Şimşek: Merkez Bankası'na haksızlık edildi
-
Merkez Bankası'nın haksız yere eleştirildiğini belirten Maliye Bakanı Şimşek, piyasalar için AB'nin 9 Aralık'ta yapacağı zirvenin büyük önem taşıdığını dile getirdi
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gelişmiş ülkelerdeki borç stokunun milli gelire oranının yüzde 90'lar, hatta yüzde 100'ler civarında oluşunun, dünya ekonomisi açısından çok önemli bir tehdit olduğunu belirterek, ''Ama aynı zamanda AB ile Avro Bölgesi ile yakın ekonomik ilişkilerimizden dolayı bizim için de önemli bir risk'' dedi.
İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Derneğinin, Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştirdiği 4. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Şimşek, 2008 yılında, aslında zirveyi bulan küresel krizin temelinde finans, bankacılık sektörüne ilişkin gözetim ve denetim işlerinin çok iyi şekilde yerine getirilememesi olduğuna dikkati çekti.
Şimşek, aslında birçok kural bulunduğunu, ancak bu kuralların uygulamada kamu otoritesi tarafından çok iyi takip edilmemesi, önceden makro ihtiyati tedbir anlamında birtakım temel sınırlar konulmaması durumunda sadece firmaların kendilerine, hissedarlarına değil, küresel ölçekte bile çok ciddi tahribata yol açtığının görüldüğünü söyledi.
Dünya ekonomisi açısından belirsizliklerin önemli ölçüde arttığı bir dönemden geçildiğinin altını çizen Şimşek, 2011 yılının başında beklentilerin iyi olduğunu, ancak AB, özellikle Euro Bölgesi kamu borç krizinin derinleşmesiyle beraber beklentilerin tekrar olumsuza döndüğünü belirtti.
Son bir haftadır piyasalarda iyimser bir hava varsa da aslında temel sorunların hala çözüm beklediğini, AB'nin 9 Aralık'ta yapacağı zirvenin büyük önem taşıdığını, zirve öncesinde yoğun bir çalışmanın söz konusu olduğunu kaydeden Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Burada aslında sorun belli, çözüm de belli. Özünde AB geneline, Euro Bölgesi'ne baktığınızda borç stokunun milli gelire oranı yüzde 90'a dayanmış durumda. Aslında bütün uluslararası çalışmalarda borç stokunun milli gelire oranı olarak yüzde 90'lık düzey büyümeyi ciddi şekilde aşağı çeken, uzun vadeli büyüme potansiyelini olumsuz etkileyen çok kritik bir eşik olarak görülür. Bugün aslında gelişmiş ülkelerin hemen hemen çoğunda bu oran o civarda veya daha yüksektir. Birçok ülkede yüzde 100'ler civarında... Bu, tabii dünya ekonomisi açısından çok önemli bir tehdit. Ama aynı zamanda AB ile Euro Bölgesi ile yakın ekonomik ilişkilerimizden dolayı bizim için de önemli bir risk.''
AB için 18 ay önce yangın çok küçük bir düzeydeyken, bu işi kontrol etme potansiyeli, imkanları daha iyiyken, bugün gelinen noktada özellikle bazı ülkelerin kurtarma maliyetlerinin problemi büyüttüğünü ifade eden Şimşek, AB'de tek bir para birimi olmasına rağmen mali ve ekonomi politikalarında büyük farklılıkların olmasının ciddi sorun yarattığını söyledi.
-''Bu bir çelişki...''-
Yüksek borç krizi içindeki ülkelerin borçlarını sürdürülebilir bir maliyetle çevirmesine imkan sağlayacak bir fon gerektiğine işaret eden Bakan Şimşek, şöyle konuştu:
''Bu fon ya bu ülkelere daha büyük oranda katkıda bulunarak ya da IMF'den yeni kaynaklar oluşturularak yapılabilir. Avrupa Merkez Bankası bu kağıtları bir yandan alıyor, bir yandan da bu devlet tahvillerinin alınmasını doğru bulmadığını ifade ediyor. Bu ciddi bir çelişki... Türkiye'de Merkez Bankamızı çok eleştirdi insanlar. Bence bu anlamda bir haksızlık söz konusu. Çünkü Avrupa Merkez Bankası bir bakıyorsunuz, gidiyor ikinci elden bu ülkelerin çıkardığı tahvilleri satın alıyor, bir yandan da 'Bunu satın almak yanlış' diyor. Ülkemizde ise gerçekten küresel kriz ile ile birlikte çok aktif gerek mali gerek para politikası uygulaması söz konusu. Türkiye, birçok ülkeden, özellikle çevremizdeki ülkelerden olumlu yönde ayrışmışsa bu tabii ki Merkez Bankamızın, tabii ki Hükümetin yaptığı güzel çalışmalar, doğru çalışmalarla mümkün oldu.''
-''İç talepte normalleşme, yumuşama söz konusu''-
Türkiye'nin genel olarak resmine bakıldığında sıkıntılı olan bir cari açık konusu bulunduğuna dikkati çeken Şimşek, şöyle devam etti:
''Kurda çok ciddi düzeltme yaşandı. Gelişmekte olan ülkelere oranla reel efektif döviz kuru seviyesini, yani 100'ü baz alırsanız şu anda 90'ın altına inmiş durumda. Bunun tabii ki dış dengeye yansımaları olacak. Bunun da ötesinde, özellikle son 3-4 aydır aldığımız tedbirlerle kredi hacmindeki genişlemeye ciddi sınırlar getirdik. Dolayısıyla bir yandan iç talepte bir normalleşme, bir yumuşama, makul düzeye gelme söz konusu, bir yandan kurdaki düzeltme önemli. Bütün bunları bir araya koyduğunuz zaman, iç talep kaynaklı cari açıkta çok önemli bir daralma başlamış durumda. Bu rakamlar, önümüzdeki senenin başında çıktığı zaman çok açık bir şekilde görülecek. Bu tabii biraz ekonomide yavaşlamayı beraberinde getirecek.''
Maliye Bakanı Şimşek, 2009 yılında hane halkının ödediği faizin, hane halkının harcanabilir geliriyle karşılaştırıldığında yüzde 5'in üzerinde olduğuna dikkati çekerek, ''Bu sene yüzde 4'ler civarında. Her ne kadar hane halkının borcu artıyorsa da hane halkının ödediği faizi hane halkı geliriyle karşılaştırdığınızda yükün artmadığını görüyorsunuz. Dolayısıyla bankaların yapısı güçlü. Hane halkının bilançosunda iyileşmeler söz konusu'' şeklinde konuştu.