Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Martin Raiser, Türkiye ile ilgili orta vadeli makroekonomik projeksiyonlarına göre 2013'te büyümenin yüzde 4 olacağını öngördüklerini bildirerek, ''Türkiye ekonomisi yumuşak iniş yapmayı başardı. Bu durum küresel koşullar biraz daha olumlu hale geldiğinde Türkiye'ye yapısal reformlara odaklanma fırsatı yaratacak'' dedi.

Raiser, Dünya Bankası Türkiye Ofisi tarafından 6 ayda bir açıklanan ''Türkiye Düzenli Ekonomik Bilgi Notu''nun kamuoyula paylaşılması için düzenlenen toplantıda, Türkiye ekonominin cari açık ve enflasyon konularında önemli adımlar attığını söyledi.

Atılan adımların yeterli olmadığını özellikle cari açığın hala yüksek seviyelerde bulunduğunu öne süren Raiser, ülkenin kısa vadeli finansmana bağımlılığının en kritik kırılganlıklarından biri olduğunu söyledi.

Yapısal reform sürecinin hızlandırılmasının potansiyel büyümenin artırılması ve ekonomide istikrarın devam etmesi için büyük önem taşıdığını belirten Raiser, şunları kaydetti:

''Türkiye ekonomisi yumuşak iniş yapmayı başardı. Bu durum küresel koşullar biraz daha olumlu hale geldiğinde Türkiye'ye yapısal reformlara odaklanma fırsatı yaratacak. Türk Ticaret ile Sermaye Piyasası kanunları tam olarak uygulanmalı... Hükümet ile kalkınma politikaları kredileri alanında işbirliğimiz devam ediyor. Bu konuda önceliklerimiz var. Bunlar özel sektörün rekabet edebilirliğinin ve yurt içi tasarrufların arttırılması.''

Türkiye'nin cari işlemleri açığının yüksek olmasında enerji alanında dışa bağımlılığın etkili olduğunu ifade eden Raiser, ''Önceki yıllarda yenilenebilir enerji yatırımları alanında işbirliklerimiz oldu. Doğalgaz arz güvenliğinin sağlanması için BOTAŞ ile Tuz Gölü'nde depolama alanı yapılması için çalışmalarımız devam ediyor'' dedi.

Martin Raiser, kredi programlarıyla kimsenin girmediği alanlara girdiklerini ve odaklandıklarını, geçen yıl sağladıkları kredilerin 400 milyon doları aştığını ve bu yıl özellikle KOBİ'ler ile enerji verimliliği alanlarına kredi sağlamayı planladıklarını söyledi.

KOBİ'lerin ekonominin ve istihdamın itici gücü olduğunu, büyümenin tüm ülke geneline yayılmasında KOBİ'lerin önemli görevler üstelendiğini vurgulayan Raiser, Türkiye ekonomisiyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

''Türkiye ile ilgili orta vadeli makroekonomik projeksiyonumuza göre 2013'te büyüme yüzde 4, enflasyon yüzde 6,1 seviyesinde olacak. 2013'te küresel ekonomide beklenenden daha güçlü toparlanma ve sermaye akımlarındaki artış, baz senaryomuza yukarı yönlü risk arz ederken var olan kırılganlıkların derinleşmemesi için ihtiyatlı makro ve finansal politikaların devamının gerekliliğine işaret ediyor. Kasım 2012'de, ekonomideki yumuşak inişe, güçlü finansal sektöre ve mali dinamiklere dikkat çeken kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye'nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyesine yükseltti. Not artırımının ardından, kamu kesiminin iç ve dış borçlanma maliyetleri rekor seviyelere gerilerken özellikle portföy yatırımlarında ciddi artı gerçekleşti. Bu gelişmeler, cari açığın finansmanı açısından sevindirici olsa da, ekonominin yeniden dengelenme sürecini kesintiye uğratabilir ve cari açığın tekrar genişlemesine neden olabilir. Bu nedenle, 2013'te ve sonrasında ekonomik politikaların 2012'de elde edilen kazanımları koruyacak biçimde şekillenmesi önem taşımakta.''

-İşgücü piyasası hala katı bir yapıda-

Dünya Bankası Türkiye Ülke Baş Ekonomisti Marina Wes de işsizlik oranının kriz öncesi ortalamanın altında kalmaya devam etmesine rağmen yavaşlayan büyümenin etkisinin iş gücü piyasasında görülmeye başladığını söyledi.

Wes, ''Cari açık önemli ölçüde daralsa da halen yüksek seviyelerde bulunuyor. İç talepteki yavaşlamayla beraber Kasım 2011'den beri sürekli olarak daralmakta olan cari açığın 2012'de GSYH'nin yüzde 6,8'i civarında gerçekleşmesini bekliyoruz. 2011'de GSYH'nin yüzde 10'una ulaşan cari açıktaki bu düzeltmenin temelinde, özellikle altın ihracatındaki artışla yılın ilk 10 ayında yüzde 12 artan ihracat yatarken, aynı dönemde yüzde 2,5 azalan ithalat da bu düzeltmeye yardımcı oldu'' ifadesini kullandı. Wes cari açığın halen yüksek seviyelerde seyrettiğini dile getirdi.

Geçen yıl maliye politikasının iç talepteki düzeltmenin etkisini hafifletmek için kullanıldığını, bütçe açığının büyümede yaşanan yavaşlamayla birlikte genişlediğini belirten Marina Wes, şöyle konuştu:

''İşgücü piyasası hala oldukça katı bir yapı taşıyor. İstihdam stratejinin hayata geçirilmesi de bizim önem verdiğimiz ve desteklediğimiz alanlardan biri. Ülkeye güçlü sermaye girişleri oluyor. Türkiye oldukça düşük maliyetlerle yurt içinde ve dışında borçlana biliyor. Bu beraberinde riskleri de getiriyor. Bu cari işlem açığını da artırıyor.''

-Ekonomide daralma uyarısı-

Dünya Bankası Türkiye Ofisi'nin Türkiye Düzenli Ekonomik Bilgi Notu'nda şu değerlendirmelere yer verildi:

-Dış finansman ihtiyacı kısa vadede en önemli kırılganlık olarak ön plana çıkıyor. Yüksek cari açık ve açığın finansman kalitesi makroekonomik istikrar açısından önemli risk unsurları olmaya devam ediyor. Avro Bölgesi'ndeki krizin derinleşmesi ve bunun gelişmekte olan ülkelere sermaye akışını kesmesi durumunda, Türkiye ekonomisi 2008-2009 krizindekine benzer şekilde keskin daralma yaşayabilir.

-Son dönemdeki makroekonomik gelişmeler, yapısal reformların derinleştirilmesi ve böylelikle verimlilik ve rekabet gücü artırılması için fırsat penceresi sunuyor. 2013 İş Yapma Kolaylığı sıralamasında 71'inci olan Türkiye için yatırım ortamının iyileştirilmesi ve iş gücü verimliliğinin artırılması, ihracat performansının yükseltilmesi için kritik önem taşıyor.

-2013'te küresel ekonomide beklenenden daha güçlü toparlanma ve sermaye akımlarındaki artış, baz senaryomuza yukarı yönlü risk arz ederken var olan kırılganlıkların derinleşmemesi için ihtiyatlı makro ve finansal politikaların devamının gerekliliğine işaret ediyor.

AA