Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

İMKB Gelişen İşletmeler Piyasası Müdürü Korhan Eryılmaz, KOBİ'lerin halka arz yapabilmesine yönelik geçmişte çok sayıda çalışma yapıldığını belirterek, bu yapılardan olumlu olarak bazı sonuçlar elde edildiğini ancak istenilen sonuca ulaşılamadığını gördüklerini söyledi.

Elde edilen tecrübelerden yola çıkarak farklı bir yapının kurulduğuna işaret eden Eryılmaz, kamuoyunda ''KOBİ Borsası'' olarak da bilinen ''Gelişen İşletmeler Piyasası''nın kurulduğunu kaydetti.

Eryılmaz, şirketlerin, halka arz yapmak istedikleri zaman Sermaye Piyasası Kuruluna (SPK) ve İMKB'ye başvurduklarını belirterek, SPK'nın genelde yatırımcılara sunulan bilgi ve belgelerin gerçeği yansıtması üzerine odaklandığını, borsanın ise aynı konuya odaklanmanın yanı sıra bir de seçici rol oynadığını ifade etti.

Belirli büyüklüğün üzerindeki, 'olgunlaşmış' denilen şirketlerin dahil olduğu ve işlem gördüğü üst pazar bulunduğunu dile getiren Eryılmaz, bir de bu nitelikteki şartları sağlayamayan ancak kendi koydukları bazı kriterleri sağlayabilecek durumdaki şirketleri kabul ettikleri ikinci ulusal pazar olduğunu söyledi.

Eryılmaz, şöyle devam etti:

''350 şirketlik bir piyasa büyüklüğüne ve 1 milyonun üzerinde yatırımcı sayısına ulaştık. Artık belli bir taban oluşturuldu. 25 yıllık süreçte, bu yapının tam olarak ülkemizdeki mevcut duruma hizmet etmediğini de gördük. Kocaeli bölgesinde şirket profiline baktığımızda KOBİ kapsamına giren şirket oranı yüzde 95. Genelde şirketlerin yüzde 98'i KOBİ kapsamında, bu şirketlere borsaya kabul etmek için birtakım kriterler oluşturup uygulamaya başladığımızda, bu kriterleri sağlayamayabiliyorlar. Kriterleri ne kadar aşağıya çekersek çekelim, bir kalite kriteri olarak gördüğümüz sürece faydalanabilen şirketler üzerinde büyük bir baskı oluşturuyoruz. Bu gerekliydi ama şu anda yatırımcı tabanını oluşturduk. Daha farklı bir yapı üzerinde çalışabilecek duruma geldik.

Gelişen İşletmeler Piyasası (GİP) ile tecrübe ve kurumların gelişimine bağlı olarak daha farklı bir yapı oluşturduk. GİP'de hiç bir kriter uygulamıyoruz. Bunu yaptığımız için 'O kadar abartmışsınız ki, bakkal gelse piyasaya kabul edeceksiniz' eleştirileri geliyor. Evet bakkal gelse piyasaya kabul edeceğiz ama bir tek şey arıyoruz, o bakkalın ileride market, daha sonra da market zinciri olma potansiyeli olması gerekir.''

GİP'de daha yüksek bir risk bulunduğuna, o yüzden piyasaların ayrıldığına işaret eden Eryılmaz, ''Aslında şirketlerin bu gününü bu piyasada yatırımcıya sunmuyoruz, bu şirketlerin geleceklerinin daha parlak olabileceğini düşünüyoruz. Hisse Senetleri Piyasası'ndaki şirketlere oranla daha yüksek risk, ama karşılığında daha büyük getiri sunabilme imkanları olduğunu düşünüyoruz'' diye konuştu.

-İMKB Türkiye'nin borsası-

Eryılmaz, 2010 yılı Nisan ayında başladıkları halka arz seferberliğinde yılı 22 şirketle tamamladıklarını, geçen yıl 2'si GİP 27 şirket, bu yılı ise geçen yılın üzerinde şirket sayısıyla tamamlamayı hedeflediklerini söyledi.

Eryılmaz, işlem görmeyi bekleyen şirketlere ilişkin şunları söyledi:

''KOSGEB'e geçen hafta itibariyle teşviklerden faydalanabilmek için 13 başvuru yapılmış. Biz bunların 9'unu biliyorduk, demek ki bilmediğimiz 4 şirket daha var. Elimizde ise işlem gören 2 şirket var, bu hafta bir şirket daha işlem görmeye başlayacak. Bu ayın sonuna kadar da dördüncü şirketimiz işlem görmeye başlayacak. Elimizde işlem görmeye başlayacak 6 adet daha resmi başvuru var. Bunların da mart ayı içinde 2 ya da 3'ü işlem görmeye başlayabilir. Çok büyük bir efor harcamadan ilk etapta 3-4 bin şirketin buraya girebilme potansiyeli var ama kendilerinin bundan haberi yok. Bu toplantıları da o nedenle yapıyoruz. 'Borsa büyük şirketlerin, İstanbul'un borsası' diye bir ön yargı var. Bu gerçek değil, bu borsanın adı 'İstanbul' da olsa ülkenin tek borsası. Amacı tüm ülkeye hizmet etmek. Güzel projesi olan her şirkete bizim kapımız açık, hiçbir engel teşkil etmiyoruz. Temel hedefimiz her şeyi kolaylaştırmaktır.''

-Halka arzın faydaları-

Halka açılmanın en basit faydasının, finansman olduğunu vurgulayan Eryılmaz, şunları kaydetti:

''Herkesin ilk etapta görebileceği net faydası finansman. Bu fayda pek çok soruna aynı anda çözüm getirebiliyor. Bir diğer faydası da likidite sağlamak. Şirketlerimiz sonsuz ömürlü olsun istiyoruz. KOBİ'lerin büyük çoğunluğu, işi ilk kuran müteşebbise göbek bağıyla bağımlı şekilde faaliyetini sürdürüyor. Eğer işinizi sürdüremiyorsanız kurduğunuz şirketin likit bir şekilde el değiştirebilir kapasitede olması gerekir. Bu şirket siz var olmadan da hayatta olabilmeli. Ancak o zaman sonsuz ömürlü şirketler yaratabilmemiz mümkün olur. Halka açıldığınızda tanınırlığınız artıyor. Eleman bulma sorununu bile çözüyor. Müşteri potansiyeliniz artıyor, sizin yerinize biz pazarlama faaliyeti yapıyoruz. Sizi her gün bu ülkenin vitrinine taşıyoruz, kredibiliteniz artıyor.''