Anderson: Türkiye'de çift haneli büyüme bekliyorum
IIF Avrupa Başkanı Jeff Anderson, "Türkiye'de ilk çeyrek için çift haneli bir büyüme bekliyorum" dedi

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Avrupa Başkanı Jeff Anderson, Türkiye'nin giderek büyüyen ve etkileyici bir ekonomisi olduğunu belirterek, ''Ben doğrusu çift haneli bir büyüme bekliyorum, ilk çeyrek için. Bunu bekleyen birçok gözlemci de var'' dedi.
Garanti Masters Özel Bankacılığın davetlisi olarak İstanbul'da bulunan Anderson, bankanın müşterilerinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda, Türkiye ekonomisinin performansını anlattı.
Türkiye ekonomisinin etkileyici olduğunu ve çok ön planda yer aldığını belirten Anderson, Türkiye'nin Gayrisafi Yurtiçi Hasılası'nda çok ciddi bir büyüme olduğunu söyledi. Anderson, ''Ben doğrusu (Türkiye) ilk çeyrek için çift haneli bir büyüme bekliyorum. Bunu bekleyen birçok gözlemci de var. Biz yıllık büyümenin çok önemli ölçüde gerçekleşeceğini bekliyoruz'' dedi.
Enflasyonun düştüğünü, kamu borçlarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranının da düştüğünü belirten Anderson, ''Burada da gelişmekte olan piyasaların en iyisidir Türkiye'' değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'deki bankacılık sisteminin çok önemli olduğunu, bankacılık performansının son 10 yılın belirleyici olduğunu ifade eden Anderson, şöyle konuştu:
''Bunlardaki en kilit nokta ekonomik politikaların gücüdür. Türkiye'de ekonomik yönetişim hakikaten çok çarpıcı. Son 10 yılda Türkiye'de yaşananı, daha önce yaşananlarla kıyasladığınızda çok köklü bir yönetişim, çok köklü bir mali disiplin uygulanıyor. Mevcut hükümetin daha öncekilerden farklı bir bakış açısı var. Ayrıca enflasyonu düşürmek için çok farklı parasal politika gibi araçlar kullandılar. Özelleştirmeden yararlandılar. Kamu sektörü yerine özel sektörü ön plana çıkardılar. 10 yıl önce alınan kilit kararlar, gerçekten de bankacılık sistemini güçlü hale getirdi, ön plana çıkardı ve çok işine yaradı.
Bu güçlü ekonomik performansın korunması ve sürdürülebilir olması kolay olmayacak. Çünkü hakikaten bazı önemli dalgaların aşılması, atlatılması gerekiyor. En temel noktalardan biri makroekonomik bazı dengesizliklerin giderilmesi. Enflasyon tekrar yükselmeye başladı, hepiniz farkındasınız. Cari açık... Çok endişelendiğimizi bilmenizi isteriz. Cari açık gerçekten büyük bir miktarda.''
Cari açığın GSYH'nın yüzde 9'u ya da ötesine geçeceğini ifade eden Anderson, sürekli olarak yapılanların daha da yapılması, belki yapılmamış yeni politikaların uygulanması gerekeceğini söyledi.
-''YENİ TEDBİRLER ALINMALI''-
Yeni tedbirler alınmasının önemine işaret eden Anderson, para politikalarına da dikkat edilmesi gerektiğini, paranın maliyetinin ve faiz oranlarının artabileceğini ifade etti.
Anderson, güçlü ekonomik politikaları sürdürebilmenin asıl yolunun, mali politikalar üzerinden olacağını, mali politikaların, mali performansın bu sene de sürdürülebilmesini sağlayacağını anlatarak, şöyle devam etti:
''Yani ek gelirlerin harcanmaması, mesela ek vergi gelirlerinin, vergi barışından gelen gelirlerin bir yerlere harcanmaması şeklinde... Cari açık bu kadar yüksek olduğunda belli bir kırılganlık getirir. Ve şu aşamada özellikle global sermaye piyasalarındaki belirsizliği de dikkate alırsanız, bu kırılganlık belirli riskler meydana getiriyor. Mesela döviz kuru gücünde... Biz de döviz kuruna çok yakından bakıyoruz. Burada ümit vadeden bir global liderlik var. Mesela Avrupa Birliği hakikaten kamu borcu, ülke borcu konusunda çok sorumlu davrandı. Fakat önümüzdeki birkaç hafta çok kritik. Yunanlılar son bir yıldır çok çalıştılar. Bence 30 yıldır yapmadıkları kadar çok mali ayarlama yaptılar ama daha fazlasını yapmak zorundalar. Avrupa hükümetleri de kredi açmak zorunda, bunun başka çaresi yok. Özel sektörün devreye girmesi ve bütün bunların önümüzdeki birkaç hafta, ay içinde çok koordineli yürütülmesi gerekiyor.''
-IIF BAŞKANI CHARLES DALLARA-
IIF Başkanı Charles Dallara da küresel ekonomi etrafındaki tüm risklerin varlığına rağmen yine de bugünkü durumun birkaç yıl öncesinden daha iyi olduğunu belirterek, küresel finans sisteminde bir iyileşme olduğunu söyledi.
ABD'deki toparlanmanın geçen yıl içinde ilerlediğini, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu yeni gelişen piyasa ekonomilerinin güçlü bir ilerleme içinde olduğunu ve küresel ekonomik büyümede liderlik konumuna geçtiklerini anlatan Dallara, küresel ekonomiye bakıldığında enflasyon, ABD ekonomisi ve Avrupa'daki ülkelerin kamu borçları gibi 3 ciddi risk olduğunu söyledi.
Yeni gelişmekte olan piyasalarda yeniden tırmanışa geçen enflasyon problemine değinen Dallara, Çin, Hindistan, Brezilya gibi Türkiye'de de enflasyonun hala endişe kaynağı olduğunu kaydetti.
Çin'in diğer bazı ülkeler gibi enflasyon baskısını azaltıcı önlemler almaya yöneldiğini, bunu yapmanın vaktinin de geldiğini belirten Dallara, ''Ama hep beraber göreceğiz, yeterince güçlü bir mücadele olacak mı? Eğer enflasyon ısrarlı olacak olursa hem Çin hem de diğer ülkeler para politikalarını bir anda sıkacaklar ve bunlar Çin'deki ekonomik büyüme hikayesini farklı bir boyuta getirecek ve bu da hepimizi etkileyecek. Çin hayati bir güç haline geldi'' diye konuştu.
-''ABD'DE KONUT SEKTÖRÜNDE ZAAF VAR''-
Dallara, küresel ekonomide görülen ikinci riskin ise ABD ekonomisi ile ilgili olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''ABD ekonomisinde bir momentum, kıpırdama var ama toparlanma, tarihi olarak çok yüksek işsizlik düzeyini giderecek ölçüde değil. Hükümet son 2,5 yıl içinde işsizliği stabilize etmek, ekonomik faaliyetleri pekiştirmek için çok yatırım yaptı. Bazıları başarılı oldu. Bunlar olmasaydı resesyon daha derin olacaktı. 2011 yılı ortalarına gelinmesine rağmen yine de ABD'de güçlü bir toparlama olduğunu söyleyememeyiz. Özellikle konut sektöründe zaaflar var. ABD'daki yetkili makamlar, bankacılık camiasındaki işletmelerle birlikte çalışarak konut piyasasına bir çözüm getiremezse ekonomik toparlanmada istenilen ivmeyi yakalayamayacağız. ABD'deki para politikalarının durumu hoş değil, sürdürülebilir değil. Hazine yetkilileri ile görüşmeler yaptık ve 'sürdürülebilir bir parasal açık var' denildi. Bunu bu kadar rahat söylemek kolay değil. Orta vadede mali sorunların çözümü dünya ekonomisinin sağlığı açısından önemli olacak. ABD yetkili makamlarının, piyasalar ABD'nin kapılarına daha ısrarlı şekilde yüklenmeden önce bir şeyler yapmaları gerekir. Bence bu borç tavanı ile geçici stres dönemini atlatsak bile, ki atlatacağız, temel çözümler bulunmazsa 2-2,5 yıllık dönemde o zaman durum parlak olmayacak. Birkaç hafta içinde çözümler üretilecek, ama 2,5 yıl içinde geleceğe yönelik endişeler mali piyasalara etki yapmaya başlayacak.''
-''YUNANİSTAN HAYATİ BİR DÖNEMEÇTE''-
Charles Dallara, küresel ekonomilerde üçüncü riskin de Avrupa olduğunu, çok fazla aktörü içinde barındıran ve yeknesak bir AB görüşü olmayan devlet borcu krizinin en büyük sorun olduğunu söyledi.
Dallara, 10 yıl öncesine bakıldığında Yunanistan ekonomisindeki yapısal eksiklikler ve hataların, Türk ekonomisindeki yapısal hatalar ve eksiklerden çok daha fazla olduğunu belirterek, Türkiye'nin hükümet politikalarının 10 yıl içinde çok başarılı olduğunu, ama Yunanistan'ın aynı dönemde tam tersi istikamette geliştiğini kaydetti.
Yunanistan'ın şu anda hayati bir dönemeçte olduğunu vurgulayan Dallara, ''Yunanistan parlamentosunun ekonomik reform programını önümüzdeki birkaç gün içinde kabul edeceğinden emin olmama rağmen, Yunanistan'ın borç problemindeki seyrüsefer, Boğaz'ın çalkantılı sularında seyretmeden çok çok daha zor olacak. Yunanistan'ın kendisi için seçtiği yol, Boğaz'ın yarısından bile dardır'' dedi.
Dallara, Avrupa'daki diğer liderlerin de uzun vadeli düşünmesi gerektiğini belirterek, ''Olayı büyük bir kötümserlikle izliyorum'' ifadesini kullandı.
Türkiye'deki bankacılık camiasının güçlü, sağlam, iyi yönetilen, iyi sermayeleşmiş bir sektör olduğunu belirten Dallara, ''Keşke aynı şeyleri küresel bankacılık sektörü için de söyleyebilseydim. Kanada, Avustralya ve diğer bazı gelişmekte olan piyasaların bankacılık sistemleri güçlü ama ABD ve Avrupa'ya baktığımızda oradaki finansal sistemler hala kırılganlıklarını muhafaza ediyor. Tabii iki yıl öncesine göre bir dayanma güçleri oluştu ama tam değil. Bu şekilde düzenleyici reformlar hayati önem taşıyor, mutlaka yapılmaları gerekiyor'' diye konuştu.
Basel Komitesi'nin yeni düzenleyici önlemler açıkladığını anımsatan Dallara şöyle devam etti:
''Ama bence küresel düzeyde düzenleyici reformlara biraz ara vermek gerekir ki, finansal piyasalar nefes alabilsinler. Çünkü bankalar açısından daha fazla sermaye ve likidite koşulları öne sürülüyor, o nedenle şu aşama bankaların fazla likidite veya sermaye elde edebilmeleri için tam olarak uygun bir ortam değil. Tabii ki güçlü liderlik, güçlü yönetim, kararlı bir perspektif, geniş bir perspektif mevcut olduğu takdirde bu risklerin daha da gelişmesinin gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum, ülkenizin de böyle bir şeyle karşı karşıya kalmamasını diliyorum.''
-''YUNANİSTAN'DA HENÜZ SON SAHNE OYNANMADI''-
Charles Dallara, bir katılımcının ''Yunanistan'daki olaylar nereye gidecek? Türkiye'yi nasıl etkiler?'' sorusunu şöyle yanıtladı:
''Keşke bilebilsem, henüz son sahneyi oynamadılar ve perdenin arkasında ne saklanıyor bilemiyorum. Çok önemli bir geçide girilmişti. Yunan parlamentosu bu planı destekler ve arkasından Avrupa bir sonraki programı finanse etmeye hazır olduğunu söylerse, IMF ve mali toplum genel olarak bir araya gelecek ve ortamı stabilize edecek. Yunanistan'a kredibilitesini artırabilmesi için süre verilecek. Bu hem vadelerin uzatılması hem de borç yükünü azaltacak politikalar yöntemiyle olacak. Bunlar yapılamazsa sürdürülebilir olması zor. Biraz zor, ama olmayacak bir senaryo değil. Bunlar gerçekleşirse Türkiye için de avantajlı olacaktır. Olay iyi yönetilemezse Türkiye dahil herkes etkilenecek. Artık hepimiz birbirimizle etkileşim halindeyiz ve aslında birkaç yıl öncesine kadar birbirimize bağımlı olduğumuzu gördük. Birkaç yıl öncesine göre dayanıklıyız, ama bu sorunu en iyi şekilde yönetmeye çalışmalıyız.''