Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Dünya Borsalar Federasyonu (World Federation of Exchanges) Genel Sekreteri Hüseyin Erkan, Londra Borsası'nda İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) endeksi ve hisse senedi bazında tezgah üstü pozisyonların açılmasına ilişkin, ''Bu konu zaten bizim WFE olarak da üzerinde durduğumuz piyasada rekabeti bozucu, şeffaflıktan uzak, kamu yararının aksine bazı yatırımcılara ya da aracılara avantajlar yaratan işlemler olarak görülmekte ve mücadele edilmesi gerektiğini düşündüğümüz ciddi bir konudur'' dedi.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Erkan, Londra Borsası'nın İMKB'nin izni olmadan İMKB endeksleri üzerine herhangi bir kontrat açması ve işlem yaptırmasının mümkün olmadığını ancak, tezgah üstü piyasalarda bu tarz işlemlerin yapıldığını söyledi.

Erkan, İMKB olarak endekslerin üzerine oluşturulan tezgah üstü kontratlara izin vermemek için, endeks yapıcıları ve veri dağıtım firmaları ile yaptıkları sözleşmelere, önleyici maddeler koyduklarını anımsattı.

Hisse senedi üzerine tezgah üstü türev enstrümanlarını takip etmenin mümkün olmadığına işaret eden Erkan, ''Borsalar ise yine de İMKB ile anlaşarak ya da iznini alarak hisse senetleri üzerine ya da bunlar üzerine türev işlemleri yaptırmayı tercih edeceklerdir'' diye konuştu.

-''Alıcı ve satıcılar tamamen şeffaflıktan uzak ortamlarda (dark pool) birbirleri ile alım satım yapabiliyor''-

Tüm işlemlerin Türkiye'ye getirilebilmesinin çok zor olduğunu belirten Erkan, iki yatırımcının karşılıklı anlaşarak Londra'da rahatlıkla alım satım yapabildiğini ve takasını da kendi aralarında gerçekleştirebildiğini dile getirdi.

Böyle durumlarda haberlerinin bile olmadığını aktaran Erkan, sözlerine şöyle devam etti:

''Türkiye'de borsaya kote şirketlerin hisseleri ancak borsada alınıp satılabiliyor. Ancak Avrupa ve Amerika'da öyle değil. Aracı kurumlar kendi bünyelerinde alıcı ve satıcıyı eşleştirebiliyor veya alıcı ve satıcı tamamen şeffaflıktan uzak ortamlarda (dark pool) birbirleri ile alım satım yapabiliyor. Takasını da istedikleri yerde gerçekleştiriyorlar.

Bu konu zaten bizim WFE olarak da üzerinde durduğumuz piyasada rekabeti bozucu, şeffaflıktan uzak, kamu yararının aksine bazı yatırımcılara ya da aracılara avantajlar yaratan işlemler olarak görülmekte ve mücadele edilmesi gerektiğini düşündüğümüz ciddi bir konudur.''

-Genel Kurul Ekim ayında Taipei'de-

Bu yıl Ekim ayında Taipei'de yapılacak Genel Kurul'da Genel Sekreterlik unvanının CEO (Chief Executive Officer/Üst Yönetici) olarak değiştirileceğini hatırlatan Erkan, bundan sonra Üst Yönetici olarak WFE'yi tam yetkili olarak temsil edebilme, basınla ilişkileri doğrudan yürütebilme, düzenleyici otoritelerle ilişkilerde tam yetkili olarak dünya çapında sektörün görüşlerini sunabilme gibi donanımlı olarak görev yapabileceğini anlattı.

Şu anda geçerli olan Genel Sekreter tanımının yeterli temsil yetkisine sahip olmadığını söyleyen Erkan, ''Ancak yine de yönetim kurulunun onayı ile şu anda bahsi geçen temsil yetkileri kısıtlı da olsa dolaylı olarak genel sekreter tarafından yürütülebiliyor'' dedi.

Erkan, borsa gibi işlem yaptıran ancak lisanslı borsaların tabi olduğu yükümlülüklere tabi olmayan, çok daha düşük maliyetlerle çalışan, fiyat oluşumuna katkı sağlamayan fakat borsalarda oluşan fiyatları referans alarak işlem yaptıran ve çoğunlukla aracı kurumlar tarafından yönetilen sistemlerinin de lisanslı borsaların tabi olduğu kural ve yükümlülüklere tabi olmaları gerektiğini vurguladı.

Erkan, şunları kaydetti:

''Bu gidişle maalesef fiyat oluşumunda etkinliğin kaybı ile beraber haksız rekabet ve şeffaflıktan uzak, çok daha yüksek maliyetli sermaye piyasası yapılarına doğru giderek hızla yaklaşmakta olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Kamu yararının gözetildiği piyasa yapısının gereğinin tekrar düşünülüp dizayn edilmesi gerektiği görüşündeyim.

Bu konuda WFE olarak çeşitli ortamlarda bu görüşlerimizi gündeme getirmekteyiz ve üye borsalarımızla birlikte dünya uygulamalarını örnek göstermekte, araştırma ve bilimsel çalışmalar yapıp kamuoyu ile paylaşmakta, düzenleyici otoritelerle görüş alışverişinde bulunmaktayız.''

-WFE'nin önemli gündem maddesi 'genel kurul'-

Şu anda en önemli çalışmalarının ''genel kurul'' hazırlıkları olduğunu aktaran Erkan'ın verdiği bilgilere göre; Ana Tüzük değişikliği ile birlikte iç yönetmelik değişiklikleri son halini alıyor, bütçe çalışmaları devam ediyor, 6 ila 8 yeni üye alma çalışmaları da mevcut.

Öte yandan türev piyasalarında yeni oluşumlar ve tezgah üstü piyasalardaki gelişmelerle piyasalardaki bölük pörçük yapının etkileri üzerine araştırma raporları da sonuçlanıyor. Bazı istatistiklerdeki tanım değişiklikleri üzerine bir çalışmaları da bitmek üzere.

-''Tüm türev işlemlerin artık organize bir piyasa olarak düzenlenmeli''-

Geçtiğimiz haftalarda SPK'nın bazı internet siteleri hakkında illegal olarak ikili opsiyon işlemi yaptıkları için suç duyurusunda bulunmasını ''gayet yerinde bir uygulama'' olarak nitelendiren Erkan, opsiyonlar dahil tüm türev işlemlerin artık bir an önce organize bir piyasa olarak düzenlenmesi gerektiğini, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ile beraber gerek İMKB gerekse Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası AŞ'nin (VOB AŞ) çalışmalarını tamamladığını dile getirdi.

-Sermaye Piyasası Kanun Tasarısı-

Meclise sunulan yeni Sermaye Piyasası Kanun tasarısının çok daha kapsamlı bir tasarı olduğunu ve Avrupa Birliği ile uyumlu bir çalışma yapıldığını aktaran Erkan, gerek yeni piyasa yapılanmaları gerekse de kamu borsası yerine veya ilave olarak özel borsa kurulması imkanının getirilmesinin, hep doğru yönde atılmış adımlar olarak düşünülmesi gerektiğini belirtti.

SPK'nın bazı piyasa bozucu eylemleri daha detaylı bir şekilde tanımladığına ve yaptırım konusunda eksiklerini de bu yeni kanun tasarısında giderdiğine dikkati çeken Erkan, hükumetin sermaye piyasasının gelişmesi için verdiği desteğin de çok önemli olduğunu, tasarının kanunlaşması için Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın büyük çaba gösterdiğini dile getirdi.

-''Büyük şirketler sermaye piyasasını daha fazla kullanma konusunda iştahlı olacaklar''-

2008 yılından beri devam eden global finansal krizin etkilerinin, halen büyük şirketlerin halka arzlarını zorlaştırdığını ve Türkiye'de de bunun etkilerinin görüldüğünü anlatan Erkan, sözlerini şöyle tamamladı:

''Çok sayıda büyük şirketimizin hazırlığı olduğunu ziyaretlerimizde ve temaslarımızda bizzat gözlemlemiş bulunuyorum. Uluslararası yatırımcıların ürkekliği ve iştah eksikliği nedeniyle bu şirketlerimiz halka arz kararlarını ertelemekte. Yerli sermaye maalesef bu tarz halka arzlara yetmiyor.

Bilindiği gibi halen toplam tasarruflarımızın yurt içi milli hasılaya oranı yüzde 15'in altında ve kurumsal yatırımcı tabanımız yok denecek kadar küçük bir düzeyde. Ayrıca yeni Türk Ticaret Kanunu ve bunun şirketler üzerindeki etkileri ile birlikte yeni Sermaye Piyasası Kanunu ve kurumsal yönetim kurallarındaki değişiklikler de şirketleri bekle-gör şeklinde hareket etmeye yönlendirdi. Büyük şirketlerimiz bundan sonra sermaye piyasasını daha fazla kullanma konusunda iştahlı olacaklardır diye düşünüyorum.''