Babacan: Yeni bir Sermaye Piyasaları Yasası getiriyoruz
-
Babacan, "Yeni bir Sermaye Piyasaları Yasası getiriyoruz. İçinde yepyeni unsurlar ve kavramlar var" dedi
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, vergilerin Türkiye'de düşük seviyede kalmasını beklediklerini ifade ederek, ''Hatta seçilen bazı alanlarda, sektörlerde bütçemiz elverdikçe vergi oranlarını aşağı çekmeye çalışacağız. Bazı alanları öncelikli olarak belirledik. Önümüzdeki birkaç sene içinde bu düzenlemeler yapılacak'' dedi.
Babacan, Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) tarafından düzenlenen ''İstanbul'u Önemli bir Finans Merkezi'ne Dönüştürmek'' konulu konferansta yaptığı konuşmada, pekçok gelişmiş ülkede bugünlerde birtakım mali konsolidasyon baskıları nedeniyle vergilerin artmaya devam ettiğine dikkati çekerek, bankalara yüksek vergiler koymak gibi bir yaklaşımın birçok ülkedeki siyasetçiler için aslında kolay bir çıkış seçeneği olduğunu söyledi.
Türkiye'de ise daha rahat bir durumda olduklarını, bütçe açıkları ve kamu borçlarının düşük seyrettiğini kaydeden Babacan, şöyle konuştu:
''Dolayısıyla vergilerin Türkiye'de düşük seviyede kalmasını bekliyoruz. Hatta seçilen bazı alanlarda, sektörlerde bütçemiz elverdikçe vergi oranlarını aşağı çekmeye çalışacağız. Çok da vaatkar olmak istemiyorum. Çünkü çok hassas bir konu. Bazı alanları öncelikli olarak belirledik. İlerledikçe, önümüzdeki birkaç sene içinde bu düzenlemeler yapılacak.''
-''Zaten açık açık yazıyor''-
Konferanstaki konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Babacan, konuşmasında bahsettiği vergi indirimlerinin ne olduğu yönündeki sorular üzerine, vergilerle alakalı indirim yapacaklarını veya yapabileceklerini söyledikleri alanların İstanbul Finans Merkezi Projesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nda zaten işaret ettikleri bazı seçilmiş unsurlar olduğunu söyledi.
Orada açık açık ''Eğer günün birinde bütçe imkanlarımız müsait olursa, o zaman şu şu alanlarda vergi indirimleri söz konusu olabilir'' dediklerini hatırlatan Babacan, ''Ama bugün için verilmiş bir karar yok. İleriye doğru baktığımız, uluslararası piyasalarla mukayese ettiğimiz indirilebilecek vergi alanları zaten açık açık Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nda yazıyor'' dedi.
-''Bugün için verilmiş kararımız yok''-
Bir soru üzerine, hafif ticari araçlarla alakalı yüzde 5'lik vergi artışının temel sebebinin binek otomobillerle hafif ticari araçlar arasındaki vergi farklılığının çokluğu, yani binek otomobil yerine insanların hafif ticari araca yönelişi ve bu araçların aslında binek otomobil olarak kullanılması olduğunu anımsatan Babacan, binek otomobil ile hafif ticari arasındaki vergi farkını daraltmak amacıyla bunu getirdiklerini hatırlattı.
Ali Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Hafif ticari araç diye satılan araçların bazıları zaten binek otomobil gibi kullanılıyordu. Biz şu anda gelişmeleri izliyoruz. Değerlendirmeleri kuşkusuz yapacağız. Hafif ticarideki satışlar, binek otomobildeki satışlar nasıl? Çünkü sadece basit şekilde hafif ticari araçtan binek otomobile kayış olabilir. Bu da aslında bizim arzu ettiğimiz ve hedeflediğimiz birşey... İnsanlar eğer binek otomobil istiyorsa, hafif ticari araç alıp da koltuk koyup binek otomobil gibi kullanmayacak. Dolayısıyla sektörün tümüne bakmamız lazım. Tümüne bakıp gelişmeleri izleyeceğiz. İleride gerekirse adımlar kuşkusuz her zaman atılabilir. Ama bugün için verilmiş bir kararımız kesinlikle yok.''
-''Söylentiler satışları düşürebilir''-
Bu tür tartışmaların riskli olduğuna dikkati çeken Babacan, herhangi bir sektörle ilgili verginin düşeceği yönündeki söylentinin o sektördeki satışların durmasını beraberinde getirdiğini, bundan dolayı sektör temsilcileri ve ilgili herkesin vergi konusunda çok dikkatli konuşması gerektiğini, ''vergi inecek'' söylentisi yayıldığında mevcut satışların düşebileceğini, bunun hiç kimseye faydası olmayacağını söyledi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, konuşulanların nereye gideceğini, sektörün beklentilerinin nerede nasıl değerlendirileceğinin çok dikkatli ele alınması gerektiğini ifade ederek, ''Bugün için kesinlikle yeni bir değerlendirme söz konusu değil. Mevcut vergi oranları aynen devam ediyor. İlerideki değerlendirmelerde farklı gelişmeler olursa, zaten günü gelince açıklarız, uygularız. Hep beraber aldığımız kararları Resmi Gazete'de okursunuz'' şeklinde konuştu.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''Yeni bir Sermaye Piyasaları Yasası getiriyoruz. İçinde yepyeni unsurlar ve kavramlar var. Ayrıca İMKB'nin yeni yapılandırılması, anonim şirket haline gelmesi ile ilgili unsurları da o yasanın içerisine koyacağız. Yani İMKB değil de İstanbul Borsası diyebileceğimiz daha büyük bir çatı kuruluş haline gelmesi. Özelleştirmeden sonra halka arzı söz konusu olabilecek'' dedi.
Babacan, Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) ve Akbank işbirliğiyle düzenlenen ''İstanbul'u Önemli Bir Finans Merkezi'ne Dönüştürmek'' konulu konferansın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, akaryakıt vergilerinde indirimine ilişkin sorusuna Babacan, akaryakıtın sürekli dışa bağımlı olunan ve döviz ödenen bir konu olduğunu belirterek, ''Akaryakıt vergileriyle ilgili kesinlikle bir değişiklik gündemimizde yok'' dedi.
TMSF ve BDDK Başkanlıklarının görev sürelerine ilişkin soruya da Babacan, ''Onunla ilgili bir yasal düzenleme yaptık sayın Cumhurbaşkanımızın onayından sonra yürürlüğe girecek. Daha sonra biz hem TMSF Başkanı hem de BDDK Başkanı ile ilgili kararlarımızı vereceğiz. Verilmiş bir kararımız yok. Önce yasal düzenleme yapılacak, ondan sonra atama kararlarımızı vereceğiz. Henüz bir acelemiz yok. İki kurum da tıkır tıkır çalışıyor, aksayan bir şey yok. Başkanlığa da atama için herhangi bir acele içinde değiliz '' diye konuştu.
Sermaye piyasalarına yönelik soru üzerine de Babacan, şunları kaydetti:
''Bu çalışmayı Sermaye Piyasası Kurulumuz yaptı. Başbakanlığa bunu gönderdi. Başbakanlıkta geçen hafta geniş bir toplantıyla değerlendirme yapıldı. Ankara'ya dönünce gece saat 02.30'da bakanlarımızla ve ilgili bürokratlarımızla yasayı gözden geçireceğiz. Yeni bir Sermaye Piyasaları Yasası getiriyoruz. İçinde yepyeni unsurlar ve kavramlar var. Ayrıca İMKB'nin yeni yapılandırılması, anonim şirket haline gelmesi ile ilgili unsurları da o yasanın içerisine koyacağız. Yani İMKB değil de İstanbul Borsası diyebileceğimiz daha büyük bir çatı kuruluş haline gelmesi. Özelleştirmeden sonra halka arzı söz konusu olabilecek. Bu daha ileriki zamanda gündemimizde var ama piyasa şartlarına bağlı. Biz çalışmaları en kısa zamanda bitirmek istiyoruz. Bizim hedefimiz, bu yasal düzenlemeyi hızlıca Meclis'ten geçirmek ve uygulamaya sokmaktır. Umarım Meclis tatile girmeden biter ama bitmezse de gelecek döneme kalır. Meclis tatile gitmeden önce biterse sermaye piyasası açısından çok daha faydalı olur.''
''Tasarruf ve teşvik paketinin ardından tedbir paketi de konuşuluyor. Böyle bir hazırlığınız var mı?'' sorusuna da Babacan, ''Farklı konularda, farklı tedbirler her zaman gündeme gelebilir ama bugün için şu anda Sermaye Piyasası Kanunu'nun dışında Meclis'e göndermek için hazırladığımız başka bir şey yok. Meclis'in kapanmasına 1,5 ay kaldı. Meclis kapanmadan onlara yoğunlaşmış durumdayız'' dedi.
-Euro Bölgesi'ne uyarı...-
Yunanistan'daki seçimlere ilişkin soruyu da Babacan, şöyle yanıtladı:
''Seçim sonuçlarını ve piyasaların değerlendirmesini izliyoruz, ancak hem Yunanistan için hem de problem yaşamakta olan Avrupa ülkeleri için bir gerçek var. Bu ülkelerin reform yapması gerekiyor. Bu ülkelerin, bütçeleriyle ilgili, borç stoku ile alakalı adımlar atmaları gerekiyor. Aynı zamanda Avro Bölgesi'ndeki dayanışmayı da mutlaka görmemiz gerekir. Avro Bölgesi'ndeki hiçbir ülkeye 'ne halin varsa gör, seni yalnız bırakıyoruz' denmemeli. Çünkü siz bir ülkeyi Avro Bölgesi'ne alıyorsanız, egemenliğin en önemli işaretlerinden kendi para biriminizi, o ülkelerle paylaşıyorsunuz, ama o ülkelere hiçbir zaman 'bana ne, ben karışmam' diyemezsiniz. Avro Bölgesi'ndeki dayanışmayı son derece önemsiyorum. Avro Bölgesi'ne üye olan her bir ülkenin de kendi ev ödevini mutlaka zamanında yapması gerektiğini düşünüyorum''
''Seçimlerin ardından piyasalarda sizin hedeflerinizi etkiler mi?'' sorusuna da Babacan, ''Şu anda bizim kaygılandığımız ciddi bir gelişme yok. Kuşkusuz bu hükümetlerin kurulması, programların açıklanması ve gelecek adımları izlememiz gerekiyor. Seçim ortamında her şey konuşuluyor. Umarız ki politikalara daha ciddi şekilde yaklaşılır. Doğru adımlar atılmazsa Fransa ekonomisiyle ilgili de riskler var. Yeni hükümetten beklentimiz, Avrupa ve Fransa'nın istikrarı için ekonomik adımların gecikmeden atılmasıdır'' diye konuştu.
Kira sertifikasına ilişkin soruya da Babacan, bununla ilgili bir yasal düzenleme gerektiğini belirterek, ''Önce komisyonlarda görüşülecek sonra genel kurula gelecek. Genel kurulda kabul edilip, resmi gazetede yayınlanıp, kanun haline geldikten sonra Hazine Müsteşarlığımız piyasa şartlarına göre, zamanlamasına miktarına karar verecek'' dedi.
Bir gazetecinin, ''SPK Yasasıyla ilgili telefon dinleme talebi vardı. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna da Babacan, ''Bunlar değerlendiriliyor. SPK'nın bir takım arzuları var ama ne kadarı gerçek olur? Diğer Bakanlıklarımızla değerlendirdikten sonra kararı veririz'' dedi.
Bireysel emeklilik düzenlemelerine ilişkin soruya da Babacan, şöyle yanıt verdi:
''Bireysel emeklilik Türkiye'de büyüyen bir alandır. 10 yıl içinde 2,5 milyon vatandaşımız sisteme girdi. 16 milyar liralık bir fon toplanmış durumdadır. Bireysel emeklilik şirketlerinin ortak kanaati, yeni düzenlemelerle beraber buna bir ivme verileceği ve artışın daha da yükseleceği söyleniyor. Bizim de beklentimiz bu yönde bulunuyor. Getiri derken risk ve getiriyi bir yerde düşünmek lazım. Eğer emeklilikten bahsediyorsak, bunu daha garantili türden yatırım araçlarına yönlendirilmesi gerekiyor. Bunu Hazine Müsteşarlığımız yönlendiriyor.''
-''Kredi derecelendirme kuruluşları geriden geliyor''-
Stardart&Poors'un Türkiye'nin kredi notuna ilişkin değerlendirmesine yönelik soru üzerine de Babacan, şunları kaydetti:
''Ben, kredi notu yükseldiğinde de düştüğünde de birşey demiyorum. Kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği notları çok önemli konuymuş gibi değerlendirmemizin bir fayda getirmeyeceğini düşünüyorum. Bizi değerlendiren yatırımcılardır, uluslararası finans camiası, analistlerdir. Türkiye'ye doğrudan sermaye artışı devam ediyorsa, Türkiye'ye 3 yıl içerisinde 12 bankaya daha burada temsilcilik açma izni verildiyse, işler yürüyor. Kredi derecelendirme kuruluşları geriden geliyor. Eskiden yatırımcılara ön gösteren kuruluşlardı. Şimdi bırakın önden giden, gelişmeleri 2-3 sene geriden takip etmeye çalışan kuruluşlar durumuna düştüler. S&P'nin Türkiye'nin görünümünü değiştirmesi üzerinde hiçbir etkisi olmadı.''
Fransa'da Hollande hükümetinin gelmesiyle nelerin değişeceğine yönelik soruya da ''Hollande hükümetini kurduktan sonra oturup konuşmamız gerekiyor. Avrupa'nın geleceği için vizyonel bir yaklaşımı yine Fransız hükümeti gösterir'' dedi.