Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Rekabet Kurumu'nun bankalar ile ilgili incelemesine yönelik haberlere ilişkin, ''Eğer ortada bir hukuki suç varsa ve gerçekten (bankalar) bir araya gelerek, yazılı veya herhangi bir şekilde faizlerin yüksek noktalarda olması konusunda bir anlaşmaya gitmişlerse, buna mutlaka karşılık olarak, zannediyorum ki, Rekabet Kurulu gereken cezalandırmayı yapacaktır'' dedi.

Rekabet Kurumu'nun incelemeleri sonucunda 12 bankanın kredi kartları faizleri dahil, çok sayıda kredi türünde faiz oranları konusunda ortak hareket ettiğini tespit ettiği yönündeki iddialara ilişkin AA muhabirinin sorusunu yanıtlayan Çağlayan, şunları söyledi:

''Daha evvel ben Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yaptım. Rekabet Kurulu benim bakanlığım ile ilgili bir kuruluştu. Sanayi Odası Başkanlığı yaptığım dönemde bu kurulu fazlasıyla önemsedim. Tabii ki rekabet hukuku, hakim durumu kötüye kullanarak, herhangi bir piyasayı bozacak, manipüle edecek olan her türlü çalışmanın karşısında olmayı gerektiren, bu amaçla kurulan bir kuruldur. Bu kurul da görevini tam bir bağımsızlık içerisinde gerçekleştiriyor. Ben bu konuda defalarca sizlerin önünde çok şeyler söyledim. Bilhassa bankaların çok daha fazla insaflı olması gerektiğini, bankaların, elbette ki gözümüz yok, en yüksek parayı kazanmanın onların temel amacı olduğunu, ama mutlaka bu konuda, bu kredileri kullanan gerek reel sektör, gerek sanayici, esnaf sanatkar ve aynı şekilde vatandaşın da bu kredilerden canının yanmaması gerektiğini bu fırsatla ifade edeyim. Eğer ortada bir hukuki suç varsa ve gerçekten bir araya gelerek, yazılı veya herhangi bir şekilde faizlerin yüksek noktalarda olması konusunda bir anlaşmaya gitmişlerse, buna mutlaka karşılık olarak, zannediyorum ki, Rekabet Kurulu gereken cezalandırmayı yapacaktır. Tabii ki hukuk yolu bankalara açık olacak.

Vatandaşı ve piyasayı manipüle edici, regülasyonu bozacak ve yüksek faiz uygulayacak, bunu bir arada yapacak olan bir anlaşmayı tabii şiddetle benim de benimsemediğimi, bankalarımızın bu konuda çok daha fazla duyarlı olması gerektiğini ifade ediyorum. Hatırlayın, 2009 yılında biz otomotiv sektöründe önemli indirimler getirmiştik, vergisel destekler getirmiştik gerek ÖTV'de, gerek KDV'lerde, o tarihte de sektöre bilhassa ben Sanayi ve Ticaret Bakanı olarak herhangi bir anlaşma, birlikte bir piyasa oluşturma gibi bir davranış içerisinde olunmaması gerektiğini, biz hükümet olarak, devlet olarak vermiş olduğumuz bu desteklerin vatandaşa yansıtmalarının gerekli olduğunu söylemiştik. Fakat o tarihte hatırlayın, Rekabet Kurulu yapılan şikayetler üzerine otomotiv sektörünü incelemeye aldı. Otomotiv sektörüne çok ciddi manada cezalar kesilmişti. Benim burada bütün isteğim ve beklentim, herşeyi kuralına göre yapmak. Nasıl bugün reel sektör kurallı bir ekonomiye sahipse, vatandaş bu konuda kurallara sahipse, bu konuda bankalarımızında mutlak suretle kurallı bir ekonomiye geçmesi gerekiyor. Bunu yapanlar için söylüyorum, sayıları az olmakla beraber söylüyorum, insafsızlığın hiç kimseye bir fayda getiremeyeceğini, vatandaşın,reel sektörün, sanayicinin, esnafın da sahipsiz olmadığını herkesin bilmesinde fayda olduğunu ifade etmek istiyorum.''

''150 milyar dolar psikolojik eşik''

İhracat rakamlarını da değerlendiren Çağlayan, ''Bu ay sonu itibariyle TÜİK'in kesinleşmiş rakamları açıklandığı zaman 13 milyar dolar civarında bir ihracat rakamı göreceğiz. Şu an itibariyle ilk 9 ay TÜİK rakamları, 10.ay ihracatçı birlikleri kayıtlarına baktığımız zaman, 125 milyar dolar ihracatı geçtik. Bizim bu sene 150 milyar doları yakalayıp geçeceğimiz bir rakamla karşı karşıyayız. Bu Cumhuriyet'in en yüksek rakamı olacak. Bir psikolojik ve maddi eşik olacak'' görüşünü paylaştı.

İhracatta 150 milyar doların Türkiye açısından böyle bir ortamda son derece önemli olduğunun altını çizen Çağlayan, şöyle devam etti:

''Avrupa'nın ihracatımızdaki payı yüzde 48'di, şimdi yüzde 38'lere kadar düştü. Sadece ekim ayında Avrupa'ya olan ihracatımız 365 milyon dolar azaldı. Tabii talep daralmasının ortaya çıkardığı bir sonuç. Biz bunu yeni pazarlarla ve 29 milyar dolara yaklaşık yeni pazar bularak, ihracat rakamlarımızı bu kadar önemli hale getirdik. Avrupa'dan kaybettiklerimizi, Afrika'dan ve bilhassa Amerika'dan kazanarak ihracatın geriye gitmesini engelledik. İnşallah şimdiden müjdesini verebilirim ki, çok büyük bir aksilik olmazsa bu yılı gerek ihracatımızda 150 milyar doları geçmiş, gerek cari açığı ciddi oranda sorun olmaktan çıkartılmış ve dış ticaret açığını ciddi bir şekilde azaltmış bir şekilde 2013'e gireceğiz.''

Türkiye'nin mevcut ticaret rakamlarını, büyük güçlükler içerisinde elde etme başarısını gösterdiğini vurgulayan Çağlayan, ''Biz dünyanın en zorlu döneminden bu ihracat rakamlarını çıkardık. Hakikaten bir gül bahçesinde yapmadık. Bir ateş çemberi içerisinde, dikenler içerisinde bu ihracatlar gerçekleştirdik. Bu bizim siyasi, ekonomik, uluslararası ilişkilerimizin bir sonucu. Türk iş dünyasının ihracatçılarımızın bu konudaki yoğun performansından kaynaklanıyor'' şeklinde konuştu.

Çağlayan, Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın zehirlendiğe dair bir gazetenin iddialarına ilişkin soruya cevaben de, ''Bir gazetenin iddiası olduğu söyleniyor. Umuyorum, inşallah, böyle bir şey yoktur. Bu vesile ile kendisini rahmetle anmak istiyorum. Allah rahmet eylesin. Türk siyaseti ve ekonomisi açısından çok önemli görevler görmüştür. Ben de kendisini yakında tanıma mutluluğuna erişmiş olan biriydim. Ümit ediyorum böyle bir şey söz konusu değildir. Bilemiyorum. Böyle bir şey olursa üzülürüz. Bundan sonraki süreç ne çıkacak, kurumun yapacağı açıklamayı, bu konuda adli mercilerin yapacağı açıklamayı beklemekten başka yapacak birşey yok'' dedi.