Koç: Bizi en kırılgan yapan noktalar...
Koç Holding YKB Mustafa Koç basına yaptığı değerlendirmede Türkiye'yi dışsal şoklara karşı en kırılgan yapan noktaları açıkladı; Suriye ve İran risklerine dikkat çekti
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, 2013 yılında, büyümenin 2012'ye göre bir miktar hızlanarak yüzde 4,5 civarında olmasını beklediğini belirterek, ''Geçen yıla kıyasla 2013'te yurtiçi yatırım ve tüketim harcamalarında belirgin bir canlanma olabileceğini tahmin ediyorum'' dedi.
Koç, Türkiye'de yurtiçi tasarrufların artmasının, yatırımların ve büyümenin finansmanda sürdürülebilirlik açıcından çok önemli bir konu olduğunu dile getirerek, Türkiye'deki tasarrufların yatırımlara yeterli kaynak sağlayamamasının yabancı tasarruflara yönelme eğilimi sonucunu doğurduğunu kaydetti.
Koç, aslında bu durumun Türkiye'nin cari işlemler açığının bir diğer ifade şekli olduğuna işaret ederek, ''Yani, cari açık sadece dış ticaretle ilgili bir konu değil, aynı zamanda düşük tasarruf oranlarımızla da ilgili bir konu... Dolayısıyla, tasarrufların artırılması konusunda çok ciddi çaba harcamak gerekiyor'' dedi.
Türkiye'de tasarrufları artırmanın çok kısa vadede kolay olmayacağını, ancak orta ve uzun vadede tutarlı politikalarla bunun başarılabileceğini düşündüğünü aktaran Koç, bunun için kadınların ve gençlerin işgücüne katılımı yönündeki çalışmaların artarak devam etmesi gerektiğini söyledi.
Mustafa Koç, bu sayede her hanenin gelir düzeyi artabileceğine ve böylece tasarruf için imkan yaratılabileceğine işaret ederek, bunun yanı sıra, yurtiçi tasarrufların, bireysel emeklilik ve sigorta şirketleri ile birlikte, varlık yönetimi şirketleri gibi, özel sektör katılımıyla teşvik edilebileceğini ifade etti.
Bu bağlamda yeni finansal ürünlerin gelişimi ve finansal okur-yazarlığın artırılması için eğitim ve kampanyaların düzenlenmesinin önemli olacağına değinen Koç, ayrıca, yatırım fonlarının ve bireysel emeklilik sisteminin gelişiminin teşviklerle desteklenmeye devam edilmesi gerektiğini, bu konuda son dönemde atılan adımların son derece önemli olduğunu belirtti.
Koç, Türkiye'nin 2001 krizi sonrasında kamu maliyesi ve bankacılık sektöründeki sorunların çözümü konusunda çok önemli bir mesafe aldığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Kamu maliyesindeki disiplinin ve sağlam bir bankacılık sektörünün önemini 2008 krizi sonrasında özellikle Avrupa'da yaşananlar sonrasında çok daha net bir şekilde görebiliyoruz. Küresel kriz bize ayrıca, ekonomide üretkenlik, verimlilik ve uluslararası rekabetçilik konularını bir an için bile ihmal etmemek gerektiğini de bir kez daha hatırlattı. Bu konularda Türkiye'nin performansı giderek yükseliyor ancak elbette, yapılması gereken daha çok şey var.
Özellikle cari açık ve dış tasarruflara bağımlılık konusu bizi dışsal şoklara karşı en kırılgan yapan noktalar. Burada iyileşme sağlayabilmek için, ülkemizdeki üretimin daha yüksek katma değer sağlayacak sektörlere kayması gerekiyor. Bunun için de, teknolojik kapasitemizi artırmak, insani ve fiziki sermayeyi güçlendirmek ve üretimde verimliliği artırarak küresel anlamda rekabetçiliğimizi geliştirmek şart. Özel sektörün bu yöndeki kendi çabalarının mutlaka devlet politikalarıyla desteklenmesi gerekiyor.''
-''Türkiye'nin kredi notunun artırılması geç kalınmış bir karar''
Mustafa Koç, Türkiye'nin kredi notunun çok daha önceden ''yatırım yapılabilir'' düzeye çekilmiş olması gerektiğine işaret ederek, dolayısıyla, Fitch'in not artışı olumlu olmakla birlikte, geç bile kalmış bir karar olarak değerlendirilebileceğini ifade etti.
Bu çerçevede, diğer kredi değerlendirme kuruluşlarının da artık Türkiye'yi daha gerçekçi bir gözle değerlendirmelerini beklediğini ifade eden Koç, bu kuruluşların önümüzdeki dönemde Türkiye'nin kredi notunu artıracaklarını söyledi.
Koç, Türkiye'nin kredi notunun yatırım yapılabilir düzeye gelmesinin, Türkiye'de yatırım yapmak isteyen yabancı yatırımcı tabanını genişletebilecek bir faktör olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
''Her ne kadar birçok yabancı yatırımcı şu anda da ülkemizde yatırım yapmaktaysa da bazı çok büyük kurumsal yatırımcılar, kendi iç kredi yönetmelikleri nedeniyle yatırım yapılabilir kredi notunun altındaki ülkelere gidemiyorlardı. Eğer Fitch'i takiben diğer iki büyük şirketten en az biri daha kredi notumuzu yatırım yapılabilir düzeye çekerse, şu ana kadar Türkiye'ye girememiş bazı büyük fonların da ülkemiz finansal piyasalarına girmesi söz konusu olabilir. Bu hiç kuşkusuz, hem varlık fiyatlarını destekler, hem de daha önemlisi piyasalardaki derinliği artırır.
Ancak, bence kredi notumuzdaki artışın daha önemli ve kalıcı etkisi, şirketler kesiminin finansman olanaklarının çeşitlendirilmesi üzerinde gözükecektir. Türkiye'de şirketler kesimi kendilerini hala büyük oranda banka kredisiyle fonluyor. Bildiğiniz üzere, bankalarımız son iki yıldır bono ve tahvil ihracı yoluyla kendilerine kaynak sağlamaya başladılar. Kredi notumuzun artması ve şirketlerin de kredi notu almaya başlaması sonrasında, önümüzdeki dönemde reel sektör şirketlerinin gerek yurtiçi gerekse yurtdışı piyasalarda tahvil ihracı yoluyla borçlanmalarının söz konusu olabileceğini düşünüyorum. Bu da, özellikle uzun vadeli yatırımların finansmanında şirketlere önemli bir alternatif sağlayacaktır.''
-''2013'te Türkiye yüzde 4,5 büyür''
Mustafa Koç, 2013 yılında Türkiye ekonomisinin büyümesinin, geçen yıla göre bir miktar hızlanarak yüzde 4,5 civarında olmasını beklediğini dile getirerek, ''Her ne kadar büyüme oranında geçen yıla göre çok büyük bir sıçrama öngörmesem de, büyümenin bileşenlerine baktığımızda, Bu yıl daha çok iç talep ağırlıklı bir büyüme göreceğimizi düşünüyorum. Bir başka ifadeyle, 2012'ye kıyasla 2013'te yurtiçi yatırım ve tüketim harcamalarında belirgin bir canlanma olabileceğini tahmin ediyorum. Bu düşüncemin arkasındaki en önemli nedenlerin başında, faizlerin 2013'te bu seneye göre daha düşük düzeylerde kalacağı beklentisi geliyor'' dedi.
2012'nin ilk yarısındaki sıkı para politikasını yılın ikinci yarısında gevşetmeye başlayan Merkez Bankası'nın, 2013 yılında da genel olarak ekonomiyi destekleyici bir para politikası uygulayacağı tahmininde bulunan Koç, 2012 yılında iç talepteki yavaşlama neticesinde cari açıkta sağlanan hızlı düşüşün, enflasyonun son aylarda mutedil bir seyir izlemesi ve finansal piyasalardaki istikrarlı görünümün, Merkez Bankası'nın faizleri düşük tutmasına olanak sağladığını anlattı.
Koç, bu durumun yaz aylarından sonra ciddi ölçüde zayıflayan tüketici ve yatırımcı güveninde de yavaş yavaş iyileşmeye neden olduğuna işaret ederek, ''Bu nispeten olumlu senaryoyu tehdit edebilecek riskler de elbette mevcut. Suriye ve İran kaynaklı bölgesel riskler önümüzdeki sene de bizi tedirgin etmeye devam edecek. Bunun yanı sıra, ABD'deki mali uçurum tartışmaları ve Avrupa'da süre giden sıkıntılar zaman zaman piyasalarda dalgalanma yaratma potansiyeline sahip faktörler olarak öne çıkıyor. Bu ortamda, ülkemizde yaklaşan yoğun seçim döneminin siyasi arenadaki yansımalarının iyi yönetilmesinin son derece önemli olduğunu düşünüyorum'' dedi.
AA