Advertisement
HABERLER ABONE OL

 

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yapılan açıklamada bankacılık sektöründe takip hesaplarına aktarılması gereken, ağırlıklı olarak inşaat ve enerji sektörlerine kullandırılmış toplam 46 milyar lira büyüklüğünde kredi tespit edildiği bildirildi.

Konuyu Bloomberg HT’ye değerlendiren Prof. Dr. Selva Demiralp “Türkiye’nin en önemli sorunlarından birinin özel sektörün sorunlu borç kredileri olduğunu ve bu borç sorunu çözülmediği sürece diğer uygulanacak politikaların, atılacak adımların ya da verilecek desteklerin etkili olmayacağını düşünüyorduk. İnşaat ve enerji sektörlerinin gelirlerinin TL cinsinden giderlerinin Dövizle olmasından dolayı Ağustos 2018’deki kur şokundan çok etkilendiklerini biliyorduk. Bu hamle bankalara “zararı sen karşıla” demiş olmak anlamına geliyor. Eğer bankalar bunları satıp bir şekilde bir fona aktarabilseydi belki bir rahatlama yaratabilirdi ama zaten en kötü senaryo bankanın bunu takipteki alacağa yazmasıydı ve ardından ödenmesinden ümidini kesmesi... Bu zaten bankanın bekleyebileceği en kötü senaryoydu. Fakat olumlu olan, takipteki alacaklar için söylenen yüzde 4.6’lık rakamın daha gerçekçi olan yüzde 6.3’e çıkmış olması. ” dedi.

Nurol Yatırım Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Akkurt BDDK’nın batık kredilere ilişkin açıklamasına dair,”Bunun olumlu bir adım olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar 4.6’dan 6.3’e çıkan bir problemli kredi rakamı görünüyorsa da zamanlama olarak da doğru bir adım. Problemli kredilerin banka bilançosundan çıkacak olması bankaların 2020 yılında uluslararası piyasalarda sendikasyon konusunda daha rahat hareket etmeleri ve yaklaşık bir senedir durmuş olan sermaye piyasalarına uzun vadeli borçlanma için terar girebilecekleri anlamına geliyor. Bunun sonucunda ödemeler dengesinde cari açık olursa bunun finansmanı konusunda daha kaliteli bir finansman olacağı anlamına gelir. Bu da ödemeler dengesi tablosuna çok pozitif yansır” dedi..

İstanbul Portföy Genel Müdürü  Tufan Deriner ise konuya ilişkin “Bankaları değerlerken problemli tarafın hep bu taraf olduğunu ve değerlemeyi yaparken ekstra iskonto vermemizin ana sebeplerinden bir tanesi buydu. Bankacılık sektörünün değerlerinin birin altında olmasının kaynağı sorunlu kredilerin ne kadar olduğunu ölçemememizdi. Bu adım sorunun çözülmesi için gerekli bir adımdı ” şeklinde yorumda bulundu.

Spinn Danışmanlık Kurucu Ortağı Özlem Derici ise, “Karşılık ayrılması sermaye yeterliliğinden ve  kredi olarak sağlanabilecek kaynaktan feragat edilerek gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla kredi arzına kısa vadede ister istemez negatif etkisi olacaktır. Bunun gecikmeli diğer negatif etkileri inşaat ve enerji sektörüne yönelik etkileri de mevcut. Sektörlerin toparlanıp zaman içinde ekonomik büyümeye hizmet eder hale gelmesi zaman alacak. Bunun yanı sıra ‘temizlik’ hamlesi oldukça pozitif olarak algılanmalı. Yalnız özel sektör ve kamu ayrımını bu noktada bilmiyoruz. Buna idikkat edilmesi gerekir. Kamu bankalarıyüzde 10 ile yüzde 20 arasında kaldıkları için daha düşük zorunlu karşılık oranlarına sahip olmasından bir parça daha kredi vermeye müsaitlerdir. Eğer bu sektörlerin NPL’e düşen kredileri daha fazla kamu bankalarındaysa ordaki imkandan yiyor olabilir” şeklinde değerlendirmede bulundu.