Bozdağ: Kur'an-ı Kerim seçmeli ders olduğunda...
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, seçmeli dersler arasında Kur'an-ı Kerim olduğunda oluşabilecek tabloyu anlattı
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, ortaöğretimde din eğitimine yönelik seçmeli dersler konulması halinde velilerin ''Ben imam hatibe gönderme ihtiyacı duymuyorum'' diyebileceğini belirterek, ''Bu, imam hatip liselerine rağbeti artıracak bir şey gibi kimilerince değerlendirilirken, belki de azaltacak sonuçlar çıkaracaktır'' dedi.
Eğitimin 12 yıla çıkarılmasını öngören teklifin TBMM'deki görüşmelerinin ve CHP'nin dünkü Tandoğan mitingine yönelik değerlendirmesinin sorulması üzerine Bozdağ, CHP'de değişen bir şey olmadığını, Tandoğan Meydanı'nda 'bildik türkülerin' söylendiğini, CHP'nin tepeden bakan bir anlayışla, bir formatlama anlayışla yoluna devam ettiğini söyledi.
Bozdağ, ''Kılıçdaroğlu ile Baykallı CHP'nin arasında bir fark yok ama Baykal Cumhuriyet Mitinglerinde, Allah var, hakkını yememek lazım, Kılıçdaroğlu'ndan daha pasif bir katkıyla daha fazla kalabalıkları toplayabilmiştir. Bunlar çok aktif bir katkıyla çok az bir rakamı ancak toplayabildiler'' diye konuştu.
Parlamentodaki tartışmaların ise 4 4 4'ün yanlışlığıyla ilgili olmadığını, CHP'nin kendi kabulleri ve ideolojik görüşü üzerine tartışma yaptığını ifade eden Bozdağ, tartışmanın dünyadaki bir çok ülkede uygulanan, öğrencilerin, velilerin tercihlerini ve kabiliyetleri esas alan yapı üzerinden olması gerektiğine işaret etti. Bozdağ, şunları söyledi:
''CHP ideolojik bir tartışma yapıyor, tam da imam hatip liselerine karşı duruşu kamufle etmek için bir tartışma yaratıyor. Açık söylese, 'Ben imam hatip liselerine, bu ikinci kademedeki yönlendirmeden çocukların oraya daha fazla rağbet etmesinden, 28 Şubat'tan sonraki süreçte kapılarına neredeyse kilit vurulmuş noktaya gelmesinden tekrar kapılarının açılmasından, öğrencilerin orada çoğalmasından rahatsızım. O yüzden bu duruşu yapıyorum' dese herkes daha rahatlayacak. Hem bir yandan 'Biz bu konuda ne diyorsanız buna varız' diyeceksiniz, hem de buna yol açacak ve başka meslek liseleri ve genel liseye giden öğrencilerin de kabiliyetleri çerçevesinde geleceklerine yön vermesine ön açacak bir düzenlemenin karşısında duruyorlar, faydalı bir iş yapmıyorlar.''
-''MHP de CHP kadar karşı''
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, seçmeli derslerle ilgili bir önerge verilmesinin gündemde olduğunun hatırlatılması ve ''Kur'an dersine ilişkin bir tanımlama olup olmayacağının'' sorulması üzerine, MHP'nin tabanından çekindiği için eğitimi 12 yıla çıkaran teklife karşı olduğunu ancak bunu net olarak ortaya koyamadığını, bu nedenle de ''Kur'an-ı Kerim dersini seçmeli ders olarak koyacağız. Var mısınız yok musunuz?'' tartışmasını getirdiğini söyledi.
Teklifin 9'uncu maddesine göre ilköğretimin ikinci kademesinin ''ortaokul'' olarak nitelendirildiğini, seçmeli derslere imkan tanındığını, bunun da Talim Terbiye Kurulu'nun yetkisi dahilinde olduğunu anlatan Bozdağ, şöyle konuştu:
''Seçmeli ders olarak Kur'an dersi veya başka bir dersi Talim Terbiye Kurulu kararlaştırdığında koyabiliyor. Bunda bir yasak alan yok. Kur'an dersini Milli Eğitim Bakanlığı isterse seçmeli ders koyabilir. Buraya yazmanın bir alemi, bir anlamı yok. Ama bu iş istismar konusu yapılırsa oraya da yazılabilir. Arkadaşlarımız belki bir teklif verir. Çünkü oraya yazmak sadece orada esasında ifade edilen bir hususu açıkça yazmak gibi bir anlam taşıyacaktır. Genel Kurul'da bu noktada bir açıklık getirici önerge verilebilir mi, onu göreceğiz.''
Bozdağ, teklifin Genel Kurul'da görüşülmesi ve yasalaşmasına MHP'nin de CHP kadar karşı olduğunu ancak karşı duruşlarını kimsenin fark etmeyeceği bir politika yürütmeye çalıştıklarını ifade eden Bozdağ, önerinin süreci istismar etmek için ortaya atıldığını belirtti.
-''Varsayımlarla doğru bir konuyu tartışmaya açmak yanlış olur''
''Bu önerinin yasalaşması halinde kız öğrenciler Kur'an derslerinde başlarını örtmek durumunda kalacaklar. O zaman kamusal alanda başörtüsü tartışması yeniden başlayabilir mi?'' sorusunu da yanıtlayan Bozdağ, varsayımlardan hareketle, yapılması doğru olan bir konuyu tartışmaya açmayı ve yanlış bir tartışmanın merkezine çekmeyi doğru bulmadığını söyledi.
Anayasa'ya göre Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunlu olduğunu, din eğitimini küçüklerin velilerinin tercihine, büyüklerin de kendi isteğine bırakıldığını hatırlatan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Esasında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin bu kadar tartışılıyor olmasının nedenlerinden bir tanesi, din eğitimi dersinin olmamasından kaynaklanıyor. Anayasa buna imkan veriyor ama maalesef uygulamada bu uygulanmamış durumda. Belki bu düzenlemeden sonra seçmeli dersler arasına Milli Eğitim Bakanlığı buna imkan verecek bir şey koyabilir. O zaman da herkes kendi tercihine, anlayışına göre bir tercihte bulunabilir. Bu da demokratik bir adım olabilir.
İnsanlar, biliyoruz ki imam hatip liselerine çocukları imam olsun diye göndermiyorlar. Lise eğitimi alırken din eğitimi de alsınlar, dinine ait bilgilere de vakıf olsunlar diye gönderiyorlar. Seçmeli dersler arasında Kur'an-ı Kerim olduğunda ya da din eğitimi alabilecek başka şeyler olduğunda, çocuk onu aldığında belki veli diyecek ki 'Ben imam hatibe gönderme ihtiyacı duymuyorum, evladımın dini konularda gerekli asgari bilgileri aldığını düşünmüyorum'. Bu imam hatip liselerine rağbeti artıracak bir şey gibi kimilerince değerlendirilirken, belki de azaltacak sonuçlar çıkaracaktır. Çünkü bu düzenlemenin amacı ne bir tarafa rağbeti artırmak ne de bir tarafa rağbeti azaltmak. Doğru olanı yapmak.''
-''Yasada şehitlik tanımı yapmıyoruz''
''Sivil şehitlik'' ifadesiyle ilgili tartışmalar yaşandığı hatırlatılarak, ''Sadece Müslümanlar şehit olur, gayri müslimler şehit olmaz diye bir değerlendirme var. Hrant Dink aslında bu tartışmanın odak noktasında oluyor. Sizce sadece Müslümanlar mı şehit olur? Getirilen 'sivil şehitlik' tanımına daha farklı bir anlam mı yüklememiz gerekiyor?'' sorusuna karşılık Bozdağ, yasada şehit tanımı yapmadıklarını, İslam dinine göre şehitlik makamını sadece Allah'ın verebileceğini vurguladı.
''Terörle mücadele sırasında hayatını kaybeden, toplumumuzun da şehit olarak kabul ettiği, bizim de öyle kabul ettiğimiz insanlarımızın yakınlarına, geride kalanlarına nasıl sahip çıkabiliriz, ne imkanlar verebiliriz? Bir ülke düşünün ki terörle mücadele ediyor, iki askeri var, birisi Müslüman birisi gayri müslim. Terörle mücadele ederken Müslüman olan askerinin ailesine 'şu haklarını veriyorum'; diğerine geldiğinde o da hayatını bu vatan için feda etmiş, 'Senin dinin başka ben sana bu hakları vermiyorum' demeyi İslam da, adalet de, vicdan da onaylamaz'' diye konuşan Bozdağ, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, takdir kazanan bu görüşü başka bir yöne çekerek siyaset yapmaya çalıştığını dile getirdi.
Devletin ve hükümetin, terör kurbanı olmuş ya da terörle mücadele sırasında hayatını kaybetmiş vatandaşların rengine, diline ve dinine bakmaksızın geride kalan emanetlerine sahip çıkma noktasında adım atmasının doğru olacağını ifade eden Bozdağ, kendilerinin de bunu yaptığını söyledi.
Bozdağ, ''O zaman Hrant Dink sivil şehit midir?'' sorusuna, ''Terör mağduru olarak kabul edilmesi halinde, kimler terör mağduruysa ve terör saldırıları sırasında hayatını kaybetmişse, devlet olarak onların geride kalan yakınlarına sahip çıkmak bizim vazifemiz. 'Sen Hristiyansın ben sana sahip çıkmıyorum, sen Müslümansın ben sahip çıkıyorum' anlayışına İslam da, vicdan da, Türk milletinin gelenek ve kültürü de izin vermez'' yanıtını verdi.