Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Şimşek: 2012 büyümesi % 3'ün biraz altında kalır

Şimşek: 2012 büyümesi % 3'ün biraz altında kalır

Bakan Şimşek, bugün açıklanan verilerin 2012 yılı büyümesinin yüzde 3'ün bir miktar altında kalacağını gösterdiğini de bildirdi

Giriş: 10 Aralık 2012, Pazartesi 15:03
Güncelleme: 10 Aralık 2012, Pazartesi 16:14

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu yıl ''yumuşak iniş'' sürecini başarıyla yönettiklerini belirtirken, ''Küresel ekonomideki belirsizliklere rağmen önümüzdeki dönemde büyümeyi hızlandırarak 2014 yılında potansiyel büyüme hızına ulaşmayı hedefliyoruz'' dedi.

Bakan Şimşek, bugün açıklanan verilerin 2012 yılı büyümesinin yüzde 3'ün bir miktar altında kalacağını gösterdiğini de bildirdi.

Şimşek, TBMM Genel Kurulu'nda, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın sunumunu yapıyor. Şimşek, 17 Ekim 2012 tarihinde TBMM'ye sunulan 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2011 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmelerinin tamamlandığını hatırlattı.

Sunumuna, dünya ve Türkiye ekonomisinin görünümüyle ilgili değerlendirmelerle başlayan Şimşek, küresel ekonomiye dair belirsizliklerin, son dönemde azalsa da hala önemini koruduğunu, gelişmiş ekonomilerde büyümenin zayıf, işsizliğin ise yüksek seyrettiğini kaydetti.

Kamu borçlarının sürdürülebilirliğine ilişkin kaygıların devam ettiğini anlatan Şimşek, Avro Bölgesi'nde alınan önlemlere rağmen güven ortamının hala tam olarak sağlamadığını, gelişmekte olan ekonomilerde ise büyümenin son yıllardaki trendin oldukça altında seyrettiğini söyledi.

Bu sebeple birçok ülke ve uluslararası kuruluşun büyüme tahminlerini aşağı yönlü olarak güncellediğini ifade eden Bakan Şimşek, IMF'nin Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nda yayımladığı küresel büyümeye ilişkin tahminlerini 2012 yılı için 0,7, 2013 yılı için de 0,9 puan aşağı yönlü revize ettiğini hatırlattı. Şimşek, bu yıl gelişmiş ekonomilerin yüzde 1,3, 2013 yılında ise yüzde 1,5 ile potansiyelinin altında büyümenin beklendiğini bildirdi.

Dünya ekonomisinin yüzde 21'ini oluşturan ABD'de işgücü piyasası ve iç talepteki zayıf gidişatın, büyümenin bir süre daha ılımlı seyredeceğini gösterdiğini, dünya ekonomisinin yüzde 19'unu oluşturan Avro Bölgesi'nde ise birçok ülkenin teknik olarak resesyona girdiğini belirten Şimşek, 2011 yılında yüzde 1,4 oranında büyüyen Avro Bölgesi'nin bu yıl yüzde 0,4 daralmasının beklendiğini anımsattı.

-Enflasyonist baskılar azaldı-

2012 yılında küresel ekonomik faaliyetlerdeki durgunluğun etkisiyle enflasyonist baskıların azaldığını, çekirdek enflasyon oranlarının durağan veya aşağı yönlü seyrettiğini dile getiren Şimşek, 2013 yılında enflasyonun gelişmiş ekonomilerde yüzde 1,7 ile durağan seyredeceği, gelişmekte olan ekonomilerde ise yüzde 5,7 ile azalmaya devam edeceğinin tahmin edildiğini söyledi.

Cari denge konusunda da değerlendirmelerde bulunan Şimşek, son dönemde, cari açık veren ekonomilerde mali sıkılaştırmanın etkisinin, fazla veren ekonomilerde ise iç talebin artmasının küresel makro dengesizlikleri bir miktar azalttığını, ancak bu düzelmenin yeterli olmadığını kaydetti.

Küresel ekonominin önünde aşağı yönlü üç temel risk bulunduğunu anlatan Şimşek, bu riskleri ''Avro Bölgesi'ndeki ekonomik krizin daha da derinleşmesi, ABD'deki mali belirsizlikler ve jeopolitik gerginlikler'' olarak sıraladı.

Küresel büyümeyi önümüzdeki yıl yukarı çekecek senaryoların da bulunduğunu kaydeden Şimşek, ''Örneğin, ABD ve Avro Bölgesi'nin kısa zamanda piyasaları rahatlatacak çözümler üretmesi ve dolayısıyla güven ortamının sağlanması toparlanma sürecini hızlandıracaktır'' dedi.

-Türkiye ekonomisi-

Küresel belirsizliklere rağmen Türkiye ekonomisinin istikrarını ve güçlü makro dengelerini koruduğunu belirten Mehmet Şimşek, ''Türkiye, 2011'in son çeyreğinden itibaren girdiği yumuşak iniş sürecini başarıyla yönetmiştir'' dedi.

Kriz sonrası dönemde Türkiye ekonomisinin çok güçlü bir büyüme süreci yaşadığını ifade eden Şimşek, 2010-2011 yıllarında ortalama yüzde 8,8 büyüyen Türkiye ekonomisinin global büyüme liginde en üst sıralarda yer aldığını ifade etti.

Türkiye'nin en büyük ticari ortağı olan AB'nin krizde olmasının cari açığı olumsuz yönde etkilediğini kaydeden Şimşek, ancak dış ticaretteki pazar ve ürün çeşitliliğinin, AB borç krizinin Türkiye üzerindeki etkisini sınırladığını dile getirdi. Şimşek, ''Zira AB'ye yaptığımız ihracat bu yılın 9 ayında yüzde 7,9 azalmasına rağmen toplam ihracatımız yüzde 13,7 artmıştır. Özellikle Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerine yapılan ihracattaki artış, AB'deki pazar kaybını fazlasıyla telafi etmiştir'' diye konuştu.

Cari açıktaki iyileşmenin yanı sıra uyguladıkları sağlıklı politikalar sayesinde döviz rezervlerinin de güçlendirildiğini belirten Şimşek, 2002 sonunda 28,1 milyar dolar olan altın dahil döviz rezervinin 30 Kasım 2012 itibarıyla 4 katına çıkarak 118,4 milyar dolara yükseldiğini bildirdi.

Şimşek, ''Yılın son çeyreğinde, iç talepteki toparlanmayla birlikte cari açıktaki iyileşmenin doğal olarak yavaşlamasını bekliyoruz. Cari açığın GSYH'ye oran olarak yıl sonunda OVP'de öngördüğümüz üzere yüzde 7 civarında gerçekleşeceğini, 2015 yılında ise yüzde 6,5'e gerileyeceğini tahmin ediyoruz'' diye konuştu.

Bu yıl yumuşak iniş sürecini başarıyla yönettiklerini belirten Şimşek, ''Küresel ekonomideki belirsizliklere rağmen önümüzdeki dönemde büyümeyi hızlandırarak 2014 yılında potansiyel büyüme hızına ulaşmayı hedefliyoruz'' dedi.

-Büyüme verileri-

Bakan Şimşek, son açıklanan verilerin 2012 yılı büyümesinin yüzde 3'ün biraz daha altında kalacağını gösterdiğini bildirdi.

Büyümenin aşağı yönlü revizyonunun sadece Türkiye'ye özgü bir durum olmadığına dikkati çeken Şimşek, ''Örneğin, IMF gelişmekte olan ülkeler için 2012 yılı büyüme tahminlerini ortalama 0,8 puan aşağı çekmiştir. Ayrıca, en büyük ticaret ortağımız olan Avro Bölgesi'ndeki daralma, küresel ekonomideki yavaşlama ve yüksek uluslararası enerji fiyatları dikkate alındığında ülkemiz için bu farkın büyük bir sapma olmadığı görülmektedir'' diye konuştu.

Yumuşak iniş sürecine paralel olarak enflasyonist baskıların da azaldığını kaydeden Maliye Bakanı, orta-uzun vadede enflasyonu düşük tek haneli rakamlara indirmeyi hedeflediklerini bildirdi. Şimşek, ''Böylelikle büyümenin önündeki en büyük kısıtı ortadan kaldırmış olacağız'' dedi.

Önümüzdeki dönemde büyümeyi destekleyecek önemli unsurlardan birinin de son yıllarda yakalanan güçlü istihdam artışı olduğunu kaydeden Şimşek, birçok ülkede kriz sonrası istihdam kayıpları telafi edilemezken Türkiye'de 2009 yılından bu yana yaklaşık 4 milyon net istihdam sağlandığını bildirdi.

İktidara geldikleri 2002 yılında genel devlet açığının GSYH'ye oranı yüzde 11 düzeyinde olduğunu anımsatan Şimşek, hükümetleri döneminde kararlılıkla uyguladıkları ihtiyatlı maliye politikaları çerçevesinde bu oranı ciddi oranda arttırdıklarını, 2012 gibi nispeten sıkıntılı bir yılda dahi genel devlet açığının 1,6 olarak gerçekleşmesini beklediklerini ifade etti. Şimşek, ''Genel devlet açığının GSYH'ye oranını 2015 yılında yüzde 0,9'a indirmeyi hedefliyoruz'' dedi.

Mehmet Şimşek, kamu borç stokunun GSYH'ye oranını önümüzdeki dönem yüzde 31'e indirmeyi hedeflediklerini, 2002 yılında yüzde 61,5 olan kamu net borç stokunun GSYH'ye oranının ise bu yıl sonunda yüzde 20'nin altına düşeceğini öngördüklerini söyledi.

Bütün bunların bir yansıması olarak Hazine borçlanma oranlarının tarihin en düşük seviyelerine indiğini belirten Şimşek, ''Çok değil 19 sene önce Hazine ihalelerinde yüzde 400'lerin üzerine çıkan yıllık bileşik faiz oranı, Kasım ayında yüzde 5,9'a inmiştir'' diye konuştu.

Türkiye'nin güçlü çıkışını destekleyen önemli unsurlardan birinin de bankacılık sektörü olduğunu ifade eden Şimşek, küresel kriz döneminde bankacılık sektöründeki hızlı büyümeye rağmen sektörün güçlü yapısını ve aktif kalitesini koruduğunu vurguladı. Şimşek, ''Bu dönemde krediler yıllık ortalama yüzde 30 civarında artmış, ancak kredilerin takibe dönüşüm oranı Ekim itibarıyla yüzde 3 ile düşük bir seviyede kalmıştır. Oysa bu oran 2011 sonu itibariyle AB'de yüzde 6,1, ABD'de yüzde 4,7 olarak gerçekleşmiştir'' şeklinde konuştu.

-Küresel ticaretteki pay artıyor

Türkiye'nin küresel ticaretten aldığı payın da önemli oranda arttığını bildiren Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye'nin küresel ticaretteki payı 2002 yılında yüzde 0,66 iken, bu oranın 2011'de yüzde 1,02'ye yükseldiğini söyledi.

Şimşek, Türkiye'nin kredi notunun da yaklaşık 20 yıl aradan sonra tekrar yatırım yapılabilir seviyeye yükselmesinin de büyüme üzerinde önemli bir rol oynayacağını vurguladı.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomide yaşanan olumlu gelişmelerin Türkiye'nin önemli ve başarılı bir yapısal dönüşüm içinde olduğunu gösterdiğini belirterek, ''Ancak gelinen noktayı yeterli bulmuyoruz, daha gidecek çok yolumuz var'' dedi.

Bakan Şimşek, TBMM Genel Kurulu'nda 2013 Yılı Bütçesi'nin sunumunda yaptığı konuşmada, Dünya Ekonomik Forumu'nun açıkladığı Küresel Rekabet Gücü Endeksi'nde Türkiye'nin 2006 yılında 117 ülke arasında 71. sırada bulunurken, bugün 144 ülke arasında 43'üncü sıraya yükseldiğini bildirdi. Şimşek, Türkiye'nin ayrıca bir önceki yıla göre 16 basamak birden yükselerek en hızlı yol alan ikinci ülke olduğunu kaydetti. Şimşek, bu başarıda, Türkiye'nin yakaladığı makroekonomik istikrar, bankacılık ve finans sektörünün sağlam yapısı ve özellikle mal piyasasında ulaştığı rekabet düzeyi ile sağlık, eğitim ve inovasyon alanlarındaki ilerlemenin etkili olduğunu söyledi.

Türkiye'nin, Uluslararası Yolsuzluk Algı endeksinde de önemli mesafe kat ettiğini, 2002 yılında 102 ülke arasından 65'inci sırada olan Türkiye'nin şu anda 176 ülke arasında 54. sıraya çıktığını belirten Bakan Şimşek, Türkiye'nin artık yolsuzluk algısı en düşük olan üçte birlik grupta yer aldığını ifade etti.

Benzer şekilde, Dünya Bankasının İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde Türkiye'nin, 2006 yılında 175 ülke arasında 84'üncü sırada iken 2012 yılında 183 ülke arasında 71'inci sıraya yükseldiğini anlatan Şimşek, ''Yapısal dönüşüm sayesinde Türkiye'nin küresel ekonomideki rolü giderek artmaktadır. Türkiye artık küresel yatırımlardan daha büyük bir pay almaktadır. 1980-2002 döneminde sadece 14,8 milyar dolar doğrudan yatırım çekebilen Türkiye, son 10 yılda 119,9 milyar dolar doğrudan yatırım girişi sağlamıştır. Bütün bu olumlu gelişmeler ülkemizin önemli ve başarılı bir yapısal dönüşüm içinde olduğunu göstermektedir; ancak gelinen noktayı yeterli bulmuyoruz, daha gidecek çok yolumuz var'' dedi.

Gelecek dönemde de büyüme potansiyelini güçlendirecek makroekonomik politikaları ve yapısal reformları uygulamaya devam edeceklerini vurgulayan Şimşek, bu çerçevede, kayıt dışılıkla mücadele, eğitimde kalitenin artırılması ve işgücü piyasasında esnekliğin sağlanmasının, önemsenen alanlar olduğunu söyledi. Şimşek, bu alanlarda daha fazla ilerleme sağlanmasının, Türkiye'nin iki temel sorunu olan cari açık ve işsizlikle mücadelede elini güçlendireceğini ifade etti.

-''Kamu tasarruflarında önemli oranda artış sağladık''-

Cari işlemler açığını orta ve uzun vadede daha makul seviyelere düşürmek için, yurt içi tasarruf oranlarını artırması, enerjide dışa bağımlılığın azaltması, katma değeri yüksek mal ve hizmet üretimine odaklanılması, altyapı yatırımlarını daha da hızlandırması ve beşeri sermayenin daha da güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Şimşek, şöyle konuştu:

''Son 10 yılda sağladığımız mali disiplin sayesinde kamu tasarruflarında önemli oranda artış sağladık. 2002 yılında kamu tasarruflarının GSYH içindeki payı eksi yüzde 4,8 idi. Bu oranın 2012 yılında pozitif yüzde 2,4'e ulaşacağını tahmin ediyoruz. Yani bu dönemde kamu tasarruflarının GSYH içindeki payını 7,3 puan artırdık.

Ancak bu dönemde özel kesim tasarrufları 11,6 puan azalarak yüzde 11,9'a inmiştir. Bunda; makroekonomik istikrarın sağlanması ile enflasyon, faiz oranları ve faiz harcamalarındaki düşüş, mali disipline ve finansal derinleşmeye bağlı olarak krediye erişimin kolaylaşması, siyasi ve ekonomik öngörülebilirlik sayesinde tüketim harcamalarının artması, kentleşme ve kentleşmenin getirdiği ihtiyaçlar ile dar gelirli vatandaşlarımızın gelirlerindeki artış etkili olmuştur.

Yapısal olarak ise genç nüfusun ağırlığı ile işgücüne katılımın sınırlı olması hanehalkı tasarruflarının düşük seviyede kalmasına neden olmaktadır. Uluslararası rekabetin yoğun yaşandığı ve bu nedenle kar marjlarının nispeten düşük olduğu sektörlerin ülkemizde ağırlıkta olması da özel sektör tasarruflarını sınırlamaktadır.

Özel sektör tasarruflarını artırmak amacıyla bu yıl Bireysel Emeklilik Sistemini daha cazip kılacak düzenlemeler yaptık. Yeni sistemle katılımcıya doğrudan devlet desteği sunacağız. Ayrıca, mevduatın vadesini uzatmak için kanun değişikliği yaptık. Bu amaçla, kısa sürede buna ilişkin Bakanlar Kurulu kararını çıkartacağız. Bunun yanı sıra ülkemizde finansal okur-yazarlık ve tasarruf bilincini artırmak için çaba sarf ediyoruz.''

-''Enerjide dışa bağımlılık kayda değer ölçüde azalacak''-

Türkiye birincil enerji kaynakları bakımından yüzde 72 oranında dışa bağımlı olduğunu anlatan Şimşek, bu nedenle, son yıllarda hızla artan enerji fiyatları cari işlemler açığında belirleyici bir faktör olduğunu söyledi.

AK Parti Hükümetlerinin, enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmak amacıyla yerli, yenilenebilir ve aynı zamanda çevreci enerji yatırımlarını önceliklendirdiğini ifade eden Şimşek, inşa halindeki santrallerden elde edilecek kaynaklar da eklenince Türkiye'de yenilenebilir enerjinin toplam kurulu güç içindeki payının yüzde 46,6'ya yükseleceğini ve enerjide dışa bağımlılığın kayda değer oranda azalacağını dile getirdi.

Son 10 yılda Türkiye'de düşük teknoloji yoğun üretim azalırken ortanın üstü teknoloji yoğun üretim arttığının altını çizen Bakan Şimşek, bu kapsamda, uygulamaya konulan yeni teşvik sistemi ile Türkiye'nin uluslararası rekabet gücünü artırma potansiyeline sahip, Ar-Ge içeriği yoğun, yüksek teknolojili ve katma değerli, stratejik öneme haiz yatırımları teşvik etiklerini bildirdi.

Bakan Şimşek, ''Hedefimiz Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payını orta vadede yüzde 2'ye, uzun vadede yüzde 3'e çıkarmaktır'' dedi.

Verilen destekler sayesinde Türkiye'nin Avrupa'nın en çok marka başvurusu yapılan ülkesi konumuna geldiğine işaret eden Şimşek, ayrıca Türkiye'nin, endüstriyel tasarımda yaklaşık 37 bin başvuru ile Avrupa'da üçüncü sıraya yükseldiğini söyledi. Şimşek, yerli faydalı model tescil sayısı son 10 yılda beş kat artarak yaklaşık 2 bine, yerli patent tescili ise 11 katın üzerinde artarak 850 adet civarına yükseldiğini kaydetti.

Türkiye'nin küresel rekabet gücünü artıracak altyapı yatırımlarına da öncelik verdiklerini anlatan Şimşek, altyapıda gerçekleştirdikleri yatırımlar sayesinde kara, hava ve demiryollarında büyük mesafeler kat ettiklerini vurguladı.

-''Yatırımcının üzerindeki istihdam kaynaklı yükleri azalttık''-

Türkiye'de bilgi ve teknoloji yoğun üretim ve ihracatın payını artırmak için beşeri sermayenin kalitesini yükseltmenin şart olduğunu söyleyen Şimşek, önceki dönemlerde eğitimin yeterince önceliklendirilmemesi sebebiyle Türkiye'de 25 yaş üstü nüfusun okulda geçirdiği sürenin OECD ülkelerindekinin çok altında olduğunu, bu durumun küresel rekabette arzulanan seviyelere ulaşılmasına engel teşkil ettiğini kaydetti. Şimşek, bu nedenle, eğitimi önceliklendirdiklerini ve bütçeden eğitime ayrılan kaynağı son 10 yılda 6 kattan fazla artırdıklarını ifade etti.

Son yıllarda istihdamda yakalanılan başarılara rağmen işsizliğin hala Türkiye'nin temel sorunlarından birisi olduğunu vurgulayan Şimşek, işsizliği daha düşük seviyelere indirmek için kısa, orta ve uzun vadeli birçok tedbir aldıklarını ve kısa vadede işsizliği azaltmak amacıyla aktif işgücü politika uygulamalarını son yıllarda önemli oranda artırdıklarını söyledi. Şimşek, uygulamaya koydukları teşvik sistemleri sayesinde yatırımcının üzerindeki istihdam kaynaklı yükleri azalttıklarını ifade etti.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2013 yılında bütçe giderlerinin 404 milyar lira, bütçe gelirlerinin 370,1 milyar lira, bütçe açığının 34 milyar lira olacağını tahmin ettiklerini bildirdi.

Bakan Şimşek, TBMM Genel Kurulu'nda 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Kanun Tasarısı'nı sunuyor. Şimşek, sunumunda, 2011 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı hakkında bilgi verdi. Geçen yıl bütçe giderlerinin 314,6 milyar lira, bütçe gelirlerinin 296,8 milyar lira, bütçe açığının 17,8 milyar lira, faiz dışı fazlanın ise 24,4 milyar lira olarak gerçekleştiğini ifade etti.

Bütçe gerçekleşme tahminleri çerçevesinde 2012 yıl sonunda bütçe giderlerinin 362,7 milyar lira, bütçe gelirlerinin 329,2 milyar lira, bütçe açığının 33,5 milyar lira, faiz dışı fazlanın 15,5 milyar lira olacağını tahmin ettiklerini belirten Şimşek, GSYH'ye oran olarak ise bütçe giderlerinin yüzde 25,3, bütçe gelirlerinin yüzde 22,9, bütçe açığının yüzde 2,3, faiz dışı fazlanın yüzde 1,1 olacağını öngördüklerini bildirdi.

Buna göre, 2012 yılında bütçe açığının GSYH'ye oranının geçen yıl OVP'de öngördükleri oranın yaklaşık 0,8 puan üzerinde gerçekleşeceğini ifade eden Şimşek, bunun da bütçe açığında yüzde 12,4 milyar liralık bir sapmayı ifade ettiğini söyledi.

Hedefe oranla bütçe açığındaki sapmada esas itibariyle harcamalardaki artışın etkili olduğunu vurgulayan Şimşek, 2012 yıl sonunda, merkezi yönetim bütçe giderlerinin 362,7 milyar lira ile başlangıç ödeneğine göre yüzde 3,3 oranında, yani 11,7 milyar lira daha yüksek gerçekleşmesini beklediklerini kaydetti.

Şimşek, bütçe giderlerinin başlangıç ödeneğine göre daha yüksek gerçekleşecek olmasında esas itibarıyla yatırımların etkili olduğunu, bütçe harcamalarındaki sapmanın yüzde 55'inin sermaye giderleri ve sermaye transferlerindeki artıştan kaynaklandığını, bu harcamaların ülkenin üretken kapasitesini ve büyüme potansiyelini artırıcı nitelikte olduğunu bildirdi.

-''Bütçe gelirlerinde sapma olmayacak olması başarıdır''-

Bakan Şimşek, 2012 yılında bütçe gelirlerinin 329,2 milyar lira, vergi gelirlerinin ise 278,8 milyar lira ile bütçe hedefleri doğrultusunda gerçekleşmesini beklediklerini belirterek, ''Bu yıl küresel ekonominin önemli ölçüde yavaşlamasına ve beklentilerin kötüleşmesine rağmen bütçe gelirlerinde sapma olmayacak olması takdir edersiniz ki bir başarıdır'' dedi.

Bakan Şimşek, bu yıl bütçe açığındaki sapmayı kontrol altına almak için vergi artışları dahil bazı tedbirler aldıklarını, bu dönemde mali disiplinin önemini kavrayan pek çok ülkenin de benzer önlemlere başvurduğunu, hatta özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi gibi gelir etkisi kısa sürede görülen önlemlerin genel olarak tercih edildiğini söyledi.

-2013 yılı merkezi yönetim bütçesi-

Şimşek, Orta Vadeli Program ve Orta Vadeli Mali Plan'a uygun olarak hazırlanan 2013 yılı merkezi yönetim bütçesinin, Maliye Bakanlığı döneminde hazırlanan dördüncü, AK Parti hükümetleri döneminde hazırlanan 11. bütçe olduğunu anımsattı.

2013 yılı bütçesinin, mali disiplini ve makroekonomik istikrarı korumayı amaçlayan, büyümeyi, istihdamı ve yatırımları destekleyen, eğitim, sağlık ve altyapıyı önceliklendiren, sosyal nitelikli harcamalara ağırlık veren ve toplumsal refahı gözeten bir bütçe olduğunu ifade eden Şimşek, daha sonra 2013 yılı bütçesine baz oluşturan makroekonomik tahminlere değindi.

Buna göre, 2013 yılında GSYH büyüklüğünün 1 trilyon 571 milyar lira, ithalatın 253 milyar dolar, ihracatın 158 milyar dolar, büyüme oranının yüzde 4, deflatörün yüzde 5,3, yıl sonu TÜFE oranının da yüzde 5,3 olarak öngörüldüğünü söyledi.

Şimşek, bu çerçevede 2013 yılında bütçe giderlerinin 404 milyar lira, faiz hariç giderlerin 351 milyar lira, bütçe gelirlerinin 370,1 milyar lira, vergi gelirlerinin 317,9 milyar lira, vergi dışı gelirlerin 52,2 milyar lira, bütçe açığının 34 milyar lira, faiz dışı fazlanın 19 milyar lira olacağını tahmin ettiklerini bildirdi.

Bakan Şimşek, GSYH'ye oran olarak ise; bütçe giderlerinin yüzde 25,7, faiz hariç giderlerin yüzde 22,3, bütçe gelirlerinin yüzde 23,6, vergi gelirlerinin yüzde 20,2, bütçe açığının yüzde 2,2 faiz dışı fazlanın yüzde 1,2 olacağını öngördüklerini bildirdi.

2013 yılı bütçesinde 2012 yıl sonu gerçekleşme tahminlerine göre; bütçe giderlerinin yüzde 11,4, faiz hariç giderlerin yüzde 11,9, bütçe gelirlerinin yüzde 12,4, vergi gelirlerinin yüzde 14 oranında artmasını beklediklerini anlatan Şimşek, şöyle devam etti:

''Büyüme, büyümenin kompozisyonu ve deflatör tahminleri ile 2012 yılında alınan tedbirler birlikte değerlendirildiğinde bütçe gelir tahminlerimizin gerçekçi olduğu görülecektir.

Eylül ayında aldığımız tedbirler ile BOTAŞ'ın yükümlülüklerini yerine getireceği varsayımından hareketle elde edeceğimiz yaklaşık 17 milyarlık geliri toplam vergi gelirlerinden çıkarırsak, vergi gelirlerindeki artışın yüzde 7,8 olduğunu görürüz. Bu oran Orta Vadeli Programda öngörülen yüzde 9,5'lik nominal GSYH büyüme oranının altındadır. Dolayısıyla 2013 yılı vergi gelirleri tahminimiz temkinlidir. 2013 yılında harcamaların bütçe öngörüleri çerçevesinde kalması için gerekli tedbirleri alacağız. Bu çerçevede harcama programlarında verimlilik artışı sağlamak amacıyla idari bir mekanizma oluşturacağız. Önemli harcama programlarını tek tek gözden geçireceğiz.''

-Bütçe giderlerinin ekonomik sınıflandırmaya göre dağılımı-

2013 yılı bütçe giderlerinin ekonomik sınıflandırmaya göre dağılımını da belirlediklerini ifade eden Şimşek, buna göre, personel giderlerinin 97,2 milyar lira, SGK devlet primi giderlerinin 16,8 milyar lira, mal ve hizmet alım giderlerinin 33,4 milyar lira, faiz giderlerinin 53 milyar lira, cari transferlerin 151,3 milyar lira, sermaye giderlerinin 33,5 milyar lira, sermaye transferlerinin 5,1 milyar lira, borç vermenin 11,1 milyar lira, yedek ödeneklerin 2,6 milyar lira olacağını söyledi.

2013 yılı merkezi yönetim bütçesinde bazı vergi türlerine ilişkin gelir tahminlerini de açıklayan Şimşek, gelir vergisinin 63 milyar lira, kurumlar vergisinin 29 milyar lira, ÖTV'nin 83 milyar lira, dahilde alınan KDV'nin 36 milyar lira, ithalatta alınan KDV'nin 61 milyar lira olarak öngörüldüğünü kaydetti.

-Eğitime ayrılan kaynak-

Şimşek, 2013 yılında eğitime ayırdıkları kaynağı bir önceki yıla göre yüzde 20,7 oranında artırarak 68,1 milyar liraya çıkardıklarını,, böylece 2002 yılından bu yana bütçeden eğitime ayrılan kaynağı 6 kattan fazla artırarak, eğitimin bütçe içindeki payını yüzde 9,4'ten yüzde 17'ye yükselttiklerini bildirdi.

Eğitim ve öğretimde fırsat eşitliğini sağlamak ve okullardaki teknolojiyi iyileştirmek amacıyla uygulamaya konulan FATİH Projesi'ni 2013 yılında da destekleyeceklerini ifade eden Şimşek, 2012 yılında bu proje için bütçeden ayırdıkları 803 milyon lira iken, 2013'te bunu 1,4 milyar liraya çıkardıklarını belirtti.

2013 Yılı Bütçesi ile 103 devlet üniversitesine daha fazla kaynak sağladıklarını, bu yıl yeni bir uygulamayla üniversite birinci öğretim ve açık öğretim öğrencilerinden alınan harçları kaldırdıklarını anlatan Şimşek, artık 2,3 milyon öğrenciye yüksek öğretimi harçsız sunduklarını, bu çerçevede, üniversite öğrencileri için 498 milyon liralık katkı payını bütçeden karşıladıklarını söyledi.

2013 yılı bütçesiyle akademik altyapıyı daha da güçlendirdiklerini anlatan Şimşek, üniversitelerin öğretim elemanı ve personel ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılayabilmek için ilave 14 bin atamaya izin verdiklerini bildirdi.

2013 yılında kamu sağlık harcamaları için Sosyal Güvenlik Kurumu ve merkezi yönetim bütçesinde 67,9 milyar kaynak öngördüklerini anlatan Şimşek, bu rakamın, 2012 yılına göre yüzde 11,1 oranında arttığını, 2002'ye göre ise 5 kattan fazlasına ulaştığını, böylece eğitimden sonra en fazla kaynağı sağlığa ayırmış olduklarını kaydetti.

Tüm illerde uygulanan aile hekimliği hizmeti ile vatandaşlara kolayca ulaşabilecekleri, birinci basamak sağlık hizmeti sunduklarını ifade eden Şimşek, aile hekimliği için 2013 yılı bütçesinde yüzde 17,1 oranında bir artışla 4 milyar kaynak tahsis ettiklerini vurguladı.

2013 yılı bütçesiyle ve istihdamı, dolayısıyla daha fazla destekleyeceklerini belirten Şimşek, tarıma ve çiftçiye de desteği artırarak devam ettireceklerini bildirdi. Bakan Şimşek, tarıma ayrılan toplam destek tutarını 2013 yılında 13,1 milyar liraya çıkartıklarını da vurguladı.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, iktidara geldiklerinden bu yana kamu çalışanları ve emeklileri enflasyona ezdirmediklerini, bundan sonra da ezdirmeyeceklerini söyledi.

Maliye Bakanı Şimşek, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi'ni TBMM Genel Kurulu'nda sundu. Bakan Şimşek, sunumunda, hükümetleri döneminde sağlık göstergelerinde önemli iyileşmeler elde ettiklerini söyledi.

Erişilebilir, etkin ve kaliteli sağlık hizmetleriyle son 10 yılda bebek ölüm oranının, binde 31,5'ten binde 7,7'ye indirdiklerini anlatan Şimşek, Türkiye'nin 9 yılda elde ettiği bu başarıya OECD ülkelerinin 31 yılda ulaşabildiğini hatırlattı. Bakan Şimşek, benzer şekilde, AK Parti Hükümetleri döneminde anne ölüm oranının, on binde 6,4'ten on binde 1,6'ya düşürüldüğünü belirtti.

2013 yılı bütçesinin yatırımları ve istihdamı dolayısıyla reel ekonomiyi daha fazla destekleyen bir bütçe olduğunun altını çizen Şimşek, bu amaçla işveren prim desteği için 6,6 milyar lira, tarımsal kredi faiz desteği için 1,8 milyar lira, ihracat desteği için 718 milyon lira, esnaf kredi faiz desteği için 514 milyon lira, teşvik ödemeleri için 420 milyon lira ve KOBİ destekleri için 249 milyon lira olmak üzere ayırdıkları kaynağı yüzde 23,3 oranında artırarak 10,2 milyar liraya yükseltiklerini bildirdi.

Tarıma ve çiftçiye verdikleri desteğin artarak devam ettiğini anlatan Şimşek, 2013 yılı merkezi yönetim bütçesinde, çiftçiye doğrudan hibe olarak yapılacak ödemeler için ayrılan kaynağı bir önceki yıla göre yüzde 25 artırarak yaklaşık 9 milyar liraya çıkaracaklarını kaydetti.

-Maaş ve sosyal ödenekler-

Çalışanları ve emeklileri enflasyona ezdirmediklerini belirten Bakan Şimşek, ''İktidara geldiğimizden bu yana kamu çalışanlarımızı ve emeklilerimizi enflasyona ezdirmedik, bundan sonra da ezdirmeyeceğiz'' dedi.

Aile yardımı ödeneği dahil en düşük memur maaşının 2002 Aralık ayında 392 lira iken, 2012 aralık ayında 1.758 liraya çıktığını belirten Şimşek, aile yardımı ödeneği dahil ortalama memur maaşının 2002 Aralık ayında 578 lira iken, 2012 Aralık ayında 2.042'ye çıktığını, artış miktarının yüzde 253,3'ü bulduğunu söyledi.

''2002 yılı sonunda, 2012 Kasım sonuna kadar enflasyonun yüzde 141,4 oranında arttığını göz önünde bulundurursak çalışanlarımıza ve emeklilerimize enflasyonun çok üstünde artışlar yaptığımız ortaya çıkmaktadır'' diyen Şimşek, bu tutarların ve artış oranlarının, çalışan ve emekli vatandaşların mali durumlarını 2002 yılına göre ciddi bir şekilde iyileştirdiklerini ve gelirlerinde önemli ölçüde reel artışlar yaptıklarını açıkça ortaya koyduğunu bildirdi.

Bu yıl yapılan toplu sözleşme süreci sonunda çalışanların maaş ve ücretlerinde gelecek sene için yüzde 3 3 artış yapılması kararlaştırıldığını hatırlatan Şimşek, bunun yanı sıra yıl içinde yapmış oldukları maaş artışlarının aynı dönemde gerçekleşen enflasyonun altında kalması halinde aradaki farkı telafi ettiklerini ifade etti.

Hükümetleri döneminde maaşlarda yapılan reel artışlar sayesinde kamu çalışanlarının satın alma gücünün önemli ölçüde arttığını vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:

''Ayrıca, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile aynı veya benzer kadro ve görevlerdeki personelin ücretlerini eşitledik. Son olarak, emekli maaşları arasındaki farkı gidermek için 2012 yılında 6283 sayılı Kanunu çıkardık. 2013 başında uygulamaya konulacak intibak düzenlemesi için bütçede 2,7 milyar liralık kaynak ayırdık. Sosyal güvenlik sistemini desteklemeye devam ediyoruz.

2013 yılı merkezi yönetim bütçesinde, Sosyal Güvenlik Kurumu'na yapılan transferlerin, yıl sonu gerçekleşme tahminine göre yüzde 16 artarak 72,9 milyara çıkacağını tahmin ediyoruz. Bunun 24,9 milyar lirası açık finansmanı olarak öngörülmüştür.

Yaşlılarımıza, engellilerimize fakirlerimize, kimsesizlerimize, çocuklarımıza ve kadınlarımıza daha fazla kaynak ayırıyoruz. Sosyal hizmetler ve sosyal yardım harcamaları için 2013 yılı bütçesinde yüzde 25,1'lik artışla 26,4 milyar liralık kaynak ayırdık.

Engellilerimiz için eğitim desteği, taşıma, evde ve kuruluşta bakım kapsamında 2013 yılı bütçesinde yüzde 26'lık artışla 5,3 milyar liralık ödenek öngördük.

2013 yılı bütçesinde başta TÜBİTAK Ar-Ge Projeleri olmak üzere üniversite ve sanayi kesimi Ar-Ge projelerini desteklemeye devam ediyoruz. Bu kapsamda 2013 Yılı Bütçesinde toplam 2,8 milyar ödenek öngördük.''

-Kentsel dönüşüme 1 milyar lira-

Bakan Şimşek, riskli yapıların fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerine dönüştürülmesi amacıyla Kentsel Dönüşüm Programı'nı başlattıklarını belirtirken, deprem başta olmak üzere Türkiye'yi her türlü afet riskine karşı daha güvenli hale getirecek projeye 2013 yılı bütçesinde, Çevre Katkı Payı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Döner Sermayesinden gelen tutarla birlikte, yaklaşık 1 milyar lira kaynak ayrıldığını bildirdi.

AA

-devam edecek-