Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Avrupa'da olup bitenlerin, Türkiye'nin de ders alması gereken gelişmeler olduğunu belirterek, ''Kendi düzenlemelerimizi yaparken, AB'nin zamanında düştüğü hatalara düşmemek için yoğun gayret göstermemiz gerekiyor'' dedi.

Babacan, TOBB ETÜ'de düzenlenen Ticaret ve Sanayi Odaları Konseyi, TOBB Sanayi Odaları Konseyi ve Yüksek Koordinasyon Kurulu toplantısında, TOBB'un, iş dünyasının en önemli çatı örgütü olduğunu söyledi.

TOBB'un çatı örgütü sıfatını, sadece tanımı ve faaliyetleri gereği kazanmadığını belirten Babacan, her alandaki etkinliği ve hükümetin politikalarına verdiği destekle, yaptığı eleştiri ve katkılarla hak ettiğini ifade etti.

Türkiye'nin önümüzdeki dönemli ilgili izleyeceği politikaların son derece önemli olduğunu vurgulayan Babacan, dünya ve Avrupa ekonomisinin son derece enteresan dönemlerden geçtiğini kaydetti.

Küresel ekonominin şu anda yaşadığı krizin dünyaya maliyetinin, 2. Dünya Savaşı'nın maliyetinin üzerinde olduğunu anlatan Babacan, ''Bir yandan bankaların zararları bir yandan bu krizin kamu maliyelerine getirdiği yük toplandığında ortaya çıkan rakamlar çok ürkütücü ve şu ana kadar bu krizin çözümüne yönelik ne yapıldı diye bakarsak, maalesef somut adımları henüz görememiş durumdayız'' diye konuştu.

Geçtiğimiz 2 ay içerisinde Avrupa'da bazı adımlar atıldığını anımsatan Babacan, özellikle Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin yaşadığı sorunları anlattı.

Babacan, AB'nin pek çok ülkesinde rekabetle, verimlilikle ve işgücüyle ilgili ciddi sorunlar olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

''İş adamlarımıza, Avrupa'daki bir çok tesisle ilgili 'gelin burayı alın' teklifleri geliyor. İş adamlarımız da gidip bakıyor ve 'Fiyat uygun ama öyle bir iş gücü piyasası düzenlemesi, öyle bir sendika düzeni var ki, biz başımıza iş almak istemiyoruz' diyorlar. İşte Avrupa'da olup bitenler aslında bizim de bir bakıma ders almamız gereken gelişmeler. Kendi düzenlemelerimizi yaparken, AB'nin zamanında düştüğü hatalara düşmemek için yoğun gayret göstermemiz gerekiyor. 'Orada yapılan her şeyin mükemmelidir, her şeyin iyisidir. Aynen alalım buraya kopya edelim.' Böyle bir yaklaşım içinde de olamayız.

Zaten AB üyeliğimizle ilgili takvim, henüz belirsiz bir takvim. AB'nin Türkiye'nin üyeliği için hazır olmasının daha uzunca bir süre alacağı belli. Bizim hazırlığımız, onların bizim için hazırlığından çok daha hızlı gidiyor, ancak AB'nin içinde bulunduğu bu durum, bu takvimi geciktiriyor. Dolayısıyla böyle bir ortamdayız. Biz, ekonomik reformlar konusunda işimize geleni yapacağız, işimize gelmeyen AB ile ilgili reformları üyeliğe kadar erteleyeceğiz. Hatta üyelikten sonra dahi, üyelik artı 5 sene, üyelik artı 7 sene, biz henüz hazır değiliz diyeceğiz.''



-''Sonuçlara bakıldığında, politikaların doğru olduğu ortaya çıktı''

Türkiye'nin, küresel krizde tüm dünyadan olumlu bir şekilde ayrıştığını belirten Babacan, kriz öncesinde yapılan çalışmaların çok önemli olduğunu söyledi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin kriz döneminde uyguladığı politikaların da Avrupa'da uygulanan politikalardan farklı olduğuna dikkati çekerek, bu süreçte Avrupa'nın tam tersine kamu açıklarını daha da düşürecek, kamu borç stokunu daha aşağı çekecek bir 3 yıllık Orta Vadeli Plan açıkladıklarını anımsattı.

Bazılarının, Türkiye'nin o dönemde uyguladığı politikaları eleştirdiğini, ancak sonuçlara bakıldığında, o politikaların doğru olduğunun ortaya çıktığını vurgulayan Babacan, Türkiye'nin güven ortamıyla yoluna devam ettiğini bildirdi.



-''Rekor seviyede istihdam oluşumu sağlandı''

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2010 yılına ilişkin büyüme rakamlarını revize ettiğini hatırlatan Babacan, şöyle konuştu:

''2010 yılındaki büyümemiz yüzde 9,2 olarak revize edildi. 2011 yılının büyüme rakamını da yüzde 8,5 olarak gerçekleştirmiş olduk. Bunun hemen yanında kamu borç stokumuzun milli gelire oranı da yüzde 39,4'e inmiş oldu. Hatta kamu net borç stokuna baktığımızda, özellikle kamunun Döviz bazındaki borcu, milli gelirin yüzde 0,8'ine indi. Yani tüm kamu kesimini ele alın, ne kadar döviz borcu var, bir de ne kadar döviz varlığı var diye bakın, yani neti hesap edin, milli gelirin sadece yüzde 0,8'ine inmiş durumda. Halbuki biz 2002'de devraldığımızda kamu borcunun üçte ikisi, yabancı para birimi cinsinden borçtu. 2011 yılı sonunda milli gelirimiz, dolar olarak tarihi yüksek bir rakamı yakalamış oldu. Ayrıca son iki yılda Türkiye'de toplam 3 milyon 600 binlik ilave istihdam sağlandı. Bu da İLO verilerine göre rekor seviyede bir istihdam oluşumu.''