Advertisement

Tarım sohbetlerinin üçüncüsünü Aksaray'da gerçekleştirdik.

Türkiye İş Bankası'nın ev sahipliğinde Bloomberg HT'nin medya sponsorluğunda gerçekleştirilen toplantıda tarım sektörünün paydaşlarıyla biraraya gelerek hem bölgenin hem de ülke geneli açısından hayvancılık sektörünün fotoğrafını çekmeye çalıştık.

Aksaray tarımsal üretim açısından stratejik önemde ve konumda olan bir şehir.

Buğday, arpa, yonca, silajlık mısır, şekerpancarı gibi hem bitkisel hem de hayvansal üretim açısından önemli girdilerin yetiştirildiği bir bölge.

Milli Tarım Projesi kapsamında damızlık düve yetiştirme merkezi alanı seçilen Aksaray, tarım sektöründe faaliyet gösteren bir çok şirket açısından da bir üs olarak konumlanmış durumda.

Kendi içerisinde önemli bir potansiyel barındıran Aksaray'da üreticilerin sorunlarını ve beklentilerini not ettik.

Aksaray Ziraat Odası Başkanı Emin Koçak, 4,2 milyon dekar alanda ekim yapılan Aksaray'da 1,4 milyon dekar nadas alanı bulunduğunu belirterek nadas alanı bakımından Aksaray'ın 10'uncu sırada yer aldığını söyledi.

Buna rağmen Aksaray bir çok tarımsal ürün üretiminde ilk 10 sırada yer alıyor.

Mesela çerezlik kabak, şeker pancarı, yonca, çerezlik ayçiçeği, arpa, patates, silajlık mısır, bu ürünlerden bazıları...

Ama Aksaraylı çiftçinin üretimden elde ettiği katma değer ve üreticinin toplam üretimden aldığı payda maalesef aynı performansı görmek mümkün değil.

Bölge açısından en önemli sorunların başında su geliyor.

Aksaray Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Özkök, bölgedeki tarımsal üretimin sürdürülebilir olması açısından su riskine dikkat çekti.

Özkök, “Şu an 250 metre derinlikten çektiğimiz yeraltı suyu ile tarım yapmaya çalışıyoruz. Yonca, silajlık mısırı gibi yeşil bitklerin üretiminin daha verimli olabilmesi için acilen dış havzalardan bu bölgeyi besleyecek suya ihtiyacımız var. Aksaray'ın en önemli sorunu su. Kızılırmak'tan su getirilmesi projesinin fizibilite çalışması bakanlıkta. Umarız kısa sürede hayata geçer” dedi.

Aslında sadece Aksaray ve çevresi değil Türkiye'nin tamamı için mevcut su varlığının yönetimi ve kullanımı noktasında sektör önemli adımlar bekliyor.

Sonuçta bilinçsiz ve çaresizce başvurulan yeraltı suları hızlı şekilde çekiliyor.

Türkiye'nin gelecek 20-30 yıla yönelik su yönetişim projelerini acilen devreye sokması gerekiyor.

ÜRETİCİ İTHALATTAN RAHATSIZ

Hayvancılık tarafındaki ithalat politikasına dikkat çeken Özkök, bu süreci maalesef üzülerek izlediklerini ifade etti.

Türkiye'nin dört bir yanına damızlık düve tedariğinde Aksaray'ın ön plana çıktığını kaydeden Özkök, yine yonca ve silajlık mısır gibi ürünlerde de Aksaray'ın yurdun dört bir yanına girdi temininde bulunduğunu kaydetti.

Tarımda markalaşma konusunda çalıştıklarını kaydeden Özkök, verimli ve kaliteli üretimde Aksaray'ın marka olmaya aday olduğunu söyledi.

Aksaray Ticaret Borsası Başkanı Nurettin Yapılcan ise Türkiye'de şu an damızlık hayvan ihtiyacı açısından ciddi bir sıkıntı yaşandığını ifade etti.

Yapılcan, “Damızlık hayvanları genelde yurt dışından ithal ediyoruz. Damızlık düve projesi doğru işlerse Türkiye'nin damızlık hayvan ihtiyacı karşılanabilir ve ithalatın önü kesilebilir” dedi.

AKSARAY'DA HOLLANDA POTANSİYELİ VAR”

Konu hayvancılık olunca yem üretilerinin durumuna da kulak vermek istedik.

Okurlar Hayvancılık, Tarım ve Gıda Şirketi sahibi Abdi Okur, yem bitkileri üretiminde Aksaray ve civarının durumunu değerlendirdi.

Bildiğiniz üzere Türkiye'de bugün hala 5 milyon ton seviyesinde fabrika yemi ve 14-15 milyon ton seviyelerinde kaba yem açığı mevcut.

Verim, kalite ve mekanizasyona adaptasyon konusunda sorun yaşamadıklarını kaydeden Okur, su kaynaklarındaki sıkıntının gelecek yıllarda bitkisel üretime olumsuz yansıyabileceği kaygısı yaşadıklarını söyledi.

Susuz tarım yapılan ve nadasa bırakılan tarım arazilerinin suya kavuşturulması halinde Aksaray'ın Hollanda gibi potansiyele sahip olduğunu kaydeden Okur, “Yonca üretiminde iç piyasadaki talebe yetişemiyoruz. İçerideki talebi karşılayabilsek Ortadoğu ve Körfez pazarına da ürün gönderebiliriz” dedi.

AKSARAY'IN TARIMSAL KALKINMA STRATEJİSİ

Tarımsal kalkınma stratejisi” açısından Aksaray ve çevresinin durumunu değerlendiren Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk ise bölgenin yüksek katma değerli tarımsal üretim ve pazarlama stratejisine ihtiyacı olduğunu söyledi.

Ortadoğu yonca borsasının Aksaray'da oluşması gerektiği fikrini paylaşan Prof. Dr. Gülçubuk, gerekli altyapı çalışmasıyla gelecekte bu alanda Ortadoğu'nun merkezi olunabileceğini söyledi.

Prof. Dr. Gülçubuk, tarım ve nüfus dengesine de dikkat çekerek, “Aksaray'da sadece üretim yaparsanız tarımda kişi başına gelir düşük olur ama siz bunun sanayisini ve katma değerini yükseltirseniz tarımdaki nüfusun gelirİ daha da artar. Çünkü bir çok ürünün üretiminde Aksaray ilk sıralarda ama tarım nüfusu başına düşen gelirde Aksaray ilk 40 arasında değil” değil.

Aksaray'da hem et ve et ürünleri hem de süt ve süt ürünlerinde üreticilerin kümelenmeye gitmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Gülçubuk, “Aksi takdirde dışarıdan kümeleşmiş büyük bir işletme geliyor ve Aksaray'daki üreticilerin rekabet edebilirlik şansı azalıyor. Bu yüzden buradaki işletmelerin kümelenmeye gitmesi lazım. Yonca bu kümelenmenin içinde olacak, paketleme, depolama, makinalar da kümelenecek ki çarpan etkisi yüksek olsun” dedi.

KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK ÜVEY EVLAT MI?”

Konumuz sadece büyükbaş ile sınırlı değildi.... Küçükbaş hayvancılık yapan çiftçileri de dinledik..

Memuta Koyun Çiftliği Koordinatörü Mehmet Mustafa Tanrıkulu, Türkiye'de hayvancılık denilince tamamen büyükbaşın anlaşıldığını ve tabir yerindeyse küçükbaş hayvancılığın üvey evlat muamelesi gördüğünü söyledi.

Tanrıkulu, “Büyükbaş hayvancılık için düve merkezi kurulması gündemde, küçükbaşta böyle bir girişim yok. Büyükbaşta hastalıktan ari işletme kavramı var ve buna yönelik ciddi destekler var ama küçükbaşta benzer desteklemeleri göremiyoruz” dedi.

Türkiye'de kırmızı et sorununun çözümünde küçükbaş hayvancılığın önemli bir rolü olacağını kaydeden Tanrıkulu, mera ıslahı noktasında bilgi paylaşımı eksikliği olduğuna dikkat çekti.

Islah çalışmalarında küçükbaş hayvancılığın ihmal edildiğini kaydeden Tanrıkulu, bürokratik anlamdaki engellerin çiftliklerin büyümesi önünde zaman zaman engel teşkil ettiğini ifade etti.

İş Bankası Ticari Bankacılık Pazarlama Bölümü Tarım Birim Müdürü Özgen Şenel ise sürdürülebilir hayvancılık açısından tarımda büyüme ve yatırım fırsatlarına değinerek konunun finansman ayağına dikkat çekti.

Şenel, Türkiye'deki istihdamın yaklaşık 5,5 milyonunun tarımda iştigal ettiğini hatırlatarak, 80 milyonun beslenmesi açısından tarımın stratejik önemde olduğunun altını çizdi.

Tarımda finansman yönetiminin önemine dikkat çeken Şenel, üreticilerin ihtiyacına göre kredilendirilmesi için geliştirdikleri modele değindi.

Nüfusunun yüzde 80'inin tarım sektöründen geçindiği Aksaray'da çiftçinin gerçekleştirdiği üretimden para kazanması ve varlığını sürdürebilmesi için finansman yönetimini doğru yapması için eğitime önem verdiklerini söyledi.

Bir gün boyunca sektör temsilcileri ile yaptığımız görüşmelerde şunu fark ettik ki Aksaray'da çiftçisinden sanayicisine, STK temsilcisinden yöneticilere kadar herkesin öncelikli gündemi su.

Bölgeye su getirilmesi noktasında siyasetçilerin 'çalışmalar olduğu' yönündeki açıklamalarına rağmen yıllardır hayata geçirilememesi bölge insanın motivasyonunu olumsuz etkiliyor.

YIKICI REKABET YERİNE TAMAMLAYICI REKABET

Toplantıda konuşan ve bizim de gözlemlediğimiz bir diğer nokta ise Aksaray'da hayvancılıkta daha organize bir modele ve işbirliğine ihtiyaç var.

Üreticiler kendi başlarına başarılı işler yapsalar da kendi içerisinde organize olamıyor.

Zaten Prof. Dr. Gülçubuk da bu konuyu “Yıkıcı rekabet yerine tamamlayıcı rekabet anlayışına ihtiyaç var. Kaynağın etkin kullanımı adına tarım ve gıda sanayi platformu oluşturulmalı” diyerek özetledi.

Üretici tarımsal eğitim ve bilgi paylaşımı konusunda sıkıntılar yaşadığını belirtiyor.

Sektör ve üniversitelerle arasında işbirliği noktasında zayıf olduğumuzu söylemek yanlış olmaz. En azından olması gereken seviyede değil.

Sadece Aksaray değil Türkiye geneli için ortak meselelerden bir tanesi katma değerli üretim ve markalaşmadaki zayıflık. Zayıflığı gideremediğimzi sürece bu işin kaymağını yemek yerine hamallığını yapmaya devam ederiz.

Ve belki de en önemli gözlemimiz şu ki üretici tarım politikaları oluşturulurken ve kendilerini ilgilendiren kararlar alınırken kendi görüşlerine de başvurulmasını istiyor.

Tarım politikalarının günü birlik, kısa vadeli değil orta ve uzun vadeli belirlenmesi ve uygulanmasını istiyor.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com