış borç stoku 416 milyar doların üzerine yükseldi.  Asıl hikaye Türkiye’nin dış borcundaki artıştan ziyade GSYH’ya olan oranı.. 90’larda %26 seviyelerind eolan oran Dış Borç/GSYH oranı şuan yüzde 50’lerde. Sektörel dağılımda ise kamu borçluluğu azalsa da özel sektörün borcu 269 milyar dolar üzerine yükselerek artmaya devam ediyor.

Avrupa bunun neresinde diye soranlara, bu borcun finansmanını sağlayan tarafta..

Tabiki gün sonunda dövizin neredeyse her hafta rekor kırdığı bir ortamda dış borcun artması olumlu değil fakat yine de bankaların eurobond ihraçlarından, özel sektörün döviz cinsi tahvil ihraçlarına kadar, döviz finansmanına ulaşmasında Avrupa’nın payı büyük. Özel sektörün kısa ve uzun vadeli dış borcu, geçen yıl ekim sonu itibarıyla 224 milyar doları aşarken, bunun 130 milyar doları Avrupa’dan alınan borçlardan oluştu ve ilk üç sırayı İngiltere (33 milyar dolar), Almanya (20 milyar dolar),  Hollanda (16,7 milyar dolar) aldı.

Uluslararası Doğrudan Yatırımlarda Avrupa pastadan en büyük payı alıyor

Türkiye ekonomisinin bu kadar iç ve dış belirsizlik ortamında en çok ihtiyaç duyduğu şey hiç şüphesiz doğrudan uzun vadeli yatırımları çekmek. Sermaye çıkışlarının arttığı, kısa vadeli portöy akımlarının pek de iştahlı olmadığı 2016’da, 2015’in ilk 8 ayına kıyasla maalesef doğrudan yatırımlarda da yüzde 44 gerileme yaşandı. Aşağıdaki tabloda da görüldüğü üzere Türkiye’ye sermaye girişlerinde her bölgede yarı yarıya düşüş var. Fakat buna rağmen  2,2 milyar dolar ile AB’den bize yapılan yatırım, Orta Doğu ülkelerinin 3 katı kadar.



Kısacası ihracattan, finansman yaratmaya; doğrudan yatırım çekmekten, politik ilişkilere kadar 2017’de de Türkiye AB’siz, AB’de Türkiye’siz hem ekonomik hem de politik denklemi sağlamakta zorluk çekebilir. Bu sebepten şimdilik rafa kaldırılan AB sürecini daha yakından takip etmekte yarar var.