Babacan: BES'e devlet katkısı getirilecek
Babacan, Bireysel Emeklilik Sistemi'nde (BES) yeni bir sisteme geçeceklerini belirtti
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Bireysel Emeklilik Sistemi'nde (BES) yeni bir sisteme geçeceklerini belirterek, ''Sistemde artık devlet katkı payı esasını getiriyoruz'' dedi.
Bakanlar Kurulu ve Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda ele alınan konulara ilişkin Başbakanlık Yeni Bina'da Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile ortak basın toplantısı düzenleyen Babacan, yapılan çalışmaların sonucunda bazı yasa tasarıları hazırlandığını söyledi.
Bu tasarıların Hazine Müsteşarlığı ve Maliye Bakanlığı tarafından çalışıldığını ve iki paket haline getirildiğini dile getiren Babacan, dün hem EKK'da hem de Bakanlar Kurulunda değerlendirildiğini bildirdi.
Bireysel Emeklilik Sistemi'nde yeni bir sisteme geçildiğini aktaran Babacan, sistemde artık devlet katkı payı esasını getirdiklerini ifade etti.
Şu ana kadar BES'teki temel teşvik unsurunun, vergilerdeki indirim şeklinde olduğunu belirten Babacan, şunları kaydetti:
''BES'e katılan vatandaşlarımız, ödeyecekleri vergiden belirli bir oranda indirim hakkı elde ediyorlardı ve böylece net maaşlarında bir artış oluyor gibi yansıyordu. Fakat baktık ki BES'teki insanların sadece yüzde 35'i bu sistemden yararlanıyor. Yüzde 65'i hiç bir şekilde yararlanamıyor. Bu yeni oluşturduğumuz devlet katkı payı sistemiyle artık BES'e giren herkes vergi mükellefi olsun, olmasın herkes istifade edecek.''
Sistemin nasıl çalışacağını da anlatan Babacan, şöyle devam etti:
''Bireysel Emeklilik hesabına katılımcı, para yatırdığı zaman bu yatırdığı miktarla ilgili bilgi Emeklilik Gözetim Merkezine (EGM) bildirilecek. EGM de bunu ilgili kamu kuruluşuna bildirecek. İlgili kamu kuruluşu da devlet katkısını o vatandaşımızın hesabındaki bir devlet katkısı alt hesabına yatıracak ve bu devlet katkısının oranı da yüzde 25 olacak. Yani ayda sisteme 100 lira para yatıran vatandaşımızın, o 100 liranın yanına bir de 25 lira devlet katkı payı koyacak hesaba ancak o katkı payları ayrı hesaplarda izlenecek.
Katkı payı ödemesi vergi matrahından indirilmeyecek. Vergi avantajı yerine katkı payı sistemi geldiği için o indirilmeyecek ama bunun yerine yüzde 25 oranında devlet katkısı yatırılacak. Ancak bir üst limitimiz var. O da bir katılımcıya ödenebilecek azami devlet katkısı tutarı, yıllık brüt asgari ücretin yüzde 25'i ile sınırlı olacak. Yatırım aşamasında yine aynı mevcut sistemde olduğu gibi emeklilik yatırım fonları ve devlet katkısı üzerinden vergilendirme yapamayacak.''
-''Geri ödemede sadece getiri üzerinden vergilendirme yapılacak''-
Birikimlerin geri ödenmesi aşamasında da önemli bir değişikliğe gidildiğini belirten Babacan, vergilendirmenin sadece getiri üzerinden yapılacağını bildirdi.
Devlet katkısını, sistemde uzun süre kalmayı özendirecek şekilde kademeli olarak geri çekiş hakkı verileceğini aktaran Babacan, burada amacın sistemde daha çok kişinin olmasını sağlamak olduğunu ifade etti.
-''Devlet katkı payına ilk 3 yıl boyunca dokunulamayacak''-
Devlet katkı payına ilk 3 yıl boyunca dokunulamayacağını dile getiren Babacan, üçüncü yılın sonunda yüzde 15'lik, altıncı yılın sonunda yüzde 35'lik, 10. yılda yüzde 60'lık kısmın çekilebileceğini ve nihayet emeklilikte devlet katkı payının tamamına erişmenin mümkün olacağını söyledi.
Babacan, vatandaşın kendi yatırdığı para için ise herhangi bir sınırlama olmayacağını bildirdi.
Çalışmaların bireysel emeklilik şirketleri aracılığıyla yapılacağını anlatan Babacan, her vatandaşın kendi hesabındaki rakamı takip etme imkanına kavuşacağını kaydetti.
Başbakan Yardımıcısı Ali Babacan, kira sertifikalarının bir finansal enstrüman, bir yatırım aracı ve hızlı büyüyen bir piyasa olduğunu belirterek, ''Türkiye'nin de bu piyasada yer alması gerektiğini düşünüyoruz'' dedi.
Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Bakanlar Kurulu ve EKK'da ele alınan konulara ilişkin, Başbakanlık Yeni Binada ortaklaşa düzenlediği basın toplantısında yaptığı konuşmada, 2012 yılı itibarıyla tüm dünyada ihraç edilen kira sertifikalarının toplam 170 milyar dolara ulaşmış durumda olduğunu kaydetti. Türkiye'nin de bu piyasada yer alması gerektiğini düşündüklerini dile getiren Babacan, şöyle konuştu:
''Finansal kaynakların çeşitlendirilmesi açısından ve aynı zamanda hem uluslararası hemde yerli yatırımcılar için yatırım seçeneklerinin çeşitlendirilmesi açısından bunu önemli görüyoruz. Hazine tarafından ihraç edilecek bu kira sertifikaları özel sektörün de bu konuda adım atmasının önünü açacak. Özel sektörün kira sertifikası ihracı ile ilgili düzenlemeleri tamamladık. Bunun önü açık. Bir kaç örnek uygulama gerçekleşti. Devlet olarak uygulamaya başladıktan sonra özel sektörde de yaygınlaşacak diye düşünüyoruz. İstanbul'un uluslararası bir finans merkezi olması açısından da değerlendirdiğimizde kira sertifikası piyasasının derinleşmesi önem taşıyor. Bunun sadece bir Türkiye pazarı değil, aynı zamanda bölgesel pazar, küresel bir pazar olarak oluşacağını düşünüyoruz. İMKB'de bu sertifikalar hergün işlem görecek. İMKB hazırlıklarını yapıyor.''
-Sigortacılık sektörü-
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, sigortacılık alanı ile ilgili olarak, güvence hesabının görev ve fonksiyonlarını, zorunlu sigorta denetimini ve eğitim merkezine katkıyı da içerek biçimde yeniden tanımladıklarını belirtti.
Sigorta bilgi ve gözetim merkezi yapısının güçlendirilerek yeniden düzenleneceğini ve tarım sigortaları konusunda etkinliği artıracak bazı tedbirler aldıklarını ifade eden Babacan, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği Yapısı içerisinde, emeklilik şirketlerine de yer vereceklerini kaydetti. Birlik yapısının böylece yeniden oluşturulacağını belirten Babacan, destek hizmetlerinin tanımlanarak kanun kapsamına alınacağını, uygulamada tereddüt oluşturan bazı tanımların da açıklığa kavuşturulduğunu söyledi. 2007 yılında yeni bir sigortacılık kanunu çıkardıklarını hatırlatan Babacan, ancak Bireysel Emeklilik Sigortalarındaki (BES) ilerleme ve yenilikler ile bu süre içerisinde uygulamada görülen bazı ihtiyaçlar dikkate alınarak sigortacılık kanunda bazı önemli ilerlemeler sağlayacaklarını bildirdi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bireysel katılım sermayesinin kurumsallaştırılarak girişimcilerin güven duyacağı bir finans piyasası haline getirilmesinin önemli bir amaçları olduğunu söyledi.
Bireysel katılım yatırımcısı koyduğu sermayenin yüzde 75'ni gelir vergisi matrahından indirebileceğini bildiren Babacan, eğer ortak olacağı şirket Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile TÜBİTAK tarafından belirlenen araştırma, geliştirme ve yenilikçilik programları kapsamında son 5 içerisinde projesi desteklenmiş bir kuruluşsa o zaman bu indirimin yüzde 100 olarak uygulanacağını kaydetti.
Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Bakanlar Kurulu ve EKK'da ele alınan konulara ilişkin, Başbakanlık Yeni Binada ortaklaşa düzenlediği basın toplantısında yaptığı konuşmada, Bireysel Katılım Sermayesi'ne ilişkin de düzenlemeler yapılacağını belirtti.
Bireysel katılımcıların iş melekleri ya da melek yatırımcılar denilen bir kavram olduğunu ifade eden Babacan, bireysel katılım yatırımcısının, kişisel varlığı, tecrübesi ve birikimini başlangıç ya da gelişim aşamasındaki girişimlere aktaran kişileri, bireysel katılım sermayesinin ise bireysel katılım yatırımcılarının şirketlere aktardığı sermayeyi ifade ettiğini söyledi.
Öncelikle finansmana erişim sıkıntısı çeken erken aşama şirketler için yeni bir finansal enstrüman oluşturulacağını dile getiren Babacan, şöyle devam etti:
''Özellikle erken aşama şirketlerinde finansmana erişmek, kredi bulmak zor olabiliyor ya da tamamen kredi ile iş yaptıklarında krediyi çevirmek zor olabiliyor. Oysa bir sermayedarla, bir bireysel katılım yatırımcısıyla bunu yaptıkları zaman bir ortaklık kültürüyle ve ortak durumuyla riskleri azalmış bir şekilde işlerini gerçekleştirebilecekler. Bu piyasada belli bir davranış kültürünün, etik kuralların hakim kılınması ve profesyonelliğin artırılması da çok önemli. Çünkü her küçük şirkete her girişimciye destek verene 'iş meleği' demek mümkün değil. Burada etik kuralları, belli bir kültürü oluşturmak gerekiyor. Bireysel katılım sermayesinin kurumsallaştırılarak girişimcilerin güven duyacağı bir finans piyasası haline getirilmesi önemli bir amacımız. Yine devlet destekleriyle bireysel katılım yatırımlarının cazip hale gelmesi de bir devlet katkısı, teşviğin olması da önemli bir unsur.
Başlangıç firmalarının finansman döngüsü nasıl yaşanıyor diye baktığımızda, yeni girişimler için ailelerden, yakın dostlardan ya da üniversitelerden veya KOSGEB gibi devlet kuruluşlarından aldıkları desteklerle ilk 1-3 yıl geçiyor. Bireysel katılım sermayesi daha çok 2. ve 3. yıllarda devreye giriyor. Dünyada uygulaması böyle genellikle. 5 yılı doldurduktan sonra da artık şirketlerin birleşmeleri, yatırım fonları, bankaların devreye girmesi çok daha kolay hale geliyor. Başlangıç aşamasındaki firmalara bunlar destek metodları.''
-''En az 2 yıl şirket ortağı olarak kalması gerekiyor''-
Bireysel katılım yatırımcıların genelde bir süre sonra sonra hisselerini devredip, ortaklıktan ayrıldıklarını belirten Babacan, buna yönelik bir süre koyduklarını, bireysel katılım yatırımcısının devlet desteklerinden yararlanabilmesi için en az 2 yıl şirket ortağı olarak kalması gerekeceğini bildirdi. Ortaklıktan ayrılırken, hisselerini ya diğer yatırımcılara ya girişimcinin kendisine ya da halka arz yoluyla devretmesi gerektiğini belirten Babacan, şunları kaydetti:
''Bireysel katılım yatırımcısı koyduğu sermayenin yüzde 75'ni gelir vergisi matrahından indirebilecek. Eğer ortak olacağı şirket Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla ve TÜBİTAK tarafından belirlenen araştırma, geliştirme ve yenilikçilik programları kapsamında son 5 içerisinde projesi desteklenmiş bir kuruluşsa o zaman bu indirim yüzde 100 olarak uygulanacak. Yani bireysel katılım yatırımcısı 500 bin lira sermaye koyduysa 500 bin lirayı vergi matrahından indirilebilecek. Hisse senetlerinin elden çıkarılmasıyla elde edilen sermaye kazançları gelir vergisinden müstesna tutulmakta, ama bununu da ön şartları var. Kanunda ve tebliğde öngörülen kriterler yerine getirilmek durumunda, iktisap edilen hisse senetleri en az 2 yıl süreyle bireysel katılım yatırımcısının elinde olmak zorunda ve vergi matrahından indirilebilecek tutar yıllık en fazla 1 milyon lira. Bunların hepsi amaca uygun olarak kullanılsın, kötüye kullanılmasın diye konulmuş tedbirler.
Herkes 'ben melek yatırımcı oldum, ben bireysel katılım yatırımcısı oldum' diyemeyecek. Bunun için lisans almaları gerekecek. Lisanslama için öncelikle Hazine Müsteşarlığına bir başvuru söz konusu olacak. Hazine Müsteşarlığı gerekli kriterleri yerine getirip getirmediğini belirleyecek, arkasından kriterler tutuyorsa lisansını verip, Maliye Bakanlığına bilgi verilecek. Daha sonrasında bu lisansı almış bireysel katılım yatırımcısı, yatırım yaptığı yerlerle alakalı her yıl düzenli raporlamaları Hazine Müsteşarlığına yapacak. Bir yandan da Maliye Bakanlığı'ndan vergi indirim hakkını elde etmiş olacak.''
-Girişim Sermayesine ilişkin düzenlemeler-
Girişim sermayesinin genellikle şirketlerde ilk 2-3 yıldan sonraki aşamada devreye girdiğini belirten Babacan, şu anda Türkiye'de uyguladıkları ancak yeni düzenlemelerle daha da geliştirdikleri bir sistem olduğunu söyledi.
Girişim sermayesi fonu olarak ayrılan katkı paylarının gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde beyanname üzerinden indirilmesine izin verildiğini ifade eden Başbakan Yardımcısı Babacan, ancak bunun beyan edilen gelirin de yüzde 10'unu aşmamak kaydıyla yapılabileceğini bildirdi. Girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına, sermaye olarak konulması ve girişim sermayesi yatırım fonu paylarının satın alınması amacıyla ilgili dönem kazancından veya beyan edilen gelirden girişim sermayesi fonu ayrılabilmesine de imkan sağlandığını belirten Babacan, buna da kazancın veya beyan edilen gelirin yüzde 10'unun ve öz sermayesinin yüzde 20'sini aşmamak kaydıyla izin verildiğini kaydetti. Babacan, kurumların girişim sermayesi yatırım fonu katılım paylarıyla girişim sermayesi ortaklıklarından elde ettikleri kar paylarının, iştirak kazançları istisnası kapsamına alındığını bildirdi.
-Banka mevduatındaki stopaj-
Mevduattaki stopaj oranının vadeye göre farklılaştırılması hususunda Bakanlar Kurulu'ndan bir yetki alacaklarını dile getiren Babacan, ''Banka mevduatında tek bir stopaj söz konusu bunu vadeye göre farklılaştıramıyoruz, ama bu yasal düzenlemeyle birlikte Bakanlar Kurulu'ndan yetki alacağız. Kısa vadeli mevduattan yüksek stopaj, uzun vadeli mevduattan daha düşük stopaj alabilme imkanına elde edeceğiz. Bakanlar Kurulu bilahare bu düzenlemeleri yapacak'' diye konuştu.