Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Roubini: Türkiye en büyük başarı hikayeleri arasına girebilir

Roubini: Türkiye en büyük başarı hikayeleri arasına girebilir

"Uludağ Ekonomi Zirvesi"nde konuşan ekonomist Nouriel Roubini, "Türkiye en büyük başarı hikayeleri arasına girebilir. Kamu tasarruflarının artması gerekiyor. Böyle bir ülkenin daha güçlü ekonomik büyümeye ulaşması için yapısal reformlara gerek var" açıklamasında bulundu

Giriş: 30 Mart 2013, Cumartesi 19:28
Güncelleme: 01 Nisan 2013, Pazartesi 12:50

New York Üniversitesi'nden ekonomist Nouriel Roubini, çözüm sürecine ilişkin, ''Askeri harcamalar azalacak, bu bölgelere daha fazla yatırım yapılacak. Sosyal istikrar gelişecek ve bölgede uzlaşma sağlanacak. Bu durum petrol durumunu da boru hattını da etkileyecek. İçeride ticareti daha fazla etkileyecek. Türkiye en büyük başarı hikayeleri arasına girebilir'' dedi.

Roubini, "Uludağ Ekonomi Zirvesi''ndeki ''Dünya ekonomisinin yönü ve Türkiye ekonomisinin geleceği'' başlıklı konuşmasında, Türkiye'nin ekonomik politikaların doğru yönde ilerlediğini, iş dünyasında büyük bir dinamizm bulunduğunu vurguladı.

Küresel ekonomide yükselen iyileşmeler yaşandığını, buna karşın küçülme risklerinin de bulunduğunu belirten Roubini, Türkiye gibi piyasalarda iyi gelişmeler olduğunu bildirdi. Bu yıl küresel ekonominin yüzde 3 büyüyeceğini ifade eden Roubini, şöyle konuştu:

''Ortalama yüzde 3 rakamı güçlü bir ekonomik büyümeyi göstermiyor. Gelişmekte olan piyasalar yüzde 5 civarında büyüyecek. Asya'nın büyümesi biraz daha güçlü olacak. Dünyanın geri kalanında yüzde 1'lik büyüme gerçekleşecek. Büyüme genel olarak bölgelere göre değişkenlik gösteriyor. Avrupa bölgesinin bazı bölümünde gerileme yaşanacak.''

Geleceğe bakıldığında mali piyasaların ileri ekonomilerde biraz daha iyi göründüğüne işaret eden Roubini, buna rağmen birçok bölgede vasatlığın sürdüğünü anlattı. Olumlu şeyler yaşanırken pek çok gelişmiş ekonomide geçen yılki büyümelerin vasat kaldığını belirten Roubini, ''Neden böyle oldu? Mali krizin sonucu meydana geldi. Birçok gelişmiş ekonomide yüksek kamu borçları oluştu. İşte bu yüzden ekonomik aktivite yavaş gidiyor'' dedi.

-''Ekonomiler halen kırılgan olmaya devam ediyor''

Roubini, kemer sıkma politikaları her ne kadar iyi olursa olsun ekonomiye zarar verdiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

''IMF'nin yaptığı çalışmalara göre koordineli bir kemer sıkma politikası uygulanıyor birçok ülkede. Ekonomiler halen kırılgan olmaya devam ediyor. Tasarruf ne durumda? Mali kemer sıkma politikaları uygulanırken para politikaları daha kolay oluyor. Pek çok gelişmiş ekonomide iç talep az, zayıf. İleri ekonomilerde büyümenin sağlanması için buradaki net ihracatların artması gerekiyor. Dışarıdan talep olması gerekiyor. Daha zayıf para birimi olması gerekli. Pek çok ileri ekonomide tahvil alım programları, para birimi politikalarının yerine geçiyor.''

Tahvil alım programlarının ileri ekonomilerde uygulandığını anlatan Roubini, paranın gelişmekte olan piyasalara aktığını belirterek, ''Gelişmiş piyasalara akıyorsa bu noktada para birimleri değer kazanıyor demektir. Rekabet edebilirlik özelliklerini kaybediyorlar. Dengeleri ortadan kaldırıyor'' ifadesini kullandı.

Roubini, bazı ülkelerin sermaye kontrolleri uyguladığını, sermaye akışını kontrol etmeye çalıştıklarını dile getirerek, bazı ülkelerin mali sistemi düzenleyerek, akışı kontrol etme çabası içinde olduğunu söyledi. Bu çerçevede Türkiye'de Merkez Bankası'nın karmaşık bir araç hazırladığını ve uyguladığını belirten Roubini, bu yöntemle denge kurulmaya çalışıldığını bildirdi.

Almanya'nın, yaşanan sorunların daha fazla yayılmaması, ticareti etkilememesi için zor durumdaki ülkelere daha yapıcı yaklaştığını ifade eden Roubini, şunları kaydetti:

''7 ülke sorun yaşıyor Avro Bölgesi'nde. Bu sorunlar Güney Kıbrıs'ın da yaşadığı sorunlar. Nüfusun yaşlanmasından kaynaklanıyor. Verimlilik büyümesi az. Yapısal reformlar yavaş yapıldı. Yüzde 1,5 büyümeleri oldu. Avro Bölgesi'nde yaşananlar önümüzdeki yıla da yansıyacak. Mali kemer sıkma politikaları geriletici özellik. Avronun değerinin şu andakinden yüzde 20 az olması gerekir. Avro Bölgesi'nde kredi sıkışıklığı söz konusu. Gerilemeyi kötü hale getirdi. İşsizlik artınca etkisi büyük oldu. Potansiyel büyüme az, resesyon devam ediyor.''

-Avro Bölgesi'nde kemer sıkma politikaları

Avro Bölgesi'nde borç stokunun hem özel hem de kamuda arttığına dikkati çeken Roubini, ''Düşük potansiyel büyüme resesyonun devam diyor olması, rekabetin azalması, borç stokunu artırıyor. Bir tarafta kemer sıkma var, öteki tarafta da kurtarma politikaları uygulanıyor. Kemer sıkma politikalarının yorgunluğu kurtarmanın yorgunluğuyla çarpışacak. Yüz binlerce kişi sokaklara döküldü. Kemer sıkmaları protesto etmeye başladılar. İşsizlik artıyor'' dedi.

Yunanistan'ın artık resesyonda değil depresyonda olduğunu vurgulayan Roubini, olumsuz etkileri azaltmaya çalışan Avusturya, Belçika, Hollanda ve Almanya'da da yorgunluğun görülmeye başladığını söyledi.

-''İtalya'daki siyasi durumdan endişelenmek gerekiyor''

Avro Bölgesi ve çevresinde ekonomik büyüme olmadığını dile getiren Roubini, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu durumda bir sorunla karşılaşacaksınız. İnsanlar, kemer sıkma politikaları uygularken ışık görmek istiyorlar. İnsanlar protesto ediyor, grev yapıyorlar. Bu geri tepmeler bir noktada kontrol edilemez duruma gelir. Bu İtalya'da kendini gösterecek gibi. Güney Kıbrıs'ta 17-18 milyar avroluk bir ekonomiden bahsediyoruz. İtalya ise 2 trilyon avroluk bir ekonomi. Güney Kıbrıs konusunda endişeleniliyorsa aslında İtalya'daki siyasi durumdan endişelenmek gerekiyor. Erken seçim olabilir, bir kilitlenme olabilir.''

Roubini, avronun değerinin azaltılması gerektiğine işaret ederek, ''Rekabet başka türlü sağlanamaz. Geriye dönük kemer sıkma politikaları olmalı. Avrupa çapında da altyapı harcamaları olmalı ki, Avro Bölgesi'nde bir şeyler başlasın. Yoksa çok daha kötü şeyler olacak'' diye konuştu.

Ortadoğu'daki kırılganlığın her zaman endişe unsuru olacağını ifade eden Roubini, bu anlamda Türkiye'nin, bölgede önemli rolünün bulunduğunu anlattı.

Avrupa bölgesinin sorunlarının tekrar alevlenebileceğini dile getiren Roubini, Ortadoğu'daki jeopolitik risklerin süreceğini söyledi.

-Türkiye'nin durumu

Roubini, Türkiye'nin sağlam bir ekonomiye sahip olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

''Potansiyel büyüme oranı tartışılıyor, yüzde 4-5 deniliyor. Bu oran yapısal reformlarla artabilir. Büyüme potansiyeli yüksek çünkü genç nüfusu var. Çok dinamik iş sektörü olan bir ülke. Hem ihracatta hem de çok uluslu faaliyetlerde başarı var. Aynı zamanda çeşitlendirilmiş ekonomi. İmalat, hizmet, yatırım var. 2001'deki krizden bu yana bankacılık sistemi güçlendi. Düzenleyiciler de daha ihtiyatlı önlemleri hayata geçiriyorlar.'

Türkiye'nin kamu açığının azaldığını vurgulayan Roubini, ''Çok çeşitli bir yapıya sahip ülke. İhracatta Avrupa'ya ihracat yapıyor. Orta Asya ve Ortadoğu'ya da açılıyor. Asya gibi büyüyen bölgelerde de bulunuyor'' dedi. Ekonomi iyileştikçe, ekonomi politikaları sağlam olmaya devam ettikçe, siyasi istikrar sürdükçe iyileşmelerin devam edeceğini belirten Roubini, şöyle devam etti:

''Haberleri izlediğim kadarıyla, Türk-Kürt barış süreci başladı. Askeri harcamalar azalacak, bu bölgelere daha fazla yatırım yapılacak. Sosyal istikrar gelişecek ve bölgede uzlaşma sağlanacak. Bu durum petrol durumunu da boru hattını da etkileyecek. İçeride ticareti daha fazla etkileyecek. Türkiye en büyük başarı hikayeleri arasına girebilir.''

-''Yapısal reformlara gerek var''

Roubini, bu kadar iyi gelişmeye karşın bazı ekonomik zorlukların da bulunduğunu ifade ederek, çözülmesi gereken sorunlar olduğunu bildirdi.

Ülkenin halen bütçe ve cari açığının yüksek olduğunu dile getiren Roubini, ''Ülke içindeki tasarruf daha düşük. Kamu tasarruflarının artması gerekiyor. Böyle bir ülkenin daha güçlü ekonomik büyümeye ulaşması için yapısal reformlara gerek var. Tasarruf artmadığı sürece cari açık yükselmeye devam eder ve istikrarsız durum yaratır'' ifadesini kullandı.

Çok değerli para biriminin olmaması gerektiğine değinen Roubini, ''İhracat anlamında rekabetçilik artabilir ama girdi maliyetlerinin yükselmesi sonunda devalüasyona götürebilir. Gerekli reformlara ihtiyacınız var. Çok fazla kayıt dışılık var iş gücü piyasasında. İş gücünün yetenekleri de artırılmalı'' diye konuştu.