Advertisement

 

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı uzun bir aradan sonra gıdada taklit ve tağşiş yapan firmaları kamuoyuna açıkladı.

En son Aralık 2016’da yayımlanan listedeki benzer hileleri son listede de görmek mümkün.

Taklit ve tağşiş yapılan gıda ürünleri arasında neler yok ki?

Et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, bitkisel yağ, bal, takviye edici gıdalar, çikolata ve enerji içeceğinin yer aldığı listede 173 firmanın 282 parti ürünü bulunuyor.

Hepsi de insanların hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş, değiştirilmiş gıda ürünleri olarak niteleniyor.

Laboratuvar tahlilleri sonucunda taklit ve tağşiş yapıldığı kesinleşen et ve et ürünleri arasında sucuk, köfte, kebap, sulu köfte, karnıyarık, kıymalı börek, lahmacun, pide harcı ve döner ürünleri bulunuyor.

Ama bunlar bildiğiniz dana ya da koyun etinden değil daha çok tek tırnaklı diye tabir edilen at ya da eşek eti ile domuz etinden yapılmış.

Daha somut örnek vermek gerekirse denetimler sonucu bazı restoran ve imalathanelerde tüketime hazırlanan Adana kebap kıyması, kuru köfte, sebzeli pişmiş köfte, dana sucukta domuz eti tespit edildi.

Yine bazı işletmelerin hazır kıyma harcı, köfte, pide harcı, hamburger köftesi, tantuni, sosis, sucuk, kavurma gibi ürünlerde de tek tırnaklı at ve eşek eti tespit edildi.

7’den 77’ye herkesin tükettiği ürünlerin içinde at, eşek ve domuz eti dışında tespit edilen diğer maddeler ise baş eti, deri dokusu, sindirim sistemi dokusu.

Denetimlerde daha masum olarak nitelenebilecek taklit ve tağşişler ise köfte, sucuk, pide harcı, Adana kebabı gibi ürünlerde kanatlı eti ve sakatat tespit edilmesi olsa gerek…

Et ve et ürünlerinde tablo buyken, süt ve süt ürünlerinde çok da farklı değil…

Tulum peynirinden kaşar peynire, krem peynirden eritme peynire kadar birçok üründe nişasta, bitkisel yağ ve jelatin tespit edilmiş durumda.

Yine yoğurtlarda da bitkisel yağ ile jelatine rastlanıyor.

Bu arada siz tereyağı yediğinizi sanırken, onlar içine bitkisel yağı da eklemeyi ihmal etmemişler.

Bitkisel yağ demişken…

Sızma zeytinyağı diye tükettiğiniz ürünün içinde ayçiçek yağı da var, pirina yağı da…

Diğer ürünlere de göz atalım…

Mesela isot kırmızı pul biberde boya tespit edilmiş.

Süzme çiçek bal diye satılan kavanozun içinde früktoz ve glikoz olduğu fark edilmiş. Yani doğanın bir mucizesi olarak nitelenen bal yerine bildiğiniz şekeri yedirmişler tüketiciye.

Liste oldukça kabarık…

Alkolsüz içeceklerde 5, çikolatada 6, enerji içeceğinde 1, bitki çayında 1 üründe benzer hileler tespit edildi.

DENETİMLERDE NİTELİK SORUNU

Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı son verilere göre Türkiye’de kayıt ve onay kapsamında 660 bine yakın işletme mevcut.

Kayıt kapsamındaki işletmeler, üretim yeri ( 72 bin 737), satış yeri (313 bin 904) ve toplu tüketim yeri (260 bin 932) olarak 3 bölüme ayrılıyor.  

Geçen yıl gıda üretim yerlerine toplam 174 bin 379 denetim gerçekleştirilirken, gıda satış yerlerine 467 bin 411 denetim yapılmış. Toplu tüketim yerlerine ise 412 bin denetim gerçekleştirilmiş. Kısacası 2017’deki toplam denetim sayısı 1 milyon 54 bine yakın.

Bu rakam, yıllık kontrol planı, rutin, takip, şikayet, ALO 174, numuneli ve numunesiz denetimleri kapsıyor.

O yüzden her zaman söylediğimiz noktaları yine tekraren özetlemekte fayda var.

Denetimlerin niceliği kadar niteliği de kritik önemde.

Denetimler sonrası cezaların caydırıcılığı da bir diğer sorun.

Taklit ve tağşiş yapan firmalara uygulanan ceza ve yaptırımlar o kadar hafif ki kimse yakalandığı zaman benzer suçları işlemekten çekinmiyor.

Zira kârdan(!) zarar eder bir cezai sistem ile karşı karşıyayız.

Ne caydırıcı bir hapis cezası, ne yüklü miktarda para cezası söz konusu değil.

A şirketi ya da markasıyla yaptığı hilelere, yakalandığı takdirde B şirketi olarak devam ediyor. Eğer yine yakalanırsa C adında bir firma ile sahtekârlığa devam ediyor. Nasıl olsa alfabede harf çok!

Gıda tüketimi her geçen gün artarken, bu işlerin organize bir hal aldığını görmemek mümkün değil.

Hiçbir caydırıcılığı ya da yaptırım gücü olmayan bir ortamda merdiven altı üretim ve hileler hem 80 milyonu aşkın tüketicinin sağlığına hem de haksız rekabet sonucu sektöre ve ekonomiye ciddi darbe vuruyor.

Türkiye’nin tarımsal üretiminde yaşadığı sorunlara bakarak, arz ve talep dengesizliği sonucu ortaya çıkan fiyat istikrarsızlığı bu tür sahtekârların da ekmeğine yağ sürüyor.

Olan 80 milyon insanımıza oluyor.

Afiyet olsun…

NOT: Taklit, tağşiş yapıldığı veya ilaç etken maddesi bulunduğu tespit edilen ürün, firma ve markaların bulunduğu listeye https://www.tarim.gov.tr/Lists/Duyuru/Attachments/606/Ifsa.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com