Advertisement

Başlığı görünce aklınıza şu soru gelebilir: Bir ülkede nüfus artarken, tüketicinin ete talebi yükselirken, kırmızı et üretimindeki artış ne gibi bir tehlike yaratabilir?

Konuya bu açıdan bakarsak kırmızı et üretiminin artışı hem arz-talep dengesini sağlamak hem de yüksek seyirdeki fiyatların dengelenmesi açısından olumlu gözükebilir.

Ama sadece bir veriye bakarak ve o veriyi tek başına okuyarak Türkiye'de kırmızı et üretimindeki artışı sevindirici bulmak sonrasında büyük üzüntü yaratabilir. O yüzden artışın nereden kaynaklandığına bakmak lazım.

Neden mi?

Türkiye'de kırmızı et fiyatlarındaki yüksek seyri konuşurken öte yanda çiğ süt fiyatlarındaki düşüşü de sık sık gündeme getiriyoruz.

Aslında bu iki konu birbirinden bağımsız değil. Bir tarafta yaşanan sorun ya da kriz (adına ne derseniz deyin) öteki tarafı da ister istemez olumsuz etkiliyor.

Süt üreticisinin dolara endeksli tüm girdi maliyetlerinin neredeyse tamamı son 19 aydır artarken, Ulusal Süt Konseyi'nin referans fiyat olarak açıkladığı çiğ süt fiyatları 1,15 seviyesinde tutulmaya devam ediyor. O da yetmiyor son haftalarda sanayici çiğ süt alım fiyatlarını bölgelere göre değişmekle birlikte 20-30 kuruş da düşürmüş durumda.

Peki bu durumda para kazanamayan ve artık işletmesini ayakta tutmakta zorlanan süt üreticileri ne yapıyor?

Tahmin ettiğiniz üzere anaç hayvanlarını kesime gönderiyor.

Başlıkta bahsettiğimiz kırmızı et üretimindeki artış da işte bu noktada tehlike sinyali veriyor.

İsterseniz ne demek istediğimizi TÜİK'in sadece bir verisine bakarak değil diğer verilerine de bakarak açıklayalım.

TÜİK'e göre 2014 yılında Türkiye'nin sığırdan elde ettiği et miktarı 882 bin ton iken 2015'te bu miktar 1 milyon 15 tona yükselmiş. Koyun (100 bin 21 ton), keçi (33 bin 990 ton) ve manda eti (326 ton) ile birlikte bu rakam 1 milyon 150 bin ton seviyesine çıkmış.

Görüldüğü üzere yıllık kırmızı et miktarının yaklaşık yüzde 90'ı büyükbaş hayvanlardan elde ediliyor ve o tarafta ciddi bir üretim artışı söz konusu.

Kırmızı et üretimi artarken gelin bir de aynı dönemdeki hayvan varlıklarına bir göz atalım...

Yine TÜİK verilerine göre 2014'te sağılan büyükbaş hayvan sayısı 5 milyon 664 bin iken 2015'te bu sayı 5 milyon 598 bine gerilemiş durumda.

TÜİK'in tür ve ırklarına göre toplam büyükbaş hayvan sayılarına baktığımızda ise 2014'te 14 milyon 345 bin seviyesindeki hayvan sayısının 2015'te 14 milyon 128 bine gerilediğini görüyoruz.

Sektör temsilcileri söz konusu gerilemenin TÜİK verilerinin de ötesinde olduğunu savunuyor.

Kısacası neresinden bakarsanız bakın et üretimindeki artışa karşın hayvan sayısında bırakın yükselişi, ciddi düşüşler söz konusu.

Peki bu neyin işaretçisi?

İsterseniz bu sorunun yanıtını da sektör temsilcilerinden alalım.

Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Başkanı Adnan Yıldız, çiğ süt fiyatlarındaki gerileme sonucu para kazanamayan ve zarar eden işletmelerde süt üreticilerinin ineklerini kesime göndermeye başladığını söylüyor.

Yıldız, “Çiğ süt fiyatının aşağılarda sürünmesinden dolayı yeme de bir iki kere zam geldi. O yüzden süt üreticileri dişi materyali, anaç hayvanlarını kesime göndermeye başladı. Kırmızı et arzı yönünden bakarsanız bu bir artı gibi gözükse de ileriye dönük hem sütte hem de ette çok büyük kayıp olacak” uyarısında bulunuyor.

2008-2009 döneminde çiğ süt fiyatları aşırı düşük seviyelerde kalınca o dönemde süt üreticileri tarafından 1 milyon baş anaç hayvanın kesime gönderildiğini hatırlatan Adnan Yıldız, “O dönemde kırmızı et arzında geçici bir artış ve rahatlama oldu ancak sonrasında haliyle anaçlar kesilince yavruların devamı gelmedi. Hem süt üretiminde hem de süt ineğinden besiye çıkan erkek materyal olmadığı için et tarafında kriz çıktı” diyor.

Köy-Koop Merkez Birliği Genel Başkanı Yakup Yıldız da son dönemde anaç hayvanların kesime gönderildiğini doğruluyor.

Bazı bölgelerde çiğ süt fiyatlarının 90 kuruşlara gerilediği yönünde haber aldıklarını kaydeden Yakup Yıldız, girdi maliyetleri yükselen ve satış fiyatı düşen çiğ sütte birçok çiftliğin dişi hayvanlarını kesime gönderdiğini ve son dönemde kırmızı et üretimindeki artışta kesime gönderilen dişi hayvanların etkili olduğunu belirtiyor.

Yıldız, mevcut tablonun 2008-2009'da yaşanan çiğ süt krizinden çok daha ciddi ve riskli olduğunu savunarak, krizin sektöre ve tüketiciye faturasının çok daha ağır olabileceğini ifade ediyor.

Hatırlarsanız geçtiğimiz hafta da Türkiye Kasaplar, Besiciler Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, 2015'te et üretiminin bir önceki yıla göre yaklaşık 110 bin ton arttığını belirtirken benzer uyarıda bulunmuştu.

Türkiye'de geçen yıl hayvan varlığında ciddi miktarda azalma olduğuna dikkat çeken Yalçındağ, "Hayvan sayısı önemli miktarda azaldı. Et üretimi arttı çünkü süt fiyatlarından memnun olmayan üreticiler dişi hayvanlarını kesime götürdü. Anaç hayvanların kesime gitmesi sektör açısından büyük bir sorun. Hayvan varlığının artırılması şart" diyerek ileriye yönelik doğacak olası krize dikkat çekmişti.

Sonuç olarak sektör bu noktada bir çıkmazın içine sürükleniyor... Piyasadaki çiğ süt fazlası yüzünden birçok çiftliğin sütünü satamadığını ya da sanayiciye düşük fiyattan vermek zorunda kaldığı belirtiliyor. Güneyde, Orta Anadolu'da çiğ süt alım fiyatının 85-90 kuruşlara kadar gerilediği bilgileri geliyor.

Özetin özeti bugün yaşanan süreç ilk değil.

2008-2009 döneminde çiğ süt fiyatları para etmezken ve üreticiler sağmal hayvanlarını kesime gönderirken o dönemlerde kırmızı et üretiminde ciddi artışlar yaşanmıştı. Ama filmin sonrasını hep birlikte izledik... Umarız üreticisinden tüketicisine milyonlarca insanı mağdur eden bu filmi yeniden izlemeyiz.

Bloomberg HT Editörü

İrfan Donat

idonat@bloomberght.com