Advertisement
SEKTÖR HABERLERİ ABONE OL

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''10 senedir bizi yıkmak için her şeyi yaptı birileri. Bir kısmı yargıda. Tankla, tüfekle, cuntacılıkla yıkamayacaklarını anlayınca içimizden bizi yıkmaya çalıştılar'' dedi.

Arınç, Bursa'daki yerel televizyonların ortak yayınladığı ''Medya Buluşması'' adlı canlı yayın programında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

''Yeni Teşvik Sistemi, ekonomide yaşanan gelişmeler ve Hükümetin ekonomiyi sıcak hale getirecek önlemleri''ne ilişkin soru üzerine Arınç, AB'de işçilerin eksilere imza attığını, birçoğunun maaş alamaz hale geldiğini söyledi.

Buna karşın Türkiye'nin iyi yolda olduğunu ifade eden Arınç, özellikle finans sektörünün çok güçlü olduğunu vurguladı.



-''Bu dengeyi bozmayacağız''

Finans sektörünün güçlü olmasının, Türkiye'nin AB ülkelerinin durumuna düşmesini engellediğini dile getiren Arınç, şöyle devam etti:

''Bu dengeyi bozmayacağız. Ekonomi yönetimi çok akıllı, vatansever insanların elinde. Ali Babacan'ı, Zafer Çağlayan'ıyla, Maliye Bakanı'yla hepsi 24 saat ekonomiyi takip ediyorlar. Bizim sıkıntımız cari açığın kapatılmasıdır. Biraz ithalata dayalı işlerin, ülkede yapılarak ithalatının kesilmesi, tasarrufun yönetilmesi, katma değeri yüksek ürünlerin yapılmasıdır. Ekonomide Türkiye'yi, ekonomi kurmaylarını veya ekonomiyle doğrudan ilgili insanları, kurum ve kuruluşları endişeye düşürecek hiçbir olumsuz gelişme yok. Ama her gün kadayıflı baklava yenmez, bunu yemek istemezsiniz. Her firmayla konuştuğunuzda, 'sizin zamanınızda en çok kazancı elde ettik, işler çok iyi, aman istikrar bozulmasın bize düşen fedakarlık varsa biz de onu yapalım' diyorlar.''

Arınç, ''Kadına Şiddet Yasası''na ilişkin soru üzerine, bu kanunun çıktığını ve uygulandığını anımsatarak, ''Ama bilinçsizce, ahlaksızca, edepsizce kadına, kız çocuğuna şiddet uygulanıyorsa bu, eğitimsizlikten, cehaletten biraz da başka faktörlerden kaynaklanıyor. En iyi kanunları yapsanız bile bu kanuna uymayacak insanlar her toplumda bulunabilir'' dedi.



-''Sadece cahil insanların işi değil''

Kanunu mahkemelerin uygulayacağını dile getiren Arınç, ''Gözünü, başını morartmak sadece cahil insanların işi de değil. Gelirken gazetede okudum, elit tabakadan biri, TRT haber spikerinden biri, kocasından şiddet görmüş. Hangi kanun buna çare olacak? Evin içine giremiyorum ki. Halasının bacağını kırmış, karısının gözünü, başını kanatmış. Kanun var. 'Önleyin' derseniz binlerce aile var, binlerce sevgili, boşanmış insan var. Çocuklar meydana gelmiş, bunların her birinin başına muhafız dikmek mümkün değil'' diye konuştu.

Sağlıkta şiddete ilişkin soruya ise Arınç, şu yanıtı verdi:

''Sağlıkla şiddet, kadına şiddet... Sadece sağlıkta değil, eğitimde de var. Öğretmenini döven edepsizler de var, öğretmenine karşı şiddet uygulayan öğrenci olmasa bile yakını var. 'Sağlık elemanları' dediğimiz zaman milletvekillerinden de doktora şiddet uygulayanlar çıktı. BDP'li kadın milletvekilinin emniyet amirini tokatladığını herhalde unutmuyoruz. Bu şiddet, bu saygısızlık, edepsizlik elbete karşılığını bulmalı. Onlar için ayrı kanun elbette düşünülüyor. Bazı olaylardan emniyetin de yargının da haberi olmuyor, 'o kişi Allah'ından bulsun, rezil olmayayım' diyor, utanıyor, sıkılıyor. Bir doktorun, bir zalim insan tarafından darbedildiğini düşünün, fotoğrafları çekilecek, her gün mahkemeye gidecek, boynu büyük olacak. Şimdi şikayet ve itirazı zorunlu kılıyoruz, ayrıca güvenlik önlemlerini artırıyoruz.''

Arınç, Van Milletvekili Özdal Üçer hakkında Van Cumhuriyet Başsavcılığı'nın fezleke tanzim ettiğine değinerek, ''TBMM'ye gelecek, belki de dokunulmazlığı kaldırılacak. Kaldırılırsa da yargılanması temin edilecek. Bir doktora karşı böyle bir hareketin olmaması lazım, kesinlikle buna kimse müsamaha göstermez'' ifadesini kullandı.



-''Güneri Civaoğlu'nun 2014 senaryosu''

Gazeteci yazar Güneri Civaoğlu'nun, ''2014 senaryosu'' ve buna göre kendisinin bir yıllığına başbakan olacağının anımsatılması üzerine Arınç, ''Siz 'senaryo' dediğinize göre arkasındaki soruya gerek yok. Senaryolarda gerçeklik payı her zaman olmaz. RTÜK'ten biliyorum, 'Muhteşem Yüzyıl'la ilgili çok şikayet olmuş. Ama RTÜK, muhteşem bir gerekçeyle bu şikayetlerin hepsini püskürtmüş. Ne diyor gerekçesinde, 'tarihi olayları birebir canlandırmak ancak belgeselde mümkün olabilir. Oysa bu film veya bir dizi... Dizinin içinde kurguda ve senaryoda farklı şeyler olabilir. Gerçek hayatla sinemayı bir tutmamak lazım'' dedi.

Herkesin bir şeyler yazacağını ve söyleyeceğini belirten Arınç, şöyle konuştu:

''Kimilerinin dedikleri, bilimsel verilere dayalı olabilir. Bir plandır, projedir, tutma ihtimali olabilir. Ama hayat mobil. Sizin bahsettiğinizin gerçekleşme ihtimali ancak iki yıl sonra mümkün olacak. Bu iki yıl 700 gündür. Bu 700 gün içinde neler olur neler. Dolayısıyla gerçek mi olacak değil mi insanlar yaşar mı insanlar yaşadıkları süre içinde nasıl değişim olur, siyaset nasıl bir tablo alır, halktaki değişim hangi istikamette olur, kim ayakta kalır, kim kapaklanır, kim yüzüstü gider? Bunları görmek için Allah ömür verirse daha iki yılımız var. Bugünden bakarak, 'şu şuraya uygun, bu da buraya münasip' derlerse, ne yapalım herkes yazacaktır, ağzı olan konuşur, kalemi olan yazar.''



-''Erkan Mumcu nerede şimdi?''

Arınç, disiplinli bir parti olduklarına işaret ederek, ''Söz konusu disiplin, en alttakinden en yukarıdakine kadar birbirini seven, tanıyan ama parti çalışmaları ve hedef konusunda hatır, gönül ilişkisi bilmeyen bir ilişki anlamına geliyor'' dedi.

''Böyle yapmasaydık 10 yıl ayakta kalmamız mümkün olmayacaktı'' diyen Arınç, şunları söyledi:

''10 senedir bizi yıkmak için her şeyi yaptı birileri. Bir kısmı yargıda. Tankla, tüfekle, cuntacılıkla yıkamayacaklarını anlayınca içimizden bizi yıkmaya çalıştılar. Bu partinin iki insanından biriyim. Her şey benim bilgim dahilinde oluyor. Meclis başkanıyken de böyleydi şimdi de böyle. Biz bu partiyi sokakta bulmadık, sokağa da teslim edecek halimiz yok. Erkan Mumcu'yu biz başka partiden aldık. Hemen Milli Eğitim Bakanlığı'nı, arkadan Kültür Bakanlığı'nı verdik 2,5-3 yıl. Bizi içimizden yıkmak isteyenler kanına girdiler, 'aslansın, kaplansın kardeşim, sen bu partide heder olup gidiyorsun, bu partinin de sonu yok. Sen ayrıl, artı parti kur biz sana destek olacağız, sen AK Parti'nin bile yerini tutabilirsin' dediler. Bunu bana söylemeye cesaret edemezler. Söyleseler de alacakları cevapları biliyorlar. İnsanların zayıf tarafını bilenler var. Partiden 8-10 adam aldı, birkaç tane de CHP'den adam getirdi, 3 günde grup kurdu.''

CHP'yle iki partili parlamentodayken o dönemde üçüncü bir partinin çıkarıldığını belirten Arınç, ''2,5 yıl bakanlık yapmışsın, her yaptığımız icraatı alkışlamışsın, biz de seni bakanımız diye sevmişiz. Birilerinin kışkırtmasıyla partiden adam çaldın, daha da alıp götürecekti, zor toparladık partiyi. Biz partiyi sokakta bulmadık. Nerede şimdi Erkan Mumcu, sokağa çıkabiliyor mu partisi var mı? Yok. Son seçime girebildi mi? 2007'ye bile giremedi'' dedi.

Abdüllatif Şener'in de partinin kurucularından olduğunu, teşkilatlanmayı birlikte yaptıklarını ifade eden Arınç, ''Çok çalışkan, akıllı bir arkadaşımızdı. Ona da aynı kanallar. 'Seni cumhurbaşkanı bile yaparız be' dediler. Deniz Baykal'ın, Önder Sav'ın cumhurbaşkanı adayıydı. Türkiye Partisi var mı şimdi, seçime girebildi mi?'' diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AK Parti'nin parçalanması için birçok hesaplar yapıldığına dikkati çekerek, ''Siyasetin içindeyiz, kaşına gözüne bakarak adamı alırsın ama kalbindeki fesatlığı bilemezsin. Kimin tesirinde, kimin etkisinde, kimin arkasından gidiyor? Bizim çok dikkatli olması lazım'' ifadesini kullandı.



-''Kaleminizi satmayın''

Bülent Arınç, gazetelerin her köşesini olabildiğince takip eden, herkesin yazdığını anlamlandırmaya çalışan bir insan olduğuna değinerek, şunları kaydetti:

''Kaleminizi satmayın. Bir insan belli kaynaklardan geçimini temin ediyorsa, bu geçimini temin ettiği kurum ve onun başındaki şahıs için her gün bir şeyler yazıyorsa kendine dikkat etsin. Ekmeğini yiyorsun, onun davulunu çalmaya mecbursun. Onun davulunu çalarken karşındaki insana vurma, bu bir. Ben bir bakan olsam, yatırımcı bakanlığın başında olsam, benim bakanlığım ihalesi çok olan bakanlık olsa, benim bakanlığımın ihalelerine katılan bir iş adamı gazete de çıkarıyorsa, o gazete benim aleyhimde bir şey yazabilir mi? Deneyin bakalım, yazamaz. Bir de buna dikkat etsinler. Ben bu siyasi hayatımda her söylediği sözü yapması mümkün bir bakan olarak eğer işi paraya tahvil edecek olsaydım, Türkiye'nin en zengin insanı olurdum. Ama evimi bile Bank Asya'dan aldığım parayla, borçlanarak almaya çalışıyorum. Meclis başkanlığımdan sonra arabamı da yine krediyle aldım. Elimde hazır param yok. Üç aylık maaşımdan başka gelirim yok, kimseden de hediye istemiş değilim.''

Çok işlere vesile olduğunu ancak bunu hiçbir zaman maddi karşılıkla yapmadığını vurgulayan Arınç, ''O gazeteci kesimi veya siyasetçi kesimi, birilerinin davulunu çalarak beni burada yıpratmaya kalkmasın, hepsinin ipliğini pazara çıkarırım. Kimlerden besleniyorlar, maaş alıyorlar, çıkar temin ediyorlar bunları bilirim. Bursa basınından memnunum, 1-2'si hariç onlar da niçin yazdıkları çok malum insanlar. Onlar adına Bursa medyasını suçlayacak değilim. Ama beni vurmaya kalkan insanın niçin bunu yaptığını da biliyorum. Birilerinin parasıyla bana yapıyorsa, vallahi burnundan fitil fitil getiririm'' dedi.

AA