Gül: Sizin ne derdiniz var Türkiye ile?
Gül, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande ile görüşmesinden "Sizin ne derdiniz var Türkiye ile? Hangi konuda çıkar çatışmamız var, düşman gibi davranırız birbirimize, var mı böyle bir şey? Yok! Dolayısıyla yeni bir dönemi başlatmak yerinde' dedim" aktarımında bulundu
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeni Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile görüşmesiyle ilgili olarak, ''Kendisine çok açık söyledim, 'Sizin ne derdiniz var Türkiye ile' dedim. 'Hangi konuda çıkar çatışmamız var, şu konuda sizin ve bizim çıkarımız çatışır, düşman gibi davranırız birbirimize, var mı böyle bir şey? Yok. Dolayısıyla, yeni bir sayfa açmak, yeni bir dönemi başlatmak yerinde' dedim'' diye konuştu.
Gül, ''Doğrusu (önceki Cumhurbaşkanı Nicolas) Sarkozy'nin tersine bir durum var ortada. Hollande, Türkiye'nin Asya'da, Afrika'da, mağrip ülkelerinde, başka yerlerde ne kadar çok referans verilen bir ülke haline geldiğini görmüş vaziyette, Türk ekonomisini takip ediyor. Dolayısıyla, eminim ki doğru dürüst bir değerlendirme yapacaklardır kendileri ve süratli bir şekilde ilişkilerimiz değişebilir'' dedi.
Gül, NATO zirvesi kapsamındaki bulunduğu Chicago'da Türk basın mensuplarına yönelik toplantı düzenledi.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gül, Fransa'nın yeni Cumhurbaşkanı François Hollande ile görüşmesinde ''Fransa'nın Türkiye'ye yönelik tavrında yumuşama görüp görmediğine'' dair soru üzerine, şunları söyledi:
''Ben kendisine çok açık söyledim, 'Sizin ne derdiniz var Türkiye ile' dedim. 'Hangi konuda çıkar çatışmamız var, yani şu konuda sizin ve bizim çıkarımız çatışır, düşman gibi davranırız birbirimize, ne var' dedim, 'Var mı böyle bir şey? Yok. Dolayısıyla, yeni bir sayfayı açmak, yeni bir dönemi başlatmak yerinde. Ama eğer bizim bilmediğimiz bir şey varsa, söyle. Yani senden önceki başkan Sarkozy'nin kendi tavırları vardı. Ne demek, 20 yıl geçmiş, Fransa'dan Türkiye'ye daha bir devlet ziyareti yapılmıyor, yani düşman mı Türkiye. Ne oluyor, eğer varsa bilmediğimiz bir şey, söyle' dedim.
Doğrusu Sarkozy'nin tersine bir durum var ortada. Bunların hep farkında olduğunu gördüm. O da gayet açık seçik, gayet samimi bir şekilde konuştu. Sarkozy'i çok iyi bildiğim için bu mukayeseyi yapabiliyorum, kendi çıkarlarına doğrusu, ekonomik olarak çıkarlarına, siyasetçi olarak çıkarlarına.
Bir de şunu gördüm ki Hollande, Türkiye'nin Asya'da, Afrika'da, mağrip ülkelerinde, başka yerlerde ne kadar çok referans verilen bir ülke haline geldiğini kendisini görmüş vaziyette, kendisi söyledi bana. Türk ekonomisini takip ediyor. Dolayısıyla, eminim ki doğru dürüst bir değerlendirme yapacaklardır kendileri ve süratli bir şekilde ilişkilerimiz değişebilir. Yani, bir sebebi olması lazım, öyle değil mi? Sınır meselesi mi var? Bir yerde bir şey mi var veyahutta aramızda çözülmemiş bir problem mi var? Bir şey yok ki, yani bunları böylece söyledim kendine''.
Hollande'nin seçim öncesinde belirttiği ''Türkiye'nin AB üyeliği karşı olmadığı'' yönündeki sözlerini tekrarlayıp tekrarlamadığına ilişkin soru üzerine de Gül, ''Tabi, tabi, o konularda rahat bir adam'' dedi.
-Kıbrıs konusu...
Görüşmelerinde Kıbrıs konusunun gündeme gelip gelmediğine yönelik soru üzerine Gül, şöyle konuştu:
''Kıbrıs konusunu birkaç platformda konuştuk, daha doğrusu ikili görüşmeler çerçevesinde konuştuk. En çok tabi BM Genel sekreteriyle konuştuk, kendisinin biraz daha artık bu işte çekimser davranmaması gerektiğini, Türklerin elinden gelen her şeyi yaptığını. İşte sonunda (Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Dimitris) Hristofyas 'aday olmayacağım' dedi. Yani bu kadar çalışma, bu kadar toplantı boşuna mı gitti.
Bu işin bir son tarihi olmadan ve sonunda da bir şey çıkmazsa sorumlusuna karşı neticesi olmadan, bu işlerin, görüşmelerin tamamen israf olduğunu söyledim ve şunu da açıkça söyledim: 'Artık belli ki bu işler yürümeyecekse, o zaman başka alternatifleri, başka şeyleri münakaşa ederek, konuşarak devreye sokarız, buna da hazır olun'. Dolayısıyla yapacağımız başka ne var ki. Amerikalılarla da biraz konuştuk ama biliyorsunuz bu seçim döneminin içerisinde olunca, ikinci döneme Başkan Obama seçilirse, bunlar herhalde çok daha rahat şekilde ele alınacak konular olacak.
Tüm bu süre içerisinde bunlar ama boşa geçen zaman değil. Dünya vicdanını, bütün dünya liderlerinin vicdanını önce kazanmak, bu önemli bir şey. Haklılığımızın herkesin vicdanında, Türklerin, Kıbrıs Türklerinin haklılığının yer etmesi önemli bir şey. Bu çabalar boşa değil, onu söylemek isterim. Belki geciktiği için bizi üzüyor ama eminim ki sonunda bunların hepsinin karşılığını alacağız.''