Advertisement

Fed tutanakları açıklandı. Anlaşılan FOMC, yüzde 2 enflasyon hedefi konusunda halen kaygılı. O anlamda tutanaklar güvercin diye yorumlandı. Buna rağmen ABD Borsalarındaki satış devam ediyor. Aşağıdaki analiz bu durumun da cevabını içeriyor.

S&P Capital IQ Global Credit portalındaki bilgilere göre Standard & Poor’s, dünya ölçeğinde 2008 yılında 125, 2009 yılında 268 şirketin (rekordur) kredi notunu temerrüt (D) düzeyine; 2015 yılında 112 şirketinkini temerrüt ya da selektif temerrüt (SD) düzeyine indirmiş.

Temerrüde düşen şirketlerin yüzde 26’sı petrol ve doğal gaz; yüzde 15’i metal ve maden şirketi.

Temerrüde düşen şirketlerin yüzde 59’u ABD şirketi.

Kredi notu çöp düzeyinde olup, ABD hazine tahvil getirisinden yüzde 10 ve üzeri getirisi olan bonoların oranını gösteren “S&P Güçlük Rasyosu’nda” (Standard & Poor’s Distress Ratio) çok ciddi bir sıçrama var.

Rasyo, 2014 yılının başlarında yaklaşık yüzde 5 civarındayken aralık ayında yüzde 25 düzeyine çıkmış.

Rasyoya dahil 437 bononun 127’si petrol, 71’i metal, mineral ve çelik sektöründen.

ABD’de sıfır ya da sıfıra yakın faiz oranı politikası (NIRP ve ZIRP), S&P Endeksi şirketlerini tahvil çıkararak nakit yaratmaya ve bu nakdi kâr dağıtımında kullanmaya ve kendi hisse senetlerini satın almaya teşvik etti. S&P Endeksi bu nedenle 2014 – 2015 (kısmen) yıllarında “çoştu”. Buna “buyback” deniyor.

Fed’in faiz artırımına başlamasıyla tahvil ihraç ederek “buyback” yapmanın artık kârlı bir iş olmayacağını, bu nedenle S&P Endeksi’nin,“S&P Buyback Indeks” aracılığıyla düşeceğini daha önce yazmış ve Bloomberg ekranlarında söylemiştik.

Keza, sıfırya da sıfıra yakın faiz politikasının dünyanın heryerinde şirket borçlanmalarını kolaylaştırarak aşırı yatırım ve bu yolla kapasite fazlasına neden olduğunu; aşırı kapasitenin petrol, doğal gaz ve emtiada küresel arz fazlasına yol açtığını; tehlikeli bu vaziyetin Çin’in büyüme performansının düşmesiyle daha fazla görünür hâle geldiğini de daha önce yazmıştık.

Evet, Fed’in faiz artırmaya başlaması; Çin büyümesinin yavaşlaması; petrol, doğal gaz ve hammadde fiyatlarının düşmesi;nakit yaratmakta zorlanan bu şirketlerin borçlarını çevirmelerini zorlaştırıyor.

Talep (sipariş) yetersizliğine rağmen üretime devam etmek ve kelepir fiyata stok azaltmak, nakit yaratmakta yaşanan çok ciddi bir güçlüğün (distres) işareti.

Borsalar aşağıya doğru inmesine rağmen borçlarını çevirmekte zorlanan şirketler, şimdilerde, düşük fiyatlarla da olsa halka arz ya da menkul kıymet portföylerindeki kendi hisse senetlerini satarak nakit yaratmak zorunda kalıyorlar.

Ben buna “sellback” diyorum.

Sanırım 2016 yılında borsaların aşağıya gidiş hızını belirleyecek risklerden birisi de borcu yüksek petrol, doğal gaz ve hammadde şirketlerinin temerrüde düşmemek (nakit yaratabilmek) için yapacakları “sellback” düzeyi olacak.

Temerrüde düşen şirket sayısı bakımından 2009 yılı rekorunun kırılmasını beklediğimiz 2016 yılında en fazla aklımızda tutmamız gereken “diktum” da “Nakit kraldır” olacak.