Arınç: TÜSİAD 28 Şubat'ın hesabını vermeli
Başbakan Yardımcısı Arınç, ''TÜSİAD 28 Şubat'taki kötü rolünün hesabını herkesin verdiği gibi vermeli'' dedi
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''TÜSİAD gerçekten bir halkın temsilcisi olduğunu ifade ediyorsa 28 Şubat'taki kötü rolünün hesabını herkesin verdiği gibi vermeli'' dedi.
Arınç, AK Parti Osmangazi İlçe Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar'ın 5 gündür yurt dışında olduğunu, en son Bosna Hesek'e geçtiğini söyledi.
Bosna Hersek'in Aliya İzzet Begoviç'in emanet bıraktığı bir ülke olduğunu ifade eden Arınç, ''İstanbul'un savunması Saraybosna'dan başlar' derler, bütün Balkanlar da böyledir. Hepimiz Balkanlar'daki eski topraklarımız Evladı Fatihan ile ilgileniyorsak, rahmetlinin hemen ölmeden bir iki gün önce Başbakanımıza söylediği söz şudur; 'Bosna'yı size emanet ediyorum'' dedi.
Bu sırada duygulanan Arınç, ''Elimizden geleni yapıyoruz. Üsküp için ne yapıyorsak Prizren için ne yapıyorsak Mamuşa için ne yapıyorsak bütün o topraklarda kardeşlerimizin daha huzurlu yaşaması için her şeyi yapmaya devam edeceğiz. Bir gün evvel Ukrayna bir gün evvel Azarbeycan, koşuyoruz, koşuyorlar, bütün mesele Türkiye'nin güçlü bir ülke olması. Suriye'nin halini görüyorsunuz, Irak'ta her gün patlamalarda 70-80 kişi ölüyor. İran'ın ne yaptıkları ne yapmadıkları her şey gündemde. Ama biz hamdolsun dünyanın her yerindeki meselelerle ilgilendiğimiz gibi bölgemizin, komşu ülkelerin sorunlarına da ilgi duyuyoruz'' diye konuştu.
-''Biz eşkıya değiliz''-
Arınç, şu anda mücadele ettikleri tek olumsuzluğun terör olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Elimizden geleni yapıyoruz. Terörle mücadelede son yıllarda kazandığımız başarı çok büyüktür. Paradoks, göreceksiniz sözümde bir çelişki bulmaya çalışacaksınız. 'Nasıl olur Afyon'da 25 tane, ondan önce 10 tane, daha önce bilmem hangi baskında kaç tane. Dağlıca'da, Gediktepe'de şu kadar askerimiz.' Bunları televizyonda anlatmaya çalışıyoruz örgüt son deminde, son çırpınışlarını yaşıyor. Gönderdiği eşkıya ölmek için geliyor. Ölmek için gelen adamla siz onu öldürmemek, hatta yakalamak, kendinizi müdafaa etmek için çarpışıyorsunuz. Onlar eşkıya, biz eşkıya değiliz, devletiz. Devlet terörle mücadelesini hukuk çerçevesinde yapar. Onların sahip olduğu serbestliğe biz sahip değiliz. O iç ve dış destekli sızıyor, şehir merkezlerine sızacak kadar eylemler yapıyor. Çok şükür mani olduklarımız ortaya çıkan eylemlerin 100 mislidir. Hiçbir endişeniz olmasın, asker de polis de yerine göre bütün güvenlik görevlilerimiz canla başla çalışıyorlar. Genelkurmay Başkanımız kuvvet komutanlarımız, kaç gündür Şemdinli'nin dağlarında. Bu meseleyi çözmeden Ankara'ya dönmemeye yemin ettiler. Allah onları kötülüklerden korusun.
Siz istihbaratınızı güçlü tutacaksınız, kötü emellere engel olacaksınız, onu yapmaya çalışıyoruz. Bu hainlerin yerelde az da olsa desteği var. Dışarda çok daha fazla destekleri var. 30-35 yıldır yapılan mücadelenin ancak son 5 yılında sonuç alabiliyoruz. İşin içinde olan birisi olarak söylüyorum; geçmişte istihbarat dağınıktı. Nerede eylem yapılacak bilinmezdi. Yok etmek için gidilirken pek çok yerde 'durun bakalım' denildiğini biliyoruz. Çok şükür bugün her şeyiyle senkronize olmuş bir mücadelenin içindeyiz.''
-Kılıçdaroğlu'nun sözleri-
CHP Genel Başkanı Kemal Klılıçdaroğlu'nun, Afyonkarahisar'daki patlamayla ilgili sözlerine de değinen Arınç, şu değerlendirmeyi yaptı:
''Zaten bu başarımızı Kılıçdaroğlu'nun sözlerine bakarak tasdik edebilirsiniz. O ne kadar bu işten şikayet ediyorsa inanız biz o kadar başarılıyız. Ana muhalefet partisi lideri nasıl olur da bu kadar sorumsuzca laflar sarf edebilir. Nasıl olur da ağzından hep kötü sözler çıkabilir. Her söylediğinin arkasından çark etmesine alıştık, ama düşünün ki hükümet adına ben açıklama yapıyorum, bir gazeteciye şunu söylediğini duyuyoruz; 'Yüksek rütbeli bir subay bana dedi ki; (Afyon'daki olay yüzde 99 sabotajdır.)' Arkadaşlar biz hükümetiz. Bu ülkeyi biz yönetiyoruz. Başarısız olursak bütün sorumluluk üstümüzdedir başka hiçbir yerde aramayız. Bu olayın üzerinde bütün ihtimalleri değerlendirerek duruyoruz. 'Bir asker yapmıştır' diye saplanıp kalmıyoruz. İçerden dışardan bütün ihtimalleri değerlendiriyoruz. Askeri savcılık istihbarat bütün çalışmaları yapıyor. Düşünün içeride 25 kişi var vefat etmiş, şahit olunmayan bir şey. Evet orası askeri birlik. Askeri birlikte emir komuta vardır, onları tespit etmeye çalışıyoruz. Dışarıda bu olay olsa sabotaj ihtimali daha fazla önem kazanır. İçerisi ve dışarısı asker tarafından korunan bir yerde ya dışardan bir müdahaleyi düşünmek ya da içeriye sızmış birinden bunun hesabını sormak gerekebilir. Bütün ihtimalleri savcılık değerlendirdi ve siz sadece 'yüzde 99 sabotaj' derseniz ve 'bir asker söyledi' derseniz, bizim de çıkıp 'kimdir bu asker, elinizdeki bilgiler belgeler nelerdir?' deme hakkımız var. Nitekim sorduk; önce 'karıştırmayın o işleri' dedi, ondan sonra 'tartışmalı işler bu işler' dedi. Sonra duymazdan geldi, sonra da 'bana uzmanlar söyledi' dedi. Yüksek rütbeli asker oldu uzman. Peki nasılmış, nedenmiş bu sabotaj? Bunu söylemiyor. Böyle bir muhalefet liderine böylesine bir sorumsuzluk yakışmaz. Türkiye'de bu mesele üzerinde oynanacak, halkın hissiyatını ranta dönüştürecek bir mesele olamaz. En son da askeri savcılık kararını açıkladı; 'sabotaj ve dış etkili bir olay değildir' dedi. Askeri savcının söylediğini sen hangi delili ortaya koyarak şimdi aksini ispat edebileceksin. Hiç ortalıkta görünmüyor. Kendisine bir şey sorulduğu zaman lastik gibi hiçbir şey söylememiş gibi davranabiliyor, çünkü sorumsuz. Hayatı böyle sorumsuzluklarla dolu bir insan Türkiye'de iktidara gelecek ülkeyi yönetecek, Allah muhafaza buyursun, Allah bunların eline bırakmasın.''
-''Gerçekten halkın temsilcisi olduğunu ifade ediyorsa...''-
Arınç, işlerini iyi yaptıklarını dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Biz yaptığımız işi iyi yapıyoruz o yüzden sayın Boyner'in de üzülmesine gerek yok. TÜSİAD Başkanı şunu iyi bilmeli ki kendisini ne kadar sevip takdir ettiğimi çok iyi bilirler. 'Allah Allah' diyorsunuz içinizden değil mi ama ona sorarsanız bilir. Çünkü çoğu zaman atışıyoruz kendisiyle. Söylemeye göstermeye çalışıyor. Bu yüzdende TÜSİAD belki geçmişte Türkiye'nin en itibarlı kurumu iken belli bir kesimi çok iyi temsil ediyorken son zamanlarda genel başkanlık yapacak kimseyi bile bulamaz hale geldi. Niçin söyledikleri Türkiye'nin meseleleri, sorunları ve gerçekleri değil. Hanımefendi buyuruyorlar ki; Afyon'un gerçeğini öğrenmek istiyoruz, Uludere'nin gerçeğini öğrenmek istiyoruz. Evet, bunlarda öğrenmediğimiz bir şey kaldı mı? Yani 'bizim kesin şöyledir' diyebilmemiz için adli ve idari soruşturmanın sonucunu açıklamamız lazım. Adli ve idari soruşturma henüz bitmemişken ihtimaller üzerine nasıl konuşabilir hükümet? Ne diyebilir, kimi suçlayabilir? Kaldı ki gelişmeler her gün askerimizin bildirdiği, hükümetimizin ilan ettiği kadarıyla konuşuluyor.
Yani, TÜSİAD gerçekten bir halkın temsilcisi olduğunu ifade ediyorsa 28 Şubat'taki kötü rolünün hesabını herkesin verdiği gibi vermeli. Meşru hükümetleri devirebilmek için 5'li çetenin içerisinde yer alanlar bugün halk adına konuşmaya nasıl cüret edebiliyorlar doğrusu bu çok önemli bir gelişme. Biz halka hesap verdiğimiz için her seçimden çıkarak geliyoruz. Bizim tek muhatabımız millettir. Şüphesiz gerekli yerde mahkemeler de, gerekli yerde meclis de hesabını sorar. Araştırma önergeleri veriliyor, hükümet cevap veriyor. Gensoru önergeleri veriliyor, hükümet kendisini savunuyor, daha ne yapsın? Hükümet çekip gitse Allah aşkına kim bu ülkeyi yönetecek? Hangi parti bu kabiliyeti, cesareti gösterebilir? Bunu sormak lazım. İş adamları, CHP'ye oy verenler de dahil olmak üzere Rabbim inşallah AK Parti iktidara gelir diye dua ediyorlar.''
-''Türkiye demokratikleşecek''-
IMF ile 4 sene önce yolunu ayırmış, tek kuruş borcu kalmamış Türkiye'nin, bugün IMF'ye 5 milyar dolar borç verdiğini anlatan Arınç, şunları kaydetti:
''Ülkeyi yönetmek nerede bunlar nerede? Daha genel başkanlıkta rüşdünü ispat edememiş bir insanın Türkiye'de başbakan olacağına kaç kişi ihtimal verir. 'Yüzde 40'tan aşağısı olmaz' diyorlardı seçimlerden önce. Yüzde 25,5'i buldular, 'yarabbi şükür' dediler. Seçim öncesi Bursa'da konuşulanlar, Türkiye'de konuşulanlar nerede kaldı? Referandum sürecinde çok ateşli bir propaganda dönemi yaşandı. Öyle eleştiri ve hakaretler yaptılar ki millet zannetti ki yüzde 100 'Hayır' çıkacak. Yüzde 58'i hiç akıllarına getiremediler. Rabbim gönlüme yüzde 60 koymuştu 2 eksiğini de kabul ettik, yüzde 58'le kazandık. O yüzde 58 bugün darbecilerden hesap soruyor.
İhtilalin üzerinden 32 yıl geçtiğini, 12 Eylül 2010'daki referandumda darbeler döneminin kapandığını söyleyen Arınç, ''Hepsinden hesap sorulacak bugün mahkeme önüne çıkamıyorlar, ama telekonferansla sanık olarak ifadeleri alınacak. Yargılama devam edecek, Türkiye demokratikleşecek Allah'ın izniyle'' dedi.