Advertisement

Bugün size uzun zamandır yazmayı düşündüğümüz ama bir türlü fırsat bulamadığımız bir katma değer hikayesinden bahsedeceğiz.

Hikayenin kahramanları iki beyaz yakalı girişimci...

Kandıra Mandacılık/Buffa Çiftliği Kurucuları Ömer Aral ve Niyazi Yelkencioğlu.

Hikayenin ana konusu tarımda adeta hasret kaldığımız katma değerli ürünlere yönelik...

Ürünlerin başrol oyuncusu ise yıllarca değerini tam olarak kavrayamadığımız Anadolu mandaları...

Hemen hatırlatalım.. Bugün İtalya'da ıslah edilerek oldukça verimli hale getirilen manda ırkları bir dönemler bizim topraklarımızda yaşayan 'Anadolu mandası' ırkıdır. Bugün tüm dünya, o ırklardan elde edilen başta mozzarela peyniri olmak üzere manda sütü ürünlerini İtalyan markasıyla afiyetle tüketiyor. Deyim yerindeyse Anadolu mandasının kaymağını, bu işe kafa yoran ve marka yaratan İtalyanlar yiyor...

Biz yine Bloomberg HT'deki Tarım-Analiz programına konuk olan iki girişimicinin katma değer hikayesine dönelim.

Ömer Aral ve Niyazi Yelkencioğlu'nun macerası 2012 yılına dayanıyor.

Manda sütü ürünlerine yönelik iç pazardaki talebi gören ve arz tarafındaki eksikliği farkeden iki girişimci manda çiftliği kurmak üzere yatırım kararı almış.

Bu alana yabancı oldukları için önce araştırma yapmışlar. 20-25 kez İtalya'ya giderek manda çiftlikleri ile mandıraları gezdikten sonra kendi projelerini geliştirmişler.

Kocaeli'nin Kandıra ilçesinde kurdukları çiftlik için ilk etapta 126, ikinci etapta ise 76 manda ithal etmişler.

50 dönüm arazi üzerine kurdukları çiftlikte şu an 390 civarında manda var.

Niyazi Yelkencioğlu, manda ithal etme gerekçelerini şöyle açıklıyor: “Yerli mandalar günde ortalama 3-4 litre süt verirken, İtalya'daki mandalar 10 litre ve üzerinde süt veriyor. Bu yüzden İtalyan mandalarını tercih ettik. Çiftliğin müdürünü de İtalya'dan getirdik. Kendisi 30 yıldır İtalya'da çiftliği olan bir zooteknisyen.”

Çiftlikteki günlük manda sütü üretimleri 1,000-1,700 litre arasında değişiyor.

İki girişimci ilk etapta manda sütünü çiğ olarak satarken sonrasında bunu katma değerli ürünlere çevirmeye başlamışlar.

Manda yoğurdu, tereyağı, mozzarela peyniri derken çeşitler artmaya başlamış.

Müşterileri kendilerinden Türkiye'de popüler olmaya başlayan burrata (%100 manda sütüyle üretilmiş mozzeralla ve kremasından meydana gelen taze İtalyan peyniri) istemiş. Bunun yanında İtalyan lor peyniri olarak da bilinen ricotta (%100 manda sütünden üretilen peynirlerin suyu ile hazırlanan taze İtalyan peyniri) peyniri üretmişler.

Bir çeşit İtalyan krem peyniri olan mascarpone peyniri için de üretim yapmaya başlanan çiftlikte ürün yelpazesi her geçen gün genişliyor.

Ürünlere bireysel tüketiciler kadar Türk ve İtalyan restoranları, oteller, şarküteriler başta olmak üzere birçok işletmeden talep geliyor.

Hikayenin sonuna yaklaşırken iki beyaz yakalı girişimcinin hedeflerinden de bahsedelim.

Manda sayısını bine çıkarmayı planlayan Ömer Aral ve Niyazi Yelkancioğlu, Türkiye pazarından sonra ihracat hedefleri olduğunu da söylüyor. Bunları gerçekleştirmek için ise kendi stratejilerini oluşturmuşlar.

Aslında devletin atması gereken adımları atarak bölgedeki üreticileri biraraya getirmiş ve manda sütü üretimini teşvik etmek için 2 yıl önce Kocaeli Manda Birliği'ni kurmuşlar.

Hedefleri manda üreticilerini bilinçlendirmek, manda üretimini çoğaltmak.

Niye mi?

Manda sütü, inek sütünden yaklaşık 4-5 kat daha pahalı ve manda sütü ürünlerine talep her geçen gün artıyor. Ama manda sayısı aynı hızda artmıyor.

1970'li yıllarda 700 bin mandaya sahip olan Türkiye'de bugün sadece 130 bin civarında manda bulunuyor. Hem sağlıklı hem de kaliteli bir ürün olduğu için artan manda sütü ve ürünlerine yönelik talebe karşı haliyle manda sayısının da artırılması gerekiyor.

Ama bu artış niceliksel olduğu kadar niteliksel anlamda da önemli. Çünkü Türkiye'de mandalardan elde edilen süt oranları günlük 4-5 litre civarında iken Avrupa'da 10 litre seviyelerinde.

Çiftliğin diğer ortağı Ömer Aral da devletin bu noktada manda üretimine yönelik çalışmalar yapması gerektiğinin altını çiziyor. Aral, “Devlet, mandacılığı teşvik ederek geliştirmek adına adımlar atmalı. Diğer şekilde Türkiye'de manda sayısının artması zor” diyor.

Yakın geçmişe kadar bu tür manda sütü ürünleri başta İtalya olmak üzere Avrupa ülkelerinden ithal edilirken artık Türkiye'de de sayıları az da olsa üretilmeye başlandı.

Tarımda belki de en çok konuşmamız, üzerinde tartışıp fikir geliştirmemiz gereken alanlarında başında 'katma değer' yaratmak geliyor.

Tabi bunu yapabilmenin yolu da hem devletin, hem sektörün hem de üniversitelerin organize şekilde çalışma yapmalarından geçiyor. İşin içine Ar-Ge ve inovasyonu da eklememiz gerekiyor.

Gerekli altyapıyı oluşturup, üreticilerin önlerindeki engeller kaldırılarak doğru politika ve teşviklerle bunu başarmak imkansız değil. Dünyada bunun birçok örneği var, yapan yapıyor.

Bu tür katma değerli ve başarılı tarım hikayelerinin çoğalmasını dileriz.

İrfan Donat

Bloomberg HT Editörü

idonat@bloomberght.com