Advertisement

Türkiye’de bankaların kredi/mevduat oranlarının %120’lerden %140’lara yükseldiği bu ortamda “kredi mi, mevduat mı?” sorusunu her iki kişiden biri soruyor. Kredi iştahını artırıp büyümeyi teşvik etmek elbette öncelik fakat bu kredilerin nasıl fonlanacağı sorusuna hala bir cevap bulunamıyor. Çünkü %15 üzerindeki mevduat faizine rağmen yeterli mevduat yaratılamıyor ve bir yandan da bankalar üzerinde “mevduat faizini düşürün” baskısı oluşturuluyor.

Aşağıdaki tabloda kredilerin artış hızı var. Görüldüğü üzere son 1 yılda ticari kredilerdeki artış, KGF ve Kobi'ye nefes kredileri gibi teşvikler ile oldukça sert bir yükselişe işaret ediyor. Öte yandan tüketici kredilerinde desteklere rağmen (ötv destekleri, beyaz eşya ve mobilya sektörüne kdv desteği, emekli promosyonları, konut kampanyaları, borç yapılandırma vb) o denli sert yükseliş henüz yok.


Aslında hükümetin büyüme hedeflerinde de iç taleple büyümeye dikkat çekilse de, ekonomistlerin Türkiye büyümesi için temel reçetesi; özel sektör yatırımları, katma değerli üretim ve ihracat ile büyümek (böylece istihdam yaratılacak ve işsizlik tarafında da iyileşme görülecek). Hal böyle olunca ticari kredilerdeki artışın, tüketici kredilerindeki artıştan daha ivmeli olması pozitif.




 

 Geriye tek sorun kalıyor, mevduat faizleri iner mi ve nasıl inecek?

Mevcut büyüme politikası ile öncelik büyüme olduğu sürece kredilerdeki artış kaçınılmaz. Doğal olarak, krediler artarken mevduat faizlerinin gerilemesi pek mümkün gözükmüyor. Çünkü bu krediler fonlanmadan yeni kredi yaratmak, Türkiye’de bankacılık sektörü rasyolarını bir noktadan sonra sağlıksız bir hale getirecek. Bu sebepten analistler mevduat faizlerinde düşüş beklemiyor ve önümüzdeki dönemlerde olabilecek en makul senaryonun faizlerde düşüş değil, yükselişin “hız kesmesi” olduğunu yineliyor ve bankaların mevduat yaratmak adına (yani kendilerini fonlamak için) hem tl cinsi borçlanmalarına hem de döviz cinsi borçlanmalar ile(sendikasyonlar,eurobond ihraçları vs) devam etmesi bekleniyor.

Not: TCMB’nin bugün çıkan haberde bankaları; mevduat faizleri ve döviz swap mevduat ürünleri konusunda uyarması piyasalar tarafından “sınırlı etkisi olur” şeklinde yorumlandı. Yılbaşından bugüne 20 milyar doları geçen hanehalkı dolarizasyonunun bir bölümünün (5-6 milyar dolar telafuz edilse de hala resmi bir rakam yok...)  döviz swap mevduatları ile yapıldığı ve tam olarak hanehalkının döviz talebini yansıtmadığı idda ediliyor. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde bankalar bu ürünü müşterilerine sunmazsa DTH’larda bir düzeltme olabilir.

Fakat asıl mesele döviz opsiyonu yapamayan mudi(faiz beklentisi olan yatırımcı), bu hizmeti alamazsa mevduatını TL olarak saklar mı?  Cevap evet ise, bu noktada piyasa uzmanları Kredi/Mevduat oranlarında görece iyileşme bekliyor.