Advertisement

Geçtiğimiz hafta Antalya'da 3'üncü Yumurta Zirvesi gerçekleşti.

Zirveye davetliydik ancak katılamadık ama "Üretimden Tüketime Yumurta" temalı zirvede öne çıkan konu başlıkları ile sektörün bugününü ve geleceğine yönelik yol haritasını Tarım-Analiz programına katılan Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (YUM-BİR) Başkanı Hasan Konya ile konuştuk.

Türkiye'de yıllık toplam yumurta üretimi 19 milyar adede ulaşmış durumda.

Bu haliyle dünya yumurta üretiminde 9'uncu sıradayız.

Ama gel gelelim tarımın tıpkı diğer alanlarında olduğu gibi yumurta sektöründe de uzun bir süredir planlama sorunu yaşanıyor. Daha doğrusu 'planlayamama' sorunu...

Hasan Konya, “Üreticilerimiz örgütlü olmanın gücünü anlayabilse çok şey kazanabileceklerini görecekler” diyor.

Neyi kazanabileceklerinin cevabını yine Hasan Konya veriyor: “Arz-talep dengesini oluşturup gerek iç, gerek dış piyasada markalarla rekabet ederek çok daha kaliteli ve sağlıklı gıda üretimi yapabilirler. Yine birlikte ortak iş kültürüne sahip olarak yaşanan hastalık ve riskleri kontrol altına alabilirler. Ortak aşı programlarıyla olası hastalıklardan kurtularak bunların birlikte çözümlemesine katkı sağlayabilirler. Yine ortaklık kültürüyle girdi hammaddelerini daha ucuza temin edebilirler. Birlikte iş yaptıklarında arz fazlalılığı varsa buna müdahale edebilir ve bir sonraki yıl daha az üretmenin yollarını arayabilirler.”

Aslında bu kazançlar tarımın bir çok dalında geçerli.

Ama Hasan Konya, sadece yumurta sektörü özelinde değil tarım sektörünün tamamında yaşanan bu sorun için, “Tarımsal ürünlerin hiç birinde planlama yok. Bu da üreticiyi ciddi sıkıntılara sokuyor” diyor.

Üretim tarafındaki plansızlık ve dağınık yapı sektörü de risklere karşı daha kırılgan hale getiriyor.

Kırılganlık demişken sektörün bir diğer riski de hammadde temini noktasında.

Bugün yumurta sektörü hammadde girdilerinde neredeyse yüzde 90 dışa bağımlı durumda.

Damızlık yumurtacı tavuk civcivinden, bu civcivlerin tüketeceği yeme kadar bir çok girdi kalemi ithal.

Kurdaki yukarı yönlü hareketler üretici maliyetlerine ister istemez yansıyor.

Sonuç olarak maliyetlerdeki yükseliş son tüketiciye kadar her kesimi olumsuz etkiliyor.

Bugünkü kur seviyeleri ve yüzde 90'a varan ithal hammaddeyle üretim yapmaya çalışan üretici gerçekten zoru başarıyor.

Hasan Konya, “Kur etkisinden dolayı maliyetlerimiz çok yüksek ve zararına yumurta satıyoruz. Üretici 2007 yılında 3.8 adet yumurta karşılığında 1 kg yem alabilirken, 2017'de 5 adet yumurta satarak 1 kg yem alabiliyor” diyor.

YUMURTA İHRACATINDA BEKLENTİ 370 MİLYON $

Türkiye'nin yumurta üretiminde yüzde 25-30 oranında fazlalık var.

Hasan Konya, bu fazlalığı ihracata gönderdiklerini söylüyor.

Bugün toplam yumurta üretiminin yaklaşık dörtte biri ihracata giderken, toplam yumurta ihracatımızın da yüzde 80'i Irak'a gerçekleşiyor.

Hasan Konya'ya “Başta Suriye ve Irak olmak üzere bölgesel jeopolitik risklerin gölgesindeki yumurta ihracatına yönelik herhangi bir sıkıntı var mı?” diye soruyoruz.

Hasan Konya'nın cevabı, “Endişeler çok ama yaşadığımız bir sorun yok” şeklinde oluyor.

Hatırlayacağınız üzere Türkiye'nin yumurta ihracatı 2013-2014 yıllarında 407 milyon doları aşarak önemli bir ivme kazanmıştı ancak Ortadoğu'daki sorunların ve terörün de etkisiyle söz konusu ihracat rakamı 2015'te 275 milyon dolara gerilemiş ve 2016'da 290 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmişti.

Hasan Konya bu yıl için ihracat rakamlarından umutlu.

31 Ekim 2017 itibariyle yumurta ihracat rakamının 300 milyon doları aştığını kaydeden Konya, bu yılı yaklaşık 370 milyon doları bulacak bir ihracat rakamı ile kapatacaklarını öngörüyor.

İHRACATTA NAVLUN SORUNU

Hasan Konya, şu an toplam yumurta ihracatının yaklaşık yüzde 6'sının gerçekleştiği Ortadoğu ve Körfez pazarındaki ticaretin önümüzdeki dönemde ciddi şekilde artabileceğini savunuyor.

Biz de söz konusu pazarda Türkiye'nin payının mevcutta neden bu kadar düşük olduğunu soruyoruz.

Konunun dünya yumurta fiyatlarıyla da alakalı olduğunu kaydeden Hasan Konya, “Bizim maliyetlerimiz çok yüksek olduğu için bizden daha düşük seviyedeki dünya yumurta fiyatlarına ulaşmakta zorluk çekiyoruz” diyor.

Tarım Bakanlığı'ndan bu konuda lojistik destek istediklerini hatırlatan Konya, “Bakanlığımız çalışma yaptığını hep söylüyor ama bize pozitif olarak bir yaklaşım olmadı. Biz tam anlamıyla lojistik destek alabilirsek bizim dünyada ulaşamayacağımız ülke kalmaz” diyor.

Dünya yumurta ihracatında Hollanda ve ABD'nin ardından üçüncü sırada yer alan Türkiye'nin hedef pazarının Afrika olduğunu söyleyen Hasan Konya, “Afrika'ya ulaşabilmemiz için navlun desteğine ihtiyacımız var. Afrika'ya normal bir gemi 45-50 günde gidiyor. Ve bu sürede yumurta üzerindeki kullanma tarihi geçmiş oluyor. Ama direkt oraya gidebilecek bir navlun hareketini sağlayabilirsek süre 20-25 güne iniyor. O zaman rekabet şansımız artar. İki seçenekten biri direkt gidecek gemi ya da hava kargo” diyor.

Söz konusu destekler sağlandığı takdirde ihracatta birinci sıraya çıkabileceklerini kaydeden Konya, Türkiye'nin mevcut ihracat rakamlarını ikiye üçe katlamanın hayal olmadığını anlatıyor.

YUMURTADA KATMA DEĞER SORUNU

Gelelim yazının başlığındaki kısma...

Yumurta sektörünü konuşurken işin katma değerli üretim tarafında da sorun olduğunu farkediyoruz.

Katma değerli üretimden kastımız pastörizelikit yumurta ve yumurta tozu üretimi...

Dünya yumurta üretiminde 9'uncu sırada olan Türkiye'nin İtalya, Fransa, Danimarka gibi ülkelerden yumurta tozu ithal etmek durumunda kalması üzücü.

Katma değerli üretimde geride olduklarını belirten Hasan Konya, “Bugün yumurta tozu ithal ediyor olmak bizleri de üzüyor. Aslında yumurtayı daha da ileri işlenebilir duruma getirdiğimiz zaman ithalatı kesebileceğimiz gibi ihracat yapar konuma da gelebiliriz” diyor.

Türkiye, bugün toplam üretiminin yaklaşık yüzde 5'i kadar yumurta tozu ithal ediyor.

Konya, bu konunun geçen haftaki zirvede de gündeme geldiğini hatırlatarak, “İlgili bakanlıklarımıza, yumurta tozunun imalatını yapabilecek işletmelere destek verilerek bunu ithal etmek yerine içeride üretilebileceğini aktardık. Bunları sık sık dile getiriyoruz” diyor.

Likit yumurta ve yumurta tozu üretimini yapmanın üretim planlamasına da olumlu etki sağlayacağının altını çizen Hasan Konya, yumurtada arz fazlalığı yaşandığı dönemlerde söz konusu katma değerli üretim ile ürünün raf ömrünün uzatılabileceğini belirtiyor.

Katma değerli üretim diğer taraftan Türkiye'nin yumurta ihracatına ikinci ve üçüncü ürün çeşidi ile katkı da sağlayacaktır.

Yumurta, kırmızı et fiyatlarının el yaktığı bir dönemde hesaplı bir alternatif protein kaynağı olarak karşımızda duruyor.

Ama sektörün üretim planlaması başta olmak üzere katma değerli üretime geçiş ve ihracat pazarının çeşitlenmesi noktasında desteğe ihtiyacı var.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com