Erdoğan TÜSİAD'a ağır yüklendi
Başbakan Erdoğan, kesintili 12 yıllık eğitim ile ilgili endişelerini dile getiren TÜSİAD'a karşı "TÜSİAD'ın bugün bir kez daha statükoculuğu savunması, ibretlik bir durumdur; senin arzun olmayacak, milletin arzusu olacak!" dedi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''4 4 4 sistemine karşı CHP ve TÜSİAD başta olmak üzere malum çevrelerin verdiği tepkiler tamamen bayat, çağdışı ve Türkiye gerçeklerinden uzak tepkilerdir. 8 yıllık kesintisiz eğitimin mimarlarından, akıl hocalarından biri olan TÜSİAD'ın bugün bir kez daha statükoculuğu savunması, ibretlik bir durumdur. Kusura bakma TÜSİAD senin arzun olmayacak. Milletin arzusu olacak'' dedi.
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, zorunlu eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkan yasa teklifine değindi. 28 Şubat'ın Türkiye üzerinde bıraktığı en büyük hasarın eğitimde olduğunu belirten Erdoğan, imam hatip liselerinin önünü kapatmak, dindar nesiller yetişmesini önlemek isteyen 28 Şubat aktörlerinin kesintisiz 8 yıl uygulamasıyla Türkiye'ye büyük zararlar verdiğini anlattı.
28 Şubat sürecinde hedefin sadece imam hatipler, imam hatipliler olmadığını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''28 Şubat süreci imam hatiplerle birlikte aslında Anadolu çocuklarını, yoksul ailelerin zeki çocuklarını hedef almıştır. 28 Şubat Anadolu'nun yoksul evlatlarının elinden fırsat eşitliğini almış, bu şekilde meslek liselerinin de içini boşaltmıştır. Merhum Adnan Menderes, merhum Turgut Özal ile Anadolu'nun zeki çocukları, iyi üniversitelerde, iyi bölümlerde okuma fırsatına kavuşurken, işte bu ittihatçı zihniyet, CHP'li zihniyet, 28 Şubatçı elitist zihniyet bu çocukların önünü kapatmış, istikbalini karartmıştır. Geçmişte bürokratik makamlar, zenginlik babadan oğula geçiyor, dar ve seçkinci bir çevre içinde pay ediliyordu. İşte Anadolu bu çarkı bozdu. Yoksul ailelerin, köylülerin, çiftçilerin, kapıcıların, marangozların, terzilerin çocukları okudu. Vali, kaymakam, avukat, savcı, bürokrat olmaya başladı. 28 Şubat, hiç kimse kusura bakmasın, işte Anadolu'nun bu şahlanışına karşı da yapılmış bir uygulamadır.''
AK Parti iktidarlarının kendi dönemlerinin bu seçkinci yapıyı bozmak için mücadele verdiğini, başta eğitim olmak üzere her alanda fırsat eşitliğini desteklediklerini, eğitimi ülkenin en ücra köşelerine ulaştırdıklarını, okumanın ve okulun önündeki tüm engelleri tek tek kaldırdıklarını, kaldırmaya devam ettiklerini anlatan Erdoğan, eğitimin önünde hiçbir mazeret bırakmadıklarını vurguladı.
-''ibret verici durum''
Erdoğan, AK Parti Grubu'nun zorunlu eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkarılması için yasa teklifini TBMM Başkanlığına sunduğunu hatırlatarak, dünyada özellikle de gelişmiş ülkelerde zorunlu eğitimin 9-13 yıl arasında uyguladığını, bir çok gelişmiş ülkenin öğrencilerin yaş grubu ve fiziksel özeliklerine göre kademeli bir eğitim sistemi uyguladığına işaret etti.
İl ve ortaöğretimin kademeli ve 12 yıla çıkarılmasını AK Parti olarak en başından beri savunduklarını, Hükümet programında da yer verdiklerini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bu 3 kademeli bir eğitim. Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu sağlıklı ve en modern sistem. Bu sistemle 8 yıllık kesintisiz eğitimin Türkiye'ye verdiği ağır hasarı telafi edeceğiz. Meslek liselerinin önü yeniden açılacak. Türkiye'nin, ekonominin ihtiyacı olan yetişmiş ara elemanı ihtiyacı bu sistemle karşılanacaktır. Bugün Batı toplumunda bile meslek liselerine giden öğrenci oranı yüzde 65-70, genel liseler yüzde 30'larda. Bizim nerede olduğumuzu görmek bakımından bu oran çok önemli. 4 4 4 sistemine karşı başta CHP ve TÜSİAD'ın verdiği tepki, tamamen bayat, tamamen çağdışı ve Türkiye gerçeklerinden uzak tepkilerdir.
CHP'nin taraf olduğunu biliyoruz. Demek ki TÜSİAD da taraf olabiliyormuş. Bu TÜSİAD daha önce, yine imam hatipler ile ilgili yanılmıyorsam 1982 veya 1992. O zaman ismini vermeyeceğim bir zata imam hatip raporu hazırlattı. O raporla imam hatiplerin orta kısımları kapatıldı. Bunların cemazi evvelini biliyoruz. Bunların kinin neye olduğunu biliriz. Bunu bildiğimiz için de bu yanlışı düzeltmek bizim görevimiz. Şu anda yapılan da budur. Açıkçası her ne konuda olursa olsun yapılan bir reform karşısında CHP'nin statükoyu savunmasına, çağ dışılığı arzulamasına biz de milletimiz de alışmış durumdayız. Ancak 8 yıllık kesintisiz eğitimin mimarlarından, akıl hocalarından biri olan TÜSİAD'ın bugün bir kez daha eğitimde statükoculuğu savunması ibret verici bir durumdur. Kusura bakma TÜSİAD, senin arzun olmayacak, milletin arzusu olacak.''
-''Siz işinize bakın, biz de işimize bakalım''
Erdoğan, TÜSİAD'ı kastederek, ''daha önce de kendilerine söyledim; siz işinize bakın, biz de işimize bakalım. Siz sanayici ve işadamları derneğisiniz. Siz sanayide, ticarette ne söyleyeceksiniz onları söyleyin. Ama bu ülkenin eğitim sisteminde, bu ülkede millettin evlatlarını, Anadolu'nun çocuklarını okumaya yönelik gelip de bariyer oluşturmayın. Sıkılmadan şunu söylüyorlar; neymiş kızların okumasının önü kesilecekmiş, el insaf... Şöyle bir 9 senelik raporlara bakar insan. Şecaat arz ederken sirkat söylüyorsunuz. 9 yıl içinde eğitim öğretim nereden nereye geldi'' diye konuştu.
8 yıllık kesintisiz eğitimin mağdurlarının hiç kuşkusuz sanayiciler olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:
''Tamamen ideolojik kaygılarla 12 yıllık kademeyi eğitime karşı çıkmak, zihinleri bulandırmak hiç kusura bakmasınlar TÜSİAD'ın geçmişten devraldığı bugüne yakışmayan eski roldür. TÜSİAD önce 28 Şubat'taki rolünü sorgulasın. TÜSİAD önce 8 yıllık kesintisiz eğitimle, eğitim sistemine ve ekonomiye vurduğu darbenin özeleştirisini yapsın. Türkiye çok değişti. Ben TÜSİAD'a acilen değişmesini, kör ideolojiden ve kalıplarından kurtulmasını tavsiye ediyorum.
Yeni sistemle kız çocukların okul dışında kalacakların iddia etmenin de hiçbir geçerli gerekçesi yoktur. Niye kalsın? 4 okuyacak, 4 daha okuyacak ve burada herhangi bir ayırım söz konusu değil ama ikinci 4'te tercih yetkisi var. Meslek lisesiyse hangi meslek lisesine, düz liseyse hangi düz liseye gidecek? Üçüncü 4'e başlarken isterse açık liseyi tercih edebilir. Bir ve ikide devam, üçüncü 4'te bunun adımı atılacak. Bunu yaparken bir rahatlama getiriyor. Yeni, ABD'de evden eğitim sistemi kurulmuş, bunu bir araya geldiğimizde bize anlatıyorlar, konuşuyoruz. Türkiye buna niçin bu kadar Fransız kalsın. Türkiye'de de bu yapılabilir ama dert başka, ideolojik... 12 yıl kademeli eğitimin ilk iki 4 yıllık döneminde devam mecburiyeti getiriyoruz. Bu yüzden kız çocukların okuldan koparılacağı endişesi tamamen yalandır, yersizdir.''
-''ey TÜSİAD...''
Erdoğan, okullaşma oranının, özellikle kız çocuklarının okullaşma oranının AK Parti hükümetleri düzeyinde rekor artış kaydettiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
''Bakın okul öncesi eğitimde, 2002 yılında okullaşma oranı neydi biliyor musun ey TÜSİAD, yüzde 11, bugün yüzde 43... Bu mu geriye gidiş? İlkokulda okullaşma oranı neydi biliyor musun ey TÜSİAD, 2002'de yüzde 91, bugün yüzde 98. Ortaöğretimde okullaşma oranı 2002 yüzde 51, bugün yüzde 69. Türkiye'de kız çocuklarının okullaşma hızı, erkek çocuklardan çok daha fazla. Bizim dönemimizde bırakınız kıç çocuklarını, unutulmuş, ihmal edilmiş çocuklar bile okulla buluştu. 2007 yılından itibaren sağlık sorunları nedeniyle okula gidemeyen 4 bin 239 öğrencimize evinden okul hizmeti verdik. Başlattığımız kampanyalarla 350 bin kız çocuğunu okulla buluşturduk. 2010-2011 döneminden itibaren 76 ilde 28 bin kız çocuğumuzu ücretsiz okullara taşıdık. Bu yıl 9. sınıfların yanında 10. sınıfları da buna dahil ettik. Şartlı nakilde de kıç çocuklarına pozitif ayrımcılık uyguladık. Nasıl olur da sen hala kalkıp 'kızların eğitimde öğretimde önü kesilir' dersin. Bunu yapan AK Parti iktidarı, bugüne kadar kimse bunları yapmadı. Bizim bu konudaki hassasiyetimiz açıktır, yaptıklarımız da ortadadır. Eğitim bizim en fazla önem atfettiğimiz alan. En fazla kadroyu eğitime tahsis ettik, en fazla yatırımı eğitime yaptık. Kalkıp da bize bu şekilde saldırmak inanın adeta bakar kör olmaktır. Eğitimin birilerinin deneme tahtası olmaktan çıkardık. İnşallah da tüm aksaklıkları gidererek Türkiye'de farklı bir neslin yetişmesinin önünü açacağız.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP'ye seslenirken, ''Demokrasiye bu kadar aşıktınız da 28 Şubat'ta neredeydiniz? Demokrasiye bu kadar tutkundunuz da 27 Mayıs'ta neden sesiniz, soluğunuz çıkmadı?'' dedi.
Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan, CHP'nin demokrasiyi sadece kurultay kürsülerinde hatırladığını söyledi.
Erdoğan, ''Bunlar demokrasiyi, sadece kurultaylarda işlerine geldiği için hatırlarlar. 28 Şubat'ta, 27 Nisan'da, Ergenekonla mücadelede hatırlamadıkları demokrasiyi bunlar sadece kurultay kürsülerinde hatırlar. Kurultay da demiyorum, kurultaylarında demokrasi olmadığını zaten gördük. Sadece kurultay kürsüsünde demokrasiyi telaffuz eder bunlar. Demokrasiye bu kadar aşıktınız da 28 Şubat'ta neredeydiniz? Demokrasiye bu kadar tutkundunuz da 27 Mayıs'ta neden sesiniz, soluğunuz çıkmadı. Hatta o kadar ileri gittiniz ki 'Ankara'da da savcılar varmış' dediniz. Bunların demokrasi aşkı platoniktir. Bunlar demokrasiyi ancak uzaktan severler. Yapacak bir şey yok. CHP'nin jetonu çok ama çok geç düşüyor'' diye konuştu.
CHP Genel Başkanı'nın geçen hafta itiraf ettiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''40 milletvekili Meclisteki oylamaya katılmayınca, 'bu kadar sık meyhaneye gitmeyin, gidecekseniz de bari hepiniz aynı meyhaneye gitmeyin.' Yazar merhum Oğuz Atay'ın güzel bir sözü var, çok enteresan. Medya bunu herhalde yazar. 'Türk solu geç kalkar çünkü bir gece önce sabaha kadar içmiştir.' Bak ben söylemiyorum. Bunlar onun için geç uyanır. 28 Şubat konusunda, 27 Nisan bildirisi konusunda geç uyandılar, iş işten geçtikten sonra ayıldılar. İnşallah mahmurlukları geçtikten sonra Ergenekon konusunda da uyanacaklar, bize de o gün tıpkı bugünkü gibi sadece 'günaydın' demek düşecek.
Şimdi yeni kurultaylarında kadın ve gençlik kollarını MYK'ya almış olmakla övünüyorlar. Türkiye'nin ilk partisi diyorlar. Kendilerine orada da 'günaydın' diyorum. AK Parti'yi izlemelerini temenni ediyorum. Lütfedip bunlar tüzüklerimizi, çalışma esaslarımızı incelemiş olsalardı, bu kadar büyük gaf yapmazlardı. Kendi partisi içinde demokrasi tesis edemeyen, kendi partisi içinde muhalif seslere baskı uygulayan bir genel başkandan, biz açıkçası demokratik bir duruş beklemiyoruz. Bizde kadın ve gençlik kolları başkanımız MYK'nın da ve MKYK'nın da tabii üyesidirler ve toplantılara katılarlar. Ama bunların bundan haberi yok. 'Türkiye'de ifade özgürlüğü yok' diyerek kendi ülkesini dünyaya şikayet eden, kendi ülkesinin imajını zedelemek için gayret eden, sonra da kendi partisi içinde Dersim konusunda doğruları söyleyen kadroları görevden alan bir genel başkandan biz samimiyet de beklemiyoruz.
Kaset operasyonundan sonra işbaşına gelen... Onunla geldi, demokratik yollarla değil. Bu vesayetten kurtulamayan bir genel başkanın vesayete karşı onurlu, dik bir duruş sergilemesini hiç ama hiç beklemedik.''
-''millet dizi seyretmeyi bıraktı, sabah akşam sizi seyrediyor''
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kurultay konuşmasında CHP'nin tek parti geçmişine sahip çıktığını, geçmişleriyle gurur duyduklarını söylediğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Sayın Kılıçdaroğlu, Dersim katliamından dolayı da geçmişinizden gurur duyuyor musunuz? İstiklal mahkemelerinden dolayı da gurur duyuyor musunuz? Yasaklarınızdan, baskılarınızdan, zulmünüzden bu millete fitil fitil ödettiğiniz ağır bedellerden dolayı da gurur duyuyor musunuz? Sayın Kılıçdaroğlu, CHP'den bir enkaz devralan, 10 yılda ülke hazinesini dolduran, Türkiye'nin her alanda çehresini değiştiren Demokrat Parti'ye yaptığınız 27 Mayıs darbesinden dolayı da gurur duyuyor musunuz? Siz İstiklal Mahkemesi yargıcı Kel Ali ile Dersim katliamının mimarlarından Kılıç Ali, Necip Ali ile gurur duymaya, onların adını CHP'li belediyelerde parklara vermeye devam edin. Hiç merak etmeyin, biz bu ülkenin şehitleri, gazileri, alimleri, büyük siyaset adamlarıyla gurur duyacak, onların isimlerini yaşatmaya devam edeceğiz.''
-İskilipli Atıf Hoca
Erdoğan, İskilip'te bir hastaneye merhum İskilipli Atıf Hoca'nın ismini vererek bir hakkı teslim ettiklerini bildirerek, ''Enteresan bir şey daha söylüyor; 'Başbakan 46 dakika konuştu, 45 dakikasını CHP'ye ayırdı. Başbakan CHP'den çekiniyor' diyor. Aynaya bak aynaya. Millet dizi seyretmeyi bıraktı, sabah akşam keyifle seni seyrediyor'' diye konuştu.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bakalım, tüzük kurultayında ne gibi değişiklikler olacak, bir de baktım Erdoğan kurultayıymış. Böyle bir kongre olur mu? Hatta bazı medya yorumcuları da 'Grup konuşmalarından farklı bir şey görmedik' dediler. Entrika, ayak oyunu, yalan, iftira, komedi, kumpas, komplo, aksiyon... Ne ararsanız var. CHP'den çekinmek için hiçbir şeye gerek yok. Biz Sayın Kılıçdaroğlu'ndan ziyadesiyle memnunuz, CHP'nin bu halinden fazlasıyla memnunuz. Günde 10 vakit çark eden, ayak üstü 10 yalan söyleyen, iftira atan, yalan söyleyen, hakareti politika zanneden CHP, millet nezdinde tüm itibarını tüketen genel başkandan biz ziyadesiyle memnunuz. CHP'nin başında böyle bir genel başkan olduğu müddetçe evvel Allah AK Parti gücüne güç katmaya devam edecek. Fakat biz Türkiye'de Anamuhalefetin bu halde olmasından rahatsızız. Anamuhalefet genel başkanın böyle bir ruh hali içinde olmasından rahatsızız. Biz CHP seçmeninin böyle bir genel başkana mahkum edilmesinden rahatsızız.''
-''kendi milletvekili tartaklanıyor''
''Kurultayda konuştuğu kürsünün önünde kendi milletvekili tartaklanıyor, neredeyse orada işini bitirecekler'' diyen Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu söyle seslendi:
''Sayın Kılıçdaroğlu, oradaki rezalete engel olacağına şirazeden çıkmışcasına bize hakaret ediyor. Fakat bir taraftan da enteresan, oradaki emniyet mensuplarına diyor ki 'Beni CHP'lilerden korumayın.' Ya dayağı yiyen CHP'li milletvekili, bir dosya verecek veremiyor, senin milletvekilini dövüyorlar orada, sen hala diyorsun ki 'beni CHP'lilerden korumayın.' Bu kadar mantığın iflas ettiği an. İstediğiniz kadar hakaret edin, istediğiniz kadar seviyeyi üslubu ayaklar altına alın, onların hepsi bizim kar hanemize yazıyor. Sonuçta aynaya baktığınızda mahçup olan biz değil, siz olacaksınız.''