Advertisement

Türkiye'de çiğ süt üreticileri son dönemde oldukça dertli.

Artan girdi maliyetleri ve enflasyon gerçeğine karşın, 20 aydır referans niteliğindeki çiğ süt satış fiyatı 1,15 TL'de sabit tutuluyor. Üstüne üstlük sanayici, üreticiden aldığı çiğ sütün fiyatını son dönemde daha da düşürüyor.

Mevcut tablo ile birlikte anaç hayvanların mezbahalara kesime gönderildiği yönünde duyumlar gelmeye başladı.

Bugün sizinle bir okuyucu mektubu paylaşacağız. Bursa'da süt sığırcılığı yapan Rıza Yücesan'ın yazdıkları birçok üreticinin ortak kaygılarını taşıyor:

Programlarınızı ilgiyle izliyorum. Ben bilgisayar mühendisi bir çiftçiyim. Hayvancılığa 5 yıl önce başladım. 2015 yılı başında İstanbul'daki işimi bırakıp bütün enerjimle çiftliğin başına geçerek çalışmaya başladım.

Bursa Yenişehir'de iki ortak olarak çalıştığımız çiftliğimizde 200 büyükbaş hayvanımız var. Çiftliğimizde son teknolojileri uyguluyor, hayvan sağlığı ve refahı için maksimum özen gösteriyoruz. Ürettiğimiz süt için de son derece hijyen ve sağlık kurallarına uymak için azami özen gösteriyoruz. Bütün bunlar bir sermaye ve emek gerektiriyor. Yatırımın maliyetinin bu kadar yüksek olduğu ender sektörlerden biri süt çiftçiliği. Dolayısıyla bu iş ancak sevgi ve gönülden yapılırsa çekilebilir.

Bu işe başlamadan önce çeşitli fizibilite çalışması ve araştırmalar yaptım; büyük çiftliklerde haftalık eğitimlere de katıldım. Yurtdışında çiftlikleri gezdim.

Gelin görün ki işler Türkiye'de hiç de stabil değil. Ülkemizdeki hammadde üretimi; yonca, mısır buğday arpa vb ürünlerin ekimi çiftçilerin kendi keyfine göre olduğu için her yıl değişiklik gösteriyor. Bol olduğunda ucuz, kıt olduğunda pahalı olmakta. Tıpkı geçen yıl patateste yaşadığımız gibi... Ama artık ülkemizde çiftçi sayısında da büyük bir azalma olduğu için topraklarımız da nadasa bırakılmış durumda. Bu da toplam ekilen arazilerin oranında bir azalışa sebep oluyor.

Çiftçi para kazanamadığı için toprağını ekmiyor, şehirlere gelip en basit işlerde çalışarak aybaşında gelir garantisiyle çalışmayı tercih ediyor. Sonuç olarak yeterince üretilmeyen mısır, arpa, buğday gibi ürünler ithal edildikçe dövize bağlı olarak bunların fiyatlarındaki fiyat artışları bizim yem fiyatlarına direk yansıyor.

Yemde ithalat vergilerinin düşürülmesi öneriliyor, bu güzel ve hızlı bir çözüm olabilir fakat rekabet gücü olmayan çiftçiyi direk bitirmekten başka bir şey değil. Ülkemizdeki enerji fiyatları yüksek. Ülkemizde tarıma verilen destekler maalesef üretim maliyetlerine hiç ama hiç etki etmemekte.

Bu zorlukların altında çiftliğimizde 110 sağmal ile süt üretimi yapmaya çalışıyoruz. Ürettiğimiz sütün fiyatı 2014 yılından beri artmıyor. Tüm üretim girdilerimiz TL bazında yüzde 40-50 artmışken geçen hafta sütlerimizi sattığımız firmadan gelen haber ile yıkıldık. Çiğ süt fiyatlarında yüzde 8 indirim yaptıklarını haber vermek için aramışlar. Ocak ayından itibaren yaptığımız satışlar yüzde 8 indirimli olacakmış.

İnsanlar bu işten para kazanamazsa bu işi yapmaz. Dünyadan et ithal ederek bir yere varamayız. Sütü ucuza üretmezsek eti de ucuza yiyemeyiz.

Ülkemizdeki enerji maliyetlerinin yüksekliği, bu pazarda çalışan insan bulmanın zorluğu ve çalışan iş gücününde yüksek maaş beklentilerinin olması maliyetlerimizi çok etkilemiş durumda. Bu kadar pahalı mazot kullanarak bu kadar küçük parçalı tarlalarla suyun kısıtlı olduğu ülkemizde bu çiftçi nasıl rekabet etsin?

Aldığımız süt paraları ve buzağı satışları ile ay başının gelmesini hiç istemiyoruz. Kasayı denk getiremiyoruz. Bahar geliyor, bizler bir yıllık otumuzu, yoncamızı vs stoklu aldığımız için bunların parasını peşin ödeyip bu parayı 365 günde geri almaya çalışıyoruz. Zarar etmemek tek derdimiz, kazanmayı unuttuk artık.

Ülkemizde maalesef üretim yapmak ve bu kadar büyük katma değerli bir ürün çıkarmak muazzam zorlukta.

Düşen çiğ süt fiyatları uykumuzu kaçırıyor. Yem ödemesi, işçilik masrafları, mazot ödemesi derken kış çok çetin geçti, verim düştü, kara kara düşünüyoruz. Kooperatifler yok, bir sürü birlik var onlar da bizi sağıyor ama derdimize bir derman oldukları yok.

İrfan bey, herkes konuşuyor ama hiç üreticiyi dinleyen yok, üreticinin derdini dile getiren yok.

İlginize teşekkür ederim.”

Üreticimizin mektubu daha da uzun ancak yerimiz dar olduğu için bir kısmını sizinle paylaşabildik. Ama tablo ortada, sıkıntı oldukça ciddi.

Bu sorun sadece çiğ süt üreticilerini değil, 7'den 77'ye herkesi çok yakından ilgilendiriyor.

Bizden söylemesi...

İrfan Donat
Bloomberg HT Editörü
idonat@bloomberght.com