Advertisement

Çukurova'dan tarım sektörüne yönelik anekdotları paylaşmaya devam ediyoruz.

Mersin'in Tarsus İlçesi'nde Türkiye İş Bankası'nın ev sahipliğinde, Bloomberg HT'nin medya sponsorluğunda gerçekleştirdiğimiz 'Tarım Sohbetleri'nde öne çıkan notların bir kısmını bir önceki yazıda sizlerle paylaşmıştık (Henüz okumayanlar için yazının sonunda linki paylaşıyoruz).

Çukurova'dan tarım notlarına kaldığımız yerden devam edelim.

Çiftçinin zor şartlar altında üretim yaptığını ve ayakta kalmakta zorlandığını ifade eden Tarsus Ziraat Odası Başkanı Ali Ergezer, çiftçinin içinde bulunduğu bu zor durumdan çıkış yolunu şöyle özetliyor: “Çiftçi, ürettiklerini aracısız şekilde tüketiciye ulaştırdığında bu işten pazara kazanacaktır.”

Gıda enflasyonu tartışmalarında tıpkı tüketici gibi üreticinin de mağdur olduğunu belirten Ergezer, “Tarımsal üretim yapmayan insanlar bu işin ticaretini yapıyor” diyerek çiftçinin kooperatifleşerek üretimden sonraki sürece de müdahil olması gerektiğini savunuyor.

Önceki yıl Tarsus Ziraat Odası'na kayıtlı 38 bin üyeden 10 bin 800'ü destek alırken, geçen yıl destek alan çiftçi sayısının 8 bine gerilediğine dikkat çeken Ergezer, “Çiftçi tarımdan kopuyor. Üniversiteden mezun olan gençler masa başı iş, koltuk derdinde. Tarlada, bağda bahçede kimse çalışmak istemiyor” diyor.

Bir diğer önemli konu çiftçinin finansmana uygun şartlar ve maliyette erişimi.

Ergezer, çiftçinin sıkıntılarından birinin de finansmana erişim olduğunu söylüyor.

Burada da konunun asıl muhatabı söz alıyor.

Tarımı, faaliyetleri arasında stratejik ve öncelikli sektör olarak belirlediklerini kaydeden İş Bankası Ticari Bankacılık Pazarlama Bölümü Tarım Birimi Müdür Özgen Şenel, sektörün önündeki sorunları iklim değişikliği, girdi maliyetleri, üretim için kaynak ihtiyacı, pazarlara ulaşım ve rekabetçilik olarak sıralıyor.

Şenel'e göre Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi'nin ve Çukurova Havalimanı'nın hayata geçmesiyle bölge çiftçisinin pazarlara erişimi kolaylaşacak.

Entegre bir sistem sayesinde bölgedeki gıda ürünlerinin işlenerek katma değer sağlanacağını belirten Şenel, ekonomik değeri artan ürünlerin hedef pazarlara en kısa sürede ulaşmasıyla bu alanda rekabetçi bir konuma gelinebileceğini belirtiyor.

TARIMIN FİNANSMANI

Bankacılık sektörünce kullandırılan kredilerin toplam milli hasılanın yaklaşık yüzde 75'i düzeyindeyken, tarımsal hasılanın krediler ile finans edilme oranının hâlâ yüzde 45 seviyesinde olduğuna dikkat çeken Şenel, "Bu, bize sektördeki finansman ihtiyacının ve gidilebilecek yolun mevcudiyetini gösteriyor” diyor.

Burada hedef, doğru üreticinin, doğru miktarda ve doğru vadelerde finanse edilmesi.

Tarsus'taki programda Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Özertan da dünyadaki gıda değer zincirine yönelik örnek modeller üzerine bilgi verdi.

Türkiye'de tarım sektörünün ortak hareket etme kültüründen uzak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Özertan, bir çok temel sorunun nedenini buraya bağlıyor.

Prof. Dr. Özertan, “Tarımda birlikte iş yapma kültürü eksik. Ortaya ortak bir hedef koyamıyoruz” tespitinde bulunuyor.

Tarımsal inovasyon sistemlerindeki işleyiş hakkında bilgi veren Prof. Dr. Özertan, tarımda üretici, firma ve kurumlar arasındaki bağlantılara bütünsel açıdan bakmak ve ona göre hareket etme noktasında somut örnekler paylaşıyor.

Tarım sektörü açısından dünyadaki başarılı kümelenme modellerinde öne çıkan avantajlar üretimden, ulaşıma, depolamadan pazarlamaya kadar bir çok alanda kendini gösteriyor.

Prof. Dr. Özertan, kümelenmede temel prensibi en basit anlatımıyla iktisatçı bakış açısıyla dile getiriyor: “Rekabet et ama işbirliği de yap

Böylece tarımda salt üretim yanında ikincil, üçüncül üretime de fırsat yaratılıyor. Yani bir tarafta çilek üretirken öte yandan çilekten reçel, meyve suyu ya da başka ürün çeşitleriyle tarımsal üretime ek değerler yaratılıyor.

Bunun yolunu da şöyle özetliyor Prof. Dr. Özertan, “Çiftçiyi üreticiden işletmeciye dönüştürmemiz lazım. Bu, Türkiye'de oldukça zor ama üzerinde çalışılmalı. Çiftçinin mevcut ortamda tek başına başarılı olması zor. Kırsalda yeni bir vizyona ihtiyaç var” diyor.

TARIMDA BÜTÜNLEŞİK KALKINMA MODELİ

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk ise Tarsus örneğinden yola çıkarak tarımın geneline yönelik önemli tespitlerde bulunuyor.

Tarladan sofraya kadarki süreçte üretimden sonra çiftçinin olmadığının altını çizen Prof. Dr. Gülçubuk, kooperatifleşmeye dikkat çekerken önemli bir ayrıntıyı da paylaşıyor.

Dünyada farklı alanlarda toplam 800 bin kooperatif olduğunu ve 100 milyon bireye istihdam sağladığını kaydeden Prof. Dr. Gülçubuk, “Bu kooperatiflerin 70 bini Türkiye'de ama sadece 100 bin kişiye istihdam sağlıyor” diyerek konunun nicelik ve nitelik boyutuna vurgu yapıyor.

İşte bu noktada da etkin şekilde işleyenhesap verebilir ve denetlenebilir bir yapı içerisinde 'tabana dayalı kooperatif' modeli önem kazanıyor.

Türkiye'nin küresel marka üretememe sorunu olduğuna değinen Prof. Dr. Gülçubuk, “Tarımda ne ürettiğiniznasıl ürettiğiniz kadar nasıl değerlendirdiğiniz de önem kazanıyor. Çukurova'daüretim-sanayi arasında entegrasyon kurmamız lazım. Birbirine komşu kentler yıkıcı rekabetle değil, tamamlayıcı rekabetle bütünleşik bir kalkınma modelini benimsemeli” yorumundan bulunuyor.

Yerel düzeyde kalkınma çalışmalarından bahseden Prof. Dr. Gülçubuk, Çukurova'da tarım ve tarıma dayalı KOBİ'leri yerelde kalkınmanın olmazsa olmaz aracı olarak gösteriyor.

Prof. Dr. Gülçubuk'un, içinde tarımı da kapsayan bir başka tespitini paylaşarak soralım: “Dünyada bir risk yöneten ülkeler var, bir de kriz yöneten ülkeler var.”

Siz olsanız hangisini yönetmek istersiniz?

Son bir not....

İş Bankası ile Anadolu'nun farklı bölgelerinde farklı temalarla 'tarım sohbetleri' gerçekleştirmeye devam edeceğiz.

Sizlere de gözlemlerimizi, bu sohbetlerde paylaşılan bilgi ve verileri aktarmaya devam edeceğiz.

NOT: Yazının ilk bölümünü bu linkten okuyabilirsiniz: http://www.bloomberght.com/yorum/irfan-donat/2015349-anadoludan-tarim-notlari-tarsus-1

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com