Çağlayan: Teşvik sistemi yüksek katma değer üzerine
Ekonomi Bakanı Çağlayan, "Teşvik sistemini yüksek teknoloji ve yüksek katma değer üzerine inşa ettik" dedi
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye'nin 500 milyar dolar ihracatı gerçekleştirmesinin yolunun, yüksek teknoloji, Ar-Ge, inovasyon ve yüksek katma değerden geçtiğini belirterek, ''Teşvik sistemini tamamıyla yüksek teknoloji ve yüksek katma değer üzerine inşa ettik'' dedi.
Çağlayan, Genç Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD) tarafından düzenlenen ''500 Milyar Dolarlık Hedefte Genç İş Adamlarının Yeri ve Önemi'' etkinliğinde konuştu.
Türkiye'nin 2011'de dünya ekonomisi küçülürken, ihracatını yüzde 18,2 artırıp, 102 ülkeye Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracatını gerçekleştirerek, dünyanın ihracat sıralamasında önemli bir yere geldiğini kaydeden Çağlayan, Türkiye'nin, AB'nin 23 ülkesinden bütçe açıkları konusunda ve AB'nin 27 üyesinin 21'inden kamu borçlarında daha iyi pozisyon göstermesinde mali disiplin, ekonomik disiplin ve siyasi istikrarın önem taşıdığını söyledi.
Çağlayan, dernek üyelerinin gittiği ülkelerde, merkezlerde kendisine bağlı doğrudan çalışan ticaret müşavirleri, ataşelerin sayısının 205 olduğunu, bir ay içinde 250'ye çıkacağını bildirdi.
İnovasyona, Ar-Ge'ye, tasarıma önem verdiğini ifade eden Çağlayan, şöyle dedi:
''Patent, son derece önemli ama aslolan patentin ticarileşmesi, o patentin ne kadarının ticarete dönüştüğü, ne kadar istihdam, ne kadar katma değer, ne kadar ihracat oluşturduğu. Bu konuda olmazsa olmazımız, Türkiye'nin 500 milyar dolar ihracatı gerçekleştirmesinin yolu, yüksek teknoloji, Ar-Ge, inovasyon ve yüksek katma değerden geçiyor. Teşvik sistemini tamamıyla yüksek teknoloji ve yüksek katma değer üzerine inşa ettik.''
-''Gençlerin dış ticarete aktif katılımını sağlamak istiyoruz''-
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi ise Türkiye'nin ihracatçılarının son 10 yılda ihracatı 31 milyar dolardan 135 milyar dolara taşıdığını hatırlattı.
10 yıl önce 10 milyar dolar ihracat yapan sektör bulunmazken, bu sayının 2011 yılında 5'e çıktığını, 1 milyar doların üzerinde ihracat yapan firma yokken, bu sayının 12 olduğunu, sadece 4 il 1 milyar doların üzerinde ihracat yaparken, bu sayının 16'ya yükseldiğini kaydeden Büyükekşi, ''Bizler 10 yıl önce 22 bin kişilik bir aileydik. Şimdi ailemiz genişledi, 50 bini aştık'' dedi.
Büyükekşi, TİM olarak gençlerin dış ticarete aktif ve etkin katılımını sağlamak istediklerini ifade ederek, ''Sürdürülebilir kalkınma için dış ticaret bilincine sahip, girişimci ve yenilikçi kuşakların yetiştirilmesini son derece önemli görüyoruz'' diye konuştu.
Yeniliğin, gençler için iş, ülke için yüksek katma değer demek olduğunu dile getiren Büyükekşi, yenilikleri genç girişimcilerden beklediklerini söyledi.
Büyükekşi, genç ve dinamik girişimciler için proje pazarları ve tasarım yarışmaları düzenlediklerine değindi.
-''Güçlü ve dinamik bir özel sektöre, gözü pek girişimcilere sahibiz''-
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük de Türkiye'nin uzun yıllardır özel sektör ağırlıklı büyüdüğünü, ekonominin, büyümesine bundan sonra da özel sektör ağırlıklı olarak devam edeceğini söyledi.
2010 ve 2011 yıllarında Türkiye'nin dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri arasında yer aldığını hatırlatan Küçük, ''Bu başarılar hepimizi çok mutlu etmekle birlikte, daha yapacak çok işimiz, gidecek çok yolumuz olduğu bir gerçektir. Dünyanın en büyük ilk 20 ekonomisi arasında, 2010 yılında 17'nci sırada idik, 2011'de 18'inci sıradayız. 2023 için hedef, ilk 10 içinde yer alabilmek'' dedi.
Küçük, girişimciler için yolu açmanın, yatırım, üretim ve rekabet için uygun ortamı oluşturmanın, esas olarak hükümet ve ekonomi yönetimlerinin sorumluluğu olduğunu, ancak sürdürülebilir büyüme ve kalkınmada tek başına hükümet ve ekonomi yönetimlerinin çabasının yeterli olamadığını belirtti.
Küresel sistemde var olmayı ve rekabet etmeyi hedefleyen bir ekonomi için en önemli kıymetin, güçlü ve dinamik bir özel sektörün varlığı olduğunu kaydeden Küçük, şöyle devam etti:
''Ne mutlu ki, bu anlamda şanslı bir ülkeyiz. Güçlü ve dinamik bir özel sektöre, gözü pek girişimcilere sahibiz. Nitekim, yaşadığımız ekonomik krizlerden diğer ülkelere kıyasla çok daha çabuk çıkabilmemizde özel sektörümüzün bu özellikleri önemli rol oynamıştır. İnanıyoruz ki, özel sektörümüz, dünya pazarlarında var olma ve payını artırma mücadelesini, bundan sonra da aynı kararlılıkla devam ettirecektir. Beklentimiz, hükümetimizin, özel sektörümüzün mücadelesine verdiği desteği önümüzdeki yıllarda daha da artırabilmesidir.''
Küçük, hükümet desteklerini artırırken, bu süreçte, özel sektörün de yapması gerekenler bulunduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
''Her şeyden önce çağımızın çok hızlı bir değişim çağı olduğunu unutmamalıyız. Bu çerçevede, dünyadaki gelişim ve değişimi iyi izlemeli, süratle kavramalı ve kendimizi yeni rekabet ortamının dinamikleri doğrultusunda yapılandırmaya, alışkanlıklarımızı, iş yapış biçimlerimizi, zihniyetimizi değişen dünyanın gerekliliklerine uygun şekilde yenilemeye açık olmalıyız.
Ar-Ge, inovasyon ve yüksek teknoloji başta olmak üzere, küresel rekabetin gerektirdiği yatırımları, bir araya gelerek yapabileceğimizi görmeli, güçlerimizi birleştirmeye, birbirimize güvenmeye, birlikte çalışmaya hazır olmalı, ortaklık kültürümüzü geliştirebilmeliyiz. Bu hedefleri hayata geçirmekte, sanayici ve iş adamlarımızın dikkatini bu alanlara çekmekte, kuşkusuz ki özel sektör kuruluşlarına büyük görev düşmektedir.''