Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Avrupa'nın ekonomik büyümeyi ve enflasyonu desteklemek için negatif faizle geleneksel olmayan deneyimi bir tuzak gibi görünüyor

Euro Bölgesi için geçici bir tedbir olarak düşünülen ancak beşinci yılını dolduran negatif faizlere karşın, Avrupa Merkez Bankası (AMB) halen hedeflerine ulaşabilmiş değil ve belki de faizleri daha da düşürebilir. Japonya, İsviçre, İsveç ve Danimarka'da da faizler, bir zamanlar para politikası için alt sınır olarak görülen sıfır seviyesinin altına düştü.

Küresel ekonomik büyümenin yavaşlaması ile birlikte, negatif faizler yerini koruyor. Ancak ne kadar uzun süre kalırsa, eleştiriler o denli artıyor. Negatif faizlere getirilen eleştirilerin başında bankaları zayıflatması, tasarruf sahiplerini olumsuz etkilemesi, ölü şirketlere yardım sağlanmaya devam edilmesi ve özel sektör borçlanmasında ve varlık fiyatlarında sürdürülemez yükselişler geliyor.

Merkez bankacılar çözümlerinin ideal olmadığını, ancak aynı zamanda attıkları adımlarının deflasyondan korunma ve büyümeyi desteklemeye yardımcı olduğu konusunda da kararlı olduklarını kaydediyorlar.

Bu bağlamda risk, negatif faizlerin kalıcı hale gelerek kök salması şeklinde. Bu, maliyetlerini perakende mevduat sahiplerine yansıtamayan bankalar için ciddi bir korku.

UBS'in başkanı ve AMB'nin eski politika yapıcılarından Axel Weber, Zürih'te bu ay yaptığı değerlendirmede, "Asla negatif faize gidemeyeceğinizi söyleyemem, kısa bir süreliğine her şeyi yapabilirsiniz," dedi ve "Bu su altına dalmaya benzer. Suyun altıda bir süre durabilisiniz, ancak sürekli orada kalamazsınız" değerlendirmesinde bulundu.

Deutsche Bank ekonomisti David Folkerts-Landau, Euro Bölgesi bankalarının negatif faiz politikasından dolayı yılda yaklaşık 8 milyar euro (9 milyar dolar) kayıpları olduğunu hesapladı. Nordea Bank CEO'su Casper von Koskull ise negatif faizi, "Avrupa bankacılık oyuncularını boğan tehlikeli bir ortam" olarak tanımladı.